Ersoy Dede

Ersoy Dede

Çarşı Karıştı

Çarşı Karıştı

17 Aralık komplosu sonrasında açığa çıkan ilişkiler pek çok ittifakı da gözler önüne serdi.. Hangi işadamları kimlere daha yakın, hangi politikacılar hangi bağlantılar içinde.. Hep birlikte öğreniyoruz.. Hep bahsedilen şu ‘’fişleme’’ hadisesi var ya hani, hiç gerek olmaksızın kâfi miktarda fikir sahibi olabiliyoruz herkesle ilgili.. 

SIZMA KONUŞMALARDAKİ ÖNEMLİ DETAY

Baştan şerh düşeyim. Yanlış anlıyor olabiliriz.. Tamamen yanılıyor olabiliriz.. Aldatılıyor olabiliriz.. Ben bütün bu ihtimalleri göz önünde bulunduruyorum.. Örneğin Bir kişi bir başka kişiyle konuşarak, üçüncü bir kişinin adını veriyor.. Çok açık ki bu, sağlıklı bir analiz yapabilmemiz için yeterli bir veri değil.. O kişiyi bir yerde gösterme gayreti olabilir. O kişiye rağmen yapılan bir takım hesaplar olabilir.. O konuşma yapıldığı dakikalarda adı geçen kişi tamamen fikir değiştirmiş başka bir yerde konumlanmış olabilir.. Dün apaçık günah işlerken bile gördüğünüz kişiler, bu sabah tövbe edip cennet kapısını açmış olabilir.. Ben hâlâ daha o kaset üzerinden bir yere varabilmenin mümkün olmadığını hatta doğru da olmadığını düşünüyorum.. Fakat Cemaat’in bu kaset ile ilgili şapkasını önüne koyup biraz düşünmesi gerektiğine inanıyorum.. Niye mi? Arz edeyim.. 

4 DAKİKADA 25 BİLGİ!

Eğer Fethullah Gülen ile yapılan her görüşmede, toplam dört dakika içinde, 5 işadamının ismi bizzat geçiyorsa, iki ülkenin iktisadî meseleleri doğrudan anlatılıyor ve tarihî sayılabilecek bir büyük yatırım ile sansasyonal bir maliye baskını konu ediliyorsa sorun yok.. O vakit bu yayınlanan herhangi bir telefon görüşmesi olabilir.. Fakat size de (Cemaat için söylüyorum) çok garip gelmiyor mu? Sanki bizzat kayıtlara geçmesi için arka arkaya dizilen isimler, iş hamleleri, müfettişi baskını ile ilgili dedi-kodular.. Toplam dört dakikada kaç kişiyi yakabilirsiniz başka yolla?..Açık söylüyorum bu kadarı, herhangi bir ülkenin gizli servisinde planlansa böylesine tıkır tıkır işlemez.. Burada Cemaat hiç kuşkusuz ki böylesi yasadışı bir dinlemenin nasıl yapıldığı ve hangi merkezden sızdırıldığı konusunda yasal haklarını kullanacaktır. Ama konuşmanın seyri ile ilgili içeride de yanıt araması gereken konular olduğu ortada.. 

BAKIN DAHA NELER ÇIKACAK!

Bu olayın bir de sağlamasını yapalım isterseniz. Hanefi Avcı’nın ‘’Haliç’te Yaşayan Simonlar’’ kitabında konu ettiği bir ‘’kayıp dinleme cihazları’’ meselesi vardı, hatırladınız mı? Hatırlamadınız, çünkü o kitabı okumadınız.. Sanıyorsunuz ki hadise yeni ortaya çıktı.. Oysa takip edenler biliyor ki, çırılçıplak bir dört senesi var o kayıp dinleme cihazı hadisesinin.. Dört koca yıl.. İçinden Bir yerel, bir genel seçimin, bilmem kaç referandumun geçtiği bir zaman dilimi boyunca kayıptı o cihazlar.. Dün bulundu.. Emniyet’in çatısındaymış meğer.. Üstelik de faal durumdaymış.. Acaba dört yıl boyunca süren durmaksızın yapılan aramalar neticesinde mi bulundu o cihazlar? Yoksa yerini zaten bilen ve belki de bizzat oraya taşıyanlar arasından nedamet getiren birileri mi faş etti paralel istihbarat dairesini?.. Bakın çok kısa bir süre içinde neler çıkacak dökülecek ortalığa.. Ergenekon ve Balyoz sürecinde yer alan; savcı, polis ve hakimlerle ilgili, TÜBİTAK ve Adli Tıp gibi kurumlar içine sızmış bazı hainlerle ilgili.. Bakın neler çıkacak yakında.. Sanıyorsunuz ki yıllardır harıl harıl çalışıyorlar bunları bulmak için.. Değil.. Kendi kendine geliyor.. Tıpkı Ergenekon, Balyoz, Zir Vadisi, Poyrazköy vs.’de geldiği gibi.. Kendi kendine.. Çarşı karıştı, bilginiz olsun... Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi