Faruk Köse

Faruk Köse

Başbakan istifa!?

Başbakan istifa!?

Çocuk hırsızlık yapsa, cezası babaya mı verilir? Baba çocuğu iyi yetiştirmediği, murakabedeki zaafı yüzünden eleştirilebilir; ancak hırsızlıktan cezalandırılmaz, değil mi? Aynen onun gibi, Hükümet üyeleri içinde kendileri veya yakınları hırsızlık yapan varsa, sorumlusu Başbakan mıdır, hedefe Hükümet’i mi koymak gerekir?

Hırsızlığı, buna dahil olmayan, teşvik etmeyen, yol vermeyen, göz yummayan Hükümet’e veya Başbakan’a maledip sorumlu tutmak adalet midir? Bir de müdahale etmişse, daha hâlâ Başbakan’ı istifaya çağıranların niyeti halis olabilir mi?

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne, “Kriz kapıda bekliyor” başlıklı yazısında Başbakan’ı istifaya çağırıyor: “Başbakan’ın istifa etmesi lazım. Peki eder mi?” Ettirmek için de tehdit yolluyor: “Bu soruşturma Başbakan’ın adına yazılmış bir fezleke ile sonuçlanır.”

Sonra, “Hükümet’in çaresizliği”ne, “büyük kaos”a dair bir manzara çiziyor: “Elde, sağlam bir yolsuzluk dosyası ve bunun altında ezilen bir Hükümet var.... Büyük bir kavga, (Başbakan’ın) sevenlerini ve sevmeyenlerini karşı karşıya getirecek.... Kaos... asıl işte o zaman başlar.” Sonra soruyor: “Başbakan istifa etmeyi düşünür mü?” Cevabı verirken sinsi, güya taltif ediyor: “11 seneyi, Anka kuşu gibi her sabah küllerinden yeniden doğarak geçirdi.” Ama ardından bodoslama bindiriyor: “Bu seferki durum farklı: Başbakan da, karargâhı da dağılmış vaziyette. Artık uzlaşma arayışlarının da bir faydası yok. Mermi namludan çıktı, bomba patladı ve hedefi dağıttı.”

Peki çare? Cemaat yazarına göre “İstifa müessesesi...”

Başbakan’ın karşı hamlelerinden rahatsız, “kadroları koruma içgüdüsü”yle “bürokrat atamaları”nı “umutsuz çırpınışlar” olarak nitelendirip, bunun “hasarı çoğaltacağı”nı iddia ediyor. Başbakan’a, “boşuna çırpınma, bittin artık, istifa edip çekil” demeye getiriyor. Hükümet’i ilk hamlede düşüremediler ya, “psikolojik harp”e başvuruyorlar.

Ancak, Başbakan’ı istifaya zorlamak için çizdiği manzara, operasyonun ülkeye neye malolduğunu da gösteriyor:

“Ekonomi şimdiden ağır bir yükün altında. Yatırımlar durabilir. Barış süreci her an mihverinden çıkabilir. Türkiye’nin uluslararası itibarı ve caydırıcılığı hızla azalabilir. İstikrar bir daha geri gelmemek kaydıyla ortadan kaybolabilir. Bu kriz tek başına derin ve kalıcı bir kaosa yol açabilir.”

Bundan “operasyoncular” sorumlu ve yakalarına yapışmak gerekecek.

Ve son darbeyi indiriyor; taltif eder gibi yapıp, aklınca bitiş düdüğünü çalıyor: “Geriye Başbakan’ın engin kriz yönetme becerisi ile girişeceği bir geri çekilme planı kalıyor.” Yani? “Başbakan istifa!”

Dikkat edin, sürekli kaosla tehdit edip Başbakan’ı çaresizliğe iterek istifaya zorluyorlar. Bunu halk için yaptıkları da yok. Halkın tercihlerine itibar etmediklerinden, oynadıkları oyunu halkın yemeyeceğini bildiklerinden, çözümü halkın iradesinde aramaktan yana değiller. Nitekim Türköne, “Başbakan’ın kafasında gezen erken seçim planı, çözümü değil kaosu artırır” diyor. Yani “seçim olmasın” diyor, halkın tercihine güvenmiyor.

İstediği şu. Hükümet çekilip, iktidarı “yargıçlar sultası”na teslim etmeliymiş. “Çünkü kriz, Hükümet’in arkasındaki millî iradenin değil, karşısındaki millî iradenin, yani yargının tasarrufunun eseri”ymiş. “Sandığın ve yargının hükmü farklı olabilir”miş.

Nihayet hükmünü verip Başbakan’ın kalemini kırıyor: “Hizmetleri ve eserleri gelecek nesiller tarafından mutlaka hayırla yâd edilecek. Ama hepsi buraya kadar.”

Bunlar, “Cemaat” yazarlarının ve “diğer muhalif unsurlar”ın ortak görüşleri. Amaç hırsızlığa müdahale değil, Başbakan’ı istifa ettirip Hükümet’i düşürmek. Ne adına? “Küresel Siyonist Sermaye”nin çıkarları adına!...

Nitekim, Başbakan’ın ülkeye yeni yollar açmaya, Batı’ya bağımlılıktan kurtarıp ayakları üzerinde durmasını sağlamaya yönelik çalışmalarından rahatsız olanlar itirafa başladı. “Başbakan Erdoğan’ın ‘kıblesi’ sürekli başka yerleri gösteriyor”muş. Neymiş onlar, dikkat edin: “Changhay Beşlisi’ne girmek istemek”, “Amerika’ya rağmen İran’a uygulanan ambargoyu delmek”, “Mısır’a ve Suriye’ye lojistik destek vermek”, “Çin’le Füze Sistemi anlaşması yapmak.”

Demek ki mesele hırsızlık değilmiş!

Şimdi operasyonun ülkeye zarar verdiği, Amerika-İsrail sermayesine yaradığı ortaya çıktı. Nitekim Kuzey Irak ekonomisini eline geçirmek üzere olan Türkiye, operasyonla tarihi fırsatı kaçırdı. Barzani yönetimi, soruşturma nedeniyle Halkbank’ı petrol sevkiyatında devre dışı bıraktı, parayı ABD Bankası kaptı.

Mesele sadece hırsızlık olsa gerginlik oluşmazdı. Hırsızlığı yapan cezalandırılır, konu kapanırdı. Ama operasyonun amacı, “Türkiye’nin Batı hegemonyasından kurtulmak için verdiği mücadeleyi akamete uğratmak, aldığı mesafeyi kaybettirmek”ti.

Bu yüzden, “Başbakan istifa” diyenlerin bunu “kaosun önlenmesi”ne çare göstermeleri sinsi bir plândan ibaret. Zaten bu yüzden, Başbakan kesinlikle istifa etmemeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Faruk Köse Arşivi