Sonunda Fethullah Hocamızın dilinin altındaki bakla faş oldu:

“Amerikalılar istemediği takdirde Müslümanlar dünyada okul açamaz. Dünyanın hali hazırdaki durumuyla, şu çerçevesiyle, Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz. Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır” diyor.

Amerika’nın kucağından bakınca böyle görünüyor demek ki. Dünyaya Fethullah Hocanın baktığı yerden bakan ilkel kabileler de var yeryüzünde.

Efendim güce tapan kabileler olduğunu çeşitli belgesellerden öğrenmiştik. Güney Afrika’da yaşayan bir kavim Amerikan bayrağına secde ediyormuş. Şaka yaptığımı sanmayınız. Bu kavim güce tapıyormuş ve bugün de dünyada en güçlü ülkenin ABD olduğunu düşünerek, onun sembolü bayrağına tapıyorlarmış. Bir Müslüman “Allah’tan başka kimse önünde eğilmeyeceği için bu kabile bize sadece putperest toplumların hal-i pür melâlini anlatan bir örnek olur sadece.

Olaya tevhidi bir pencereden bakarsanız dünyanın en güçlü ülkelerinden sayılan ve ABD başkanlarını bile kendilerine secde ettiren bir İsrail’in Cumhurbaşkanına “One minute, siz bebek katilisiniz, onları nasıl öldürdüğünüzü iyi biliriz!” diyebilirsiniz, yani imanınızla tüm diplomatik kuralları alt üst eder ve iki gün sonra da İsrail’den özür gelir... Bunu yapan Başbakan Erdoğan’ın Fethullah Hocamız gibi çok ince hesaplar yapmadan sonuca gittiğini ve İsrail’e diz çöktürdüğünü biliyoruz.

Ve Hocamızın bu çaresizliğine işaret etmek düşüncesi ile Akit gazetesinde yaptığım bulmacada Fethullah Hoca’yı koyup kutusunda da:

“ABD’de adeta esir hayatı yaşayan dini lider” diye bir soru sormuştum.

Bunun üzerine gelen onlarca küfrün kerrakesi anlaşılıyor. Cemaatin bağnaz kısmı bu tanımlamadan son derece rahatsız. O zaman aklımıza Nasreddin Hocanın bir fıkrası geliyor.

- Oğlum, hırsızı yakaladın mı?

- Yakaladım baba.

- Çabuk getir.

- Gelmiyor baba.

- Öyleyse bırak, sen gel.

- Gelemiyorum, salmıyor baba.

Buradaki tuhaflık ise Fethullah Hocanın biraz da kendisinde. Hocayı iyi korkutmuşlar:

- Bak Hoca, bizimle iyi geçinmezsen, 150 ülkede faaliyet gösteren 600 okulunu unut!

Ve Fethullah Hoca da Amerika’da Pensilvanya’da inşa ettiği F Tipi Cezaevinde gönüllü mahkûm olmayı kabul etmiş. O okulları kurtarma adına önüne konulan olmayacak dualara da “amin” demekten geri durmuyor, hem de ellerini açıp, ABD ve İsrail’in ipini çekmek istediği Başbakan Erdoğan’a öyle bir beddua ediyor ki, Türkiye’de nerede ise Van depremini aratmayan bir sarsıntı oluyor. Hoca, beddua sırasında uçuyor adeta. Çarptığı her şeyi de kırıyor, döküyor. Yaptıklarından sadece başta ABD ve İsrail olmak üzere düşmanlar memnun.

Netice itibarı ile Fethullah Hoca’nın kurduğu yapı bizim dinimize hizmet eden bir yapı. Siz dünyanın dört bir yanına çağdaş dervişler gönderiyorsunuz. Bu insanların gurbet ellerde çoluğundan, çocuğundan, anasından, babasından, yurdundan, yuvasından uzakta vatan hasreti çekerek yaptıkları hizmeti berhava etmeye Fethullah Hocanın bile hakkı yoktur. Cemaatin bankası olarak anılan Bank Asya borsada % 15 değer kaybetmiş. Bu banka da bizimdir. Onun başına gelebilecek bir felaket bu millete gelebilecek bir felakettir, yani Bank Asya da bizimdir ve iktidara karşı yürütülen bu kirli savaşta zarar görürse faturası millete çıkar ve bundan muzdarip oluruz. Cemaatin yayın organı Zaman gazetesinde de istifalar sürüyor ve tirajı tepetaklak gidiyor. Cemaatin Ankara başta olmak üzere pek çok ilinde önemli kanaat önderleri son bedduaya büyük bir tepki içindeler ve Pensilvanya’ya karşı “artık yeter” sesleri yükseliyor.

Bugün Hocanın yapacağı en isabetli şeyin süratle ABD’deki F tipi cezaevini kapatıp merkezini kendi vatanına taşıması ve geçmişte yaptığı yanlışları ile hesaplaşması. Düşünün İsrail Tel-Aviv Üniversitesi Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Araştırmacısı Hay Eytan Cohen Yanarocak BBC Türkçe Servisi’ne yaptığı açıklamada “Mavi Marmara’nın gitmesi yanlıştı, keşke otoriteden izin alınsaydı” tarzı açıklama yapan birine kanınız kaynar, doğru mu, hele ki bu harekete bağlı olan yazarların çoğu sıklıkla “To Days Zaman” gazetesinde veya Zaman gazetesinde İsrail’le ilişkilerin onarılması gerektiğinin altını çizerse doğal olarak gerek ABD, gerek İsrail’in bu oluşumun yanında olması çok normal bir şey” diyerek Siyonizmin Hizmet Hareketi ile dostluğunun gerekçesini açıklıyor.

Bence Hizmet Hareketinin önde gelen kanaat önderleri bir araya gelip bu kirli savaşa “dur” demeli. Zira mahalli seçimlerde cemaatin yine ABD’nin tavsiyesi ve zorlaması ile CHP’ye yönelmesi yeni ayrışmalara sebep olacaktır. Fethullah Hoca, her gün yaptığı yerli-yersiz açıklamaları ile milyonlarca Müslümanın yüreğini kanatıyor ve “kardan adam” gibi gün geçtikçe eriyor. O böyle bir tükenişi hak etmemişti.

Üzülüyoruz, hem de çook...