Faruk Köse

Faruk Köse

İthalat izni verilen ürünün satışı niçin yasaklanır?

İthalat izni verilen ürünün satışı niçin yasaklanır?

Bugün “sıcak gündem”in dışına çıkıp “devam eden hayatın başka gerekleri”nden birine değinmek istiyorum.

Ülkemizde, “gıda takviyesi” olarak bilinen “bitkisel ilaçlar/ürünler”le ilgili acayip bir uygulama var. Zira bazıları hiçbir “klinik bulgu”ya dayanmadan “her derde deva” olarak lanse ettiği bu ürünlerin satışından köşeyi dönerken, bazıları ise ellerinde “klinik bulgular” ve “ithalat izni” de olsa, tanıtım/reklam yasağından ötürü satış yapmaları engellenmekte.

Dünyadaki uygulama şu: Geleneksel olarak denenip sağlık üzerindeki etkileri ispatlanan “şifalı bitkiler”, bugün doğrudan ya da işlenmiş (tablet, kapsül, ekstre vs.) halde kullanıma sunuluyor. Gelişmiş ülkelerdeki pek çok üniversitede konu ile ilgili bölümler açılmış, bitkilerin sağlığa faydalarıyla ilgili “bilimsel çalışmalar” yapılıyor. Hatta sırf “Geleneksel Çin Tıbbı” eğitimi veren üniversite seviyesinde okullar var. Ama bizde değil üniversite düzeyinde eğitimi ve araştırmayı,“hakiki bitkisel gıda takviyesi ürünler”in tanıtımı ve dolayısıyla satışı yasak! Haliyle, hakikisi olmayan şeyin sahtesini pazarlayan şarlatanlar türüyor.

Meselenin “ekonomik boyut”u da var. Mesela, bir Çin firmasının sadece kalp ve damar sağlığı ile ilgili dünya çapındaki ürününün geçen yılki satış rakamı 250 milyon dolar. Bu kapsamda ülkemizdeki “endemik (sadece ülkemizde bulunan)” bitkiler büyük bir ekonomik girdi sağlayabilecekken, maalesef engelleme had safhada. Dünyada şifalı bitkilerin “etken madde”lerinin alınması, hatta yetiştirilmeleri için “ileri teknoloji” kullanılmakta ve bu iş kolunda önemli oranda“istihdam” oluştumakta. Ancak bizdeki “anlamsız engellemeler”“endemik bitki varlığımız”ın dağlarda heba olmasına, ya da şarlatanların elinde sömürü malzemesine dönüşmesine yol açıyor; sağlığa ve ekonomiye kazandırılamıyor. Girişimcilerin bu konudaki teklifleri de Bakanlıkça engelleniyor.

ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde, bitkisel ürünün insan sağlığına zararı var mı, hangi konularda sağlık faydası var, buna bakılıyor. Sırf bu işlerle ilgilenen kuruluşlar var. Ürün ikişer yıllık birkaç faz halinde hayvanlar ve insanlar üzerinde denenip bir rapor veriliyor. Bu raporla ürün piyasalarda “indikasyon” belirterek alınıp satılıyor. Ama bizdeki uygulama, Devletin adeta bu sektörde faaliyet gösterenlerden bazılarını kayırdığını, bazılarını da “ilaç lobisi”ne kurban ettiğini gösteriyor.

Ülkemizdeki uygulamada, “bitkisel gıda takviyesi” ürünlerin ithalatı ve imalatı Tarım Bakanlığı’nın izniyle mümkün. Bakanlığın denetim imkânları sınırlı olduğundan, “yerli imalat”ın kontrolü şikâyete bağlı; ancak “halk sağlığı” gerekçesiyle,“ithalat neredeyse yasak” denilecek sıkı bir mevzuata tâbî. Fakat her ne kadar ithalatta sıkı denetim yapılırken gerekçe olarak gösterilse de, yereldeki üretim ve satış sözkonusu olduğunda “halk sağlığı” nedense hatırlanmıyor. Zira hemen hiçbir klinik bulguya sahip olmadan, “her derde deva olarak sunulan” bu tür ürünler, bütün yasaklara rağmen reklam dahi yaparak fütursuzca üretilip pazarlanıyor. İthal edilen “bitkisel gıda takviyesi ürünleri”nin reklamını yayımlayan radyolara, TV’lere, gazetelere ceza yağdırılırken, kendi satış kanallarını kuran birkaç satıcının reklamları her nedense hiçbir engelle karşılaşmıyor, kendi lisans listesinde olduğu halde bu tür kanallara karşı RTÜK sus-pus oluyor.

Görülen o ki, Devlet “bitkisel gıda takviyesi ürünleri”ne karşı, hem “ithal ürünlerle ilgili talimat ve mevzuat” bakımından, hem de “tanıtım ve satış” üzerinden olmak üzere iki cephede engel koymuş. GDO’lu gıdalar bile bu kadar engellenmezken, Tarım Bakanlığı’nın gıda takviyesi ürünlerin ithalat talimatlarına baktığınızda, bunlarla ilgili olarak çok katı bir ithalat kısıtlaması olduğunu görüyorsunuz.

Tanıtım, reklam ve satış konusu ise ayrı bir garabet. Zira Bakanlık, sıkı kurallara ve şartlara bağlı olarak nihayet ithalatına izin verdiği bu tür ürünlerin satışını adeta yasaklıyor! Çünkü:

İthalatçı, binbir zahmetle getirdiği ürünün içinde neler olduğunu, ne işe yaradığını, hangi faydaları olduğunu, ne için takviye olarak kullanılması gerektiğini tanıtım ve reklamda kullanamıyor, ürünün ambalajına da bunları yazamıyor.Herhangi bir rahatsızlığa atıf yapılarak “faydalı olur, destek olur, yardımcı olur” gibi ifadelerin kullanılması kesinlikle yasak.  Kullananlar büyük para cezalarıyla karşılaşıyor.

Peki, vatandaş ne işe yaradığını bilmediği, ne olduğuna dair hiçbir kanaat sahibi olmadığı bir ürünü niçin alsın?

Dünyanın en büyük, en tanınmış markalarının/ürünlerinin bile satabilmek için tanıtım ve reklam yaptığını düşünürsek, devlet, ithalat izni verdiği bir ürünün satışını adeta yasaklayacak bir tanıtım/reklam yasağı getirmişse, bunun makul bir sebebi olabilir mi?

Satabilmek için gerekli olan tanıtımının yapılması engellenen bir ürüne niçin ithalat izni veriliyor o halde?

Tarım ve Gümrük Bakanlıkları buna nasıl bir açıklama getirecek, merak ediyorum doğrusu.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Faruk Köse Arşivi