Sürecin sürekçileri!
“Süreç” sürüyor mu?
Sürüyorsa kim sürüyor, kim ayak sürüyor? Hatta ayak diriyor?
Süreç iki yönlü. Lâfı dolandırmayalım. Bir taraf, hükümet, bir etnik topluluğa haksızlık edildiğini, bu haksızlığın düzeltilerek sorunların çözüleceğini düşünüyor. Kardeşlik ve vatandaşlık temelinde ülkeyi geleceğe taşımak istiyor.
Bu niyetten şüphe etmek doğru değil.
Ya diğer taraf?
Onlar da silahlı propaganda ile yapamadıklarını silahsız yapmak, şehirleri kontrol altına almak, etniklikten ulus çıkarmak beklentisi içindeler.
Bütün hedef bu: Kürtleri Türklerden ayırmak! Bakmayın aksini söylediklerine.
Ayırınca ne olacak?
O onları ilgilendirmiyor. Bu ayrılığın rantını devşirecek olan güçler var.
Rojava’ya şehvetle sarılmaları bundan. Sanıyorlar ki, Suriye’nin kuzeyinde Kürt devleti kurulacak! Veya özerk Kürdistan olacak.
Etnik hamakat bunların gözünü karartmış. Sanıyorlar ki, etnik bağlılık herşeydir.
Neden bütün Arapların tek devleti yok? Yemen’den Fas’a kaç Arap devleti var? Bir kısmı bir kısmı ile kavgalı…
Neden bütün Türkler tek devlet çatısı altında değil?
Suudi Arabistan neden Mursi’yi değil de, darbecileri destekliyor? Yoksa Mursi Arap değil mi idi? Ya da Sisi daha safkan Arap mı?
Evet Kürt ırkçılığı çok taze. Araplar bunu aştı, Türkler aştı... Kürtler aşabilir mi?
Silahsız çözüm bunu gösterecek.
Fakat aşılmaması için, kalıcı bir kimlik inşası için çalışılıyor. Ve deniliyor ki, ey Türk devleti, sen bizim barış içinde Kürtlük şuurunu pekiştirmemizi sağla, finanse et!
Bunu yapmazsan. Çözüm biter!
Başbakanın sabır taşı ne zaman “çat” diye çatlayacak?
Milletin taşan sabrı ne zamana kadar zaptedilecek?
Şimdilik, karşı tarafın yapıp ettikleri görmezden geliniyor.
Bir şımarıklık bir şımarıklık, değme gitsin.
Başbakan ısrarla Türk vurgusu yapmamaya çalışıyor. Adamlar zıddına Kürdistan dayatması içinde.
Hani yüzlerce yıllık isimler olsa, gam yemeyeceğiz. Kürdistan isminin neye delalet ettiğini zahmet edip araştırsalar, gerçeği görecekler. Hayır, ülkenin bir bölümünü tamamen siyasi olarak Kürdistan olarak görmek ve göstermek istiyorlar.
Bir Türk atasözü ile cevaplayalım bu hamakatengiz tavırları: “Bal demekle ağız tatlanmaz!”
Bir yere Kürdistan demekle orası Kürdistan olmaz. Apo’dan Mandela olmayacağı gibi.
Bütün bunlar, hükümetin dokuz kere yutkunduğu konular. Bunlar bir taraftan devam ederken, öte yandan, bir zamanlar silahla kurduramadıkları alan hakimiyetini tesis için göz göre göre silah kullanıyorlar.
Yüksekova’yı kana ve ateşe atıyorlar. Silahlarını göstere göstere ateşliyorlar. Bunun anlamı ne olabilir?
Dağlarda savaşı bıraktık, şehirlerde savaşa hazırız!
Yüksekova’daki provokasyonu başka şehirlere yaymaya çalışıyorlar.
Seçimlere şunun şurasında ne kadar kaldı?
Türkiye’nin güney doğusunda yapılan anketler BDP beklentilerinin karşılanmama ihtimalini haber veriyor.
Daha önce silah zoruyla kazananlar bu sefer eşşekten düşmüş karpuza dönebilir. O zaman halkın üzerinde terörist baskı sürdürülmeli.
Yüksekova, Hakkari, Şemdinli, Cizre vs. vs.
Malûm süreç seçim sürecine dayanamayacak gibi görünüyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.