Hizmet Hareketi Harakiri Mi Yapıyor?
Ortalık toz duman, cemaat hareketi artık üzerindeki masumiyet elbisesini çıkararak meydanlara indi. Belden aşağı vuruşlarla bu iktidar savaşını beklenmeyen bir platforma taşıdılar. Doğrusu onların savaşta gayr-i insani, gayr-i İslâmi metodları kullanacakları hiç akla gelmezdi. Cemaatin 100 yıllık bir planı ve hedefi var, oraya giderken de her yolu mübah addediyorlar. Baksanıza bugüne kadar cemaate toz kondurmayan ve onları savunmak adına genel başkanı ile de ters düşen açıklamalar yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bazılarının bu kadar alçalabileceğini düşünmemiştik, saflığımıza verin” demek zorunda kalıyor. Artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, zira diğer cemaatlerin aksine devlet bürokrasisine eleman yetiştiren ve bilhassa emniyet, adalet ve milli eğitim gibi kilit mevkilerde ciddi etkinliği olduğunu bilerek artık zamanının geldiği vehmine kapılan cemaatin Erdoğan’dan devletin anahtarlarını istediği ayan-beyan anlaşılıyor. Zaman zaman da takiyye yapmayı da ihmal etmiyorlar. Cemaatin önde gelen isimlerinden Cemal Uşşak, Haber Türk televizyonunda katıldığı Türkiye’nin Nabzı programında siyasetle işlerinin olmadığının altını kalın bir çizgi ile çiziyor. Kargaların bile güldüğü bu iddiaya bakınca şaşırıyorum. Boynuna kadar siyasete gömüleceksin, siyasi parti olarak bitkisel hayatta olan HAS PARTİ’ye “seni canlandırıp, önümüzdeki seçimlerde barajı aştırıp, daha sonra da iktidar namzedi yapacağız” diyeceksin, sonra da pir-u pak, masum bir eda ile “Bizim siyasî bir hareketle işimiz olmaz, siyasete girersek biteriz” diyeceksin.
Sayın Uşşak, sizin siyasetle işiniz yoksa, başkomutanınız Fethullah Hoca’nın riyasetinde yürüttüğünüz bu savaşı nasıl açıklayacaksınız?
Fethullah Hocanın 50 yıl önce bir fidan dikerek, yıllarca fedakârane, suladığı, budadığı ve bir çınar haline getirdiği, gölgesinden sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın faydalandığı bu ağacın köklerini şimdi neden elinize baltayı alıp kesmeye başladınız? Ben yaptıklarınızı haftalardır düşünüyor ve bir anlam veremiyorum. Bu satırların sahibi aynı zamanda Akit gazetesinin de olay bulmacalarının da yapımcısıdır. Cumhuriyet tarihimizde yaptığı bulmacalar yüzünden mahkemeye verilen ilk kişiyim. İki kere mahkemeden beraat aldım. Her defasında da suyun öbür tarafındakiler tarafından hedef tahtasına oturtulmuştum ve medyada şahsıma karşı bir linç kampanyası başlatılmıştı. Sosyal medyada da Fatih Uğurlu’yu tıklarsanız günahlarım(!) bir bir dökülür. Bugün de dost bildiklerimizden en galiz küfürleri işitiyorum. Bir hafta AK Parti Manisa Milletvekili İdris Bal’ı koyup, açıklama hanesine “Partisine ihanet eden milletvekili” yazmıştım. Meğer hazretin ne kadar küfürbaz seveni varmış. Ardından Fethullah Hocamızı koydum ki daha önce 5 yıl içinde 5 defa bulmacaya koyup, kutuda da “Büyük İslâm âlimi” demiştim. O günlerde beni aramayanlar bugün kutuya “ABD’de adeta esir hayatı yaşayan dini lider” ibaresini görünce öyle bir saldırıya geçtiler ki şaşırdım demiyorum, şok oldum. Bu kardeşlerimiz üstelik daha şifre sözcüğe bile bakmamışlardı. “Dershane füruattır.”
Kapağı açılmamış küfürlere muhatap oldum. Şüphesiz kötü söz sahibinindir, benim üzüldüğüm ışıkevlerinde tesbihat cevşen öğrenen bu insanların bu küfürleri nerede öğrendikleri idi. Acaba Fethullah Hocamızın “Onlara çapulcular demeyiniz, sonra rencide olurlar” dediği çapulcuların karargâhı Taksim Gezi Parkı’nda mı öğrendiler diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Avrupa’dan da bir imam ve cemaat mensubu kardeşimiz aradı ve insanca, İslâmca konuştuk. İnsanlar konuşa konuşa... Hayvanlar....
Fethullah Hocamız, bir yandan avukatı aracılığı ile açıklama yapıp son şantaj kasetleri ile ilgilerinin olmadığını söyleyedursun açıklamaları havada kalıyor. Zira cemaat medyasının son bir ayda yürüttüğü kampanyanın şiddetine ve dozuna bakınca bu gözü dönmüş yapının her şeyi yapabileceği noktasında insanlarda bir kanaat oluşuyor.
Anlaşılan o ki, cemaat tehlikeli bir dönemeçtedir. Her an kaza yapabilecek bunlar süratle kontrol altına alınmalıdır. Böylesine bürokratları, yazarları, siyasetçileri fişleyen bir cemaatin, kendisinin fişlenmesinden rahatsız olması ne kadar tuhaf değil mi? Bu yapılanmanın bir zamanlar Cem Uzan’ın kurduğu, kasetle şantaj ve tehdit çetesinden ne farkı olur Allah aşkına? Bu yapılanma yarın bir gün her vatandaşı fişleyip, kendi payesi doğrultusunda tehditle kullanabilir. Sadece bu açıdan bakıldığında bile acilen dağıtılması demokrasi açısından şart olan bir eylemdir.
Aksi takdirde sonuç, yıllardır varlığını varlığımız bildiğimiz bu yapılanmanın harakiri yapması ve yapılırken de onu sevenlerde bir sükut-u hayâl meydana getirmesi olur. Buna da en çok ABD, İsrail, CHP, Taksim’in çapulcuları ve Silivri’deki, Sincan’daki darbeci paşalar sevinir.