Beşiktaş kağıt üzerinde dişine göre bulduğu rakiple sahada da genelde aynı fotoğrafı vererek oynadı. Bosna’nın Hırvatlardan kurulu haçlı takımı Beşiktaş’ın ayarında bir takım değil. Savunmalarının sağ kanadında oynayan oyuncularıyla, ön liberoları hariç bizim paramızla ancak üçücü lig oyuncusu olurlar. Peki bu tabloya karşı Beşiktaş ne yaptı? Hemen şunun altını çizeyim rahat rahat 9 kişiyle oynadı diyebiliriz. çünkü ne oyunun son bölümlerinde yerini asıl santrfora bırakan Bobo ne de oyunun sonuna kadar sahada kalan Holosko topa ayaklarını sürmeden maçı bitirdiler. Ne hücumda ne de top rakibe geçtiğinde en minik bir eylemleri bile olmadı. Acaba Ertuğrul hoca başka hangi iki oyuncusuna yarın herhangi bir mücadelede bu kadar tahammül gösterecek. Beşiktaş’ın savunması böyle bir rakip karşısında zorlanamazdı, zorlanmadı da. Ama Sivok’un oyun tarzı Beşiktaş’ın aradığını bulduğunun bir kanıtı gibi duruyordu. Orta alanda Cisse ile Uğur anlayış olarak iyiydiler. Aydın, takımının patlama gücü olurken, Delgado yine savruk zaman zaman pırıl pırıl zaman zaman karma karışık görütüsüyle hala soru işaretleriyle yüklü idi. Topun hiç gelmediği kaleci Rüştü bu yüzden uyku halini sürdürürken, kalesinde bir havan topu patlayı verdi. Beşiktaş, bu takımı rövanşta elini kolunu sallayarak, bir kere daha yenip, ikinci tura yani bundan sonraki UEFA mücadelesine kendini bırakır. Şimdilik sorun yabancı kontenjanı şişikliği sebebiyle kulübede oturacakların doğru seçilmesi gibi önümüzde duruyor. Sanırım Nobre’nin Türk statüsünde oluşu Ertuğrul hoca için avantajların en ciddisi olarak kafada ve cepte duracaktır. Zapatocny takıma döndüğünde problem tabiki bizim lig maçları için Beşiktaş’ın karşısındaki en ciddi engel olacaktır.