Başka bir darbe
Çok vahim iddialar dolaşıyor ortalarda. Son olarak 25 Aralık’ta yapılmak istenen darbe girişimi ile birlikte takke tamamen düştü ve kel açıkça göründü.. İkinci soruşturmada adı ifade davetinde geçen Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilâl Erdoğan için çıkarılan çağrı pusulası ortalarda dolaşıyor. Kimse şu zamana kadar yalanlamadığına göre bu çağrı pusulası gerçek.. Ocak ayının ilk haftası ifadeye gelmesi, gelmemesi halinde zorla götürüleceği yazıyor.. Adresi biliyorsunuz.. Başbakan’ın İstanbul-Kısıklı’daki konutu. Geleceksiniz, Başbakan’ın kapısına dayanacaksınız, oğluna kelepçe takacaksınız öyle mi?.. Başka iddialar da var.. Mesela Gazeteci-Yazar Fatih Tezcan, geçen gün katıldığı A Haber’deki bir programda, Başbakan’ın evinin yakınlarında araştırma yapan iki memurun fark edilerek uzaklaştırıldığını iddia etti. İddiaya göre, Başbakan’ın evini koruyan ekipler, bu iki memuru fark edip yanına gidiyorlar. “ne arıyorsunuz burada?” diye soruyorlar. Cevap ise; “komşularla ilgili güvenlik araştırması yapıyoruz” oluyor. Takdir edeceğiniz üzere öyle bir araştırma, böyle başka bir merkez tarafından görevlendirilen, kimsenin tanımadığı iki memur tarafından yapılmaz. Kimdi o memurlar ve neyin peşindeydi bilemem. Ama iddialar doğruysa, niyetleri komşu araştırması yapmak değildi her halde..
BAŞSAVCIYA NEDEN GÜVENMİYORSUNUZ?
Gelelim savcı meselesine.. İkinci soruşturma ile ilgili, bir savcının, kendi başına bir dosya yürütmesini meşru gösterenler var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Çolakkadı ise bu tutumdan şikayetçi. Biz de soruyoruz; “sizin daha güvenilir olduğunuza nasıl ikna olalım?”.. Bu yersiz bir soru mudur?.. Sayın Savcı, Başsavcı’ya mı güvenmemektedir?. Eğer böyleyse bu çok ciddi bir durum. Değilse, operasyonu neden gizli-kapaklı yürüttüğünü izah etmek zorundadır.. Dahası, Başsavcı ile bile paylaşılmayan bir bilgi basına sızıyorsa o vakit artık başka tedbirler alınması gerektiğini düşünmek yanlış olmaz..
ÜSTÜ ÖRTÜLMÜŞ DOSYA VAR MI?
Bu işin sakıncalarını arz edeyim. Bir dosya takip edilebilir. Belli bir aşamaya getirilebilir. Sonra bir nedenle o dosyadan vazgeçilebilir.. Bu dosyadan sadece bir kişi haberdarsa eğer, o vakit ciddi anlamda istismara açık bir ortamla karşı karşıyayız demektir.. Dün buna benzer bir iddia ortaya atıldı.. Hatta bir de belge çıktı ortaya.. İddiaya göre, bir işadamına yönelik soruşturma başlatılıyor ancak dava konusu yapılmadan dosya kapatılıyor.. Dosyanın altındaki imzanın sahibi de ikinci dalga operasyonu gerçekleştiren savcı.. Eğer bu iddia doğruysa cevap verilmesi gereken bazı sorular var. Örneğin hakikaten böyle bir dosya açılmış mıdır? Açılmışsa neden kapatılmıştır? Bu dosyanın açıldığından, savcı dışında bilgisi olan kimse var mıdır? Yoksa kimden neden saklanmıştır? Değerli okurlar.. Devlet kayıt demektir. Ama başka başka isimlerle falan değil. Her şeyi olduğu gibi kaydetmektir.
**
GARİP ŞEYLER OLUYOR
Dün iki ayrı gazetede iki ayrı haber okudum. Tüylerim bir kez daha diken diken oldu.. İlki, Üniversitelerarası Kurul arşivinde Cumhurbaşkanı Gül’ün dosyasındaki bilgileri kopyalayan bir kişinin suçüstü yakalandığı haberiydi.. Diğeri ise son operasyonu yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube’ye kimliği belirsiz bir kişinin girdiği yönündeki iddia.. Bu her iki haberin de aynı güne denk gelmiş olması şans. Dikkatimizi böyle çekti.. Acaba birileri; “bundan sonra giremeyiz belki” deyip belge toplamaya mı hız verdi yoksa yine “bundan sonra belki imkan olmaz” deyip, bazı dosyalardan kurtulmaya mı çalışıyor?.. Her ne oluyorsa, çok hayırlı şeyler değil, söylemeliyim.. Kalın sağlıcakla.