Bi Daha!
"Çok dokunaklı, çok hisli yazmışsınız yazar hanımefendi. Ben de sizi okurken duygulandım. İnşallah bunları biraz prim için yapmamışsınızdır. Yoksa kendimi aldatılmış hissederim." diye yazmış bir yorumcu bir önceki yazım için.
Çok tesirinde kaldım bu cümlelerin. Sizleri aldatmakdan Allah'a sığınırım.
Yazdıklarımın dokunaklı ve hisli olması için hususi bir gayretim yok. Hatta, aşırı duygusal olmasın diye kendime mâni oluyorum.
Aslına bakarsanız, Gezi Parkı'ndan önce, boş oy atabilecek bir durumdaydım. Politize olmayı sevmem. Oyumu hiçbir partiye ipotek etmem.
Ama, 2013 Haziran'ını unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
Kuğulu alt geçidine, üstteki köprüden atılan koca koca taşları; bir gece Seyranbağları'nda yollar tutulduğu için sokak sokak dehşetle dolaşmamızı unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
"Bitti bitti!" diye zafer çığlıkları atanları; "Azınlık neymiş görürsünüz?" diye çapulcuları alkışlayanları unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
Cennet mekân Yavuz Selim Han'a dil uzatanların, daha sonra çıtayı yükselterek duvarlara "Zulüm 1453'de başladı" diye yazmalarını unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
Seçilmiş Başbakanın evini basarak linç etmek isteyenleri; TBMM'yi basarak taş üstünde taş bırakmayacaklarını haykıranları unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
Mahallemizdeki ultra-lüks sitedeki tencere-tava konseri verenlerin, daha sonra ciplerine atlayarak çılgınca bağırışlarını unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
Tencere-tava sesini kâfi görmeyib su bidonu ile bahçeye çıkarak çingene davulculara rahmet okutan apartman sakinini unutursam ve dahi unutturmak isteyenlere müsaade edersem yazıklar olsun bana.
Şimdilerde, "Düşmanımın düşmanı dostumdur" anlayışındaki 17 Aralık hainleri ile gezicilerin birbirlerine yanaşmalarını hayret ve ibretle seyrediyorum. Bunu da unutmak yok.
Ülkücü kelimesini duyunca tüyleri diken diken olan solcularla, özünde solcu olub ülkücülüğü sakız çiğner gibi ağzına dolayan ülkücülerin Mansur Yavaş'da birleşmesini de hayret ve ibretle seyrediyorum.
"Ben hep simit satdım. Gene simit satacağım. Kimseden çıkarım yok. Aman abla, oyumuz Tayyib Baba'ya" diyen mahallemizin simitçisine söz verdim.
Ayrıca seçime kadar, kararsız olan veya oyunu boş atacak olan herhangi bir tanıdığımı ikna etmek için elimden geleni yapacağım.
"Ama yolsuzluklar" dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi geçin bunları. Unutun demiyorum, şimdilik geçin.
Bu memleket, hiç bu kadar bizim olmadı. Alev Alatlı'nın dediği gibi "Bu memleketi sokakda bulmadık. Kuytularda gizlenmiş kurda kuşa emanet edecek halimiz yok."
Vazgeçersek, yüzerek okyanusu geçen, ama sahile yaklaşınca yoruldum diye geri dönen adama benzeriz.
İş hayatında, Ak Partili yöneticilerden benim kadar muzdarib olan bir hanımın, hâlâ böyle düşünüyor olması için ya mazoşist ya da azıcık andavallı olması lazım.
Bu memleket bizim çıkarlarımızdan daha değerli değil mi? Böyle bir kıyas cümlesi bile ne kadar ayıp!
Hâlâ mı samimiyetime inanmıyorsunuz?
BAYRAKTAR'IN ÖZRÜ
Başbakan ve Ak Partililer Erdoğan Bayraktar'ın özrünü kabul edebilirler. Ben etmiyorum. Ağzından çıkan sözlerin öylesine, öfkeyle çıkmış olduğuna inanmıyorum. Bence geminin battığını zannederek fena halde çuvalladı. Üstelik, Kılıçdaroğlu'nun da diline düşdü.
Önün ardın gözet, fikr-i dakîk et, onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ (Osman Nevres Efendi)
Şimdi "Sen kimsin? Tavşan dağa küsmüş; dağın haberi olmamış." diyebilirsiniz. Olabilir.
"Gemiyi terk eden fare mi yoksa dağa küsen tavşan mı olmak istersin?" diye sorulsa tavşanı tercih ederim.
DİBE VURAN BİR AYDIN(!)
Fare dedim de aklıma bir fıkra geldi.
Fare üzerinde bir deney yapılıyormuş. Sırasıyla viski, tekila, şarap vs ne verildi ise tepki vermemiş. Sonunda bir de Türk rakısı verelim demişler. Fare rakıyı içince kükremiş:
"O kedi buraya gelecek!"
Mümtazer Türköne'nin hali ve sözleri bana bu fıkrayı çağrıştırıyor. Haşhaşın dozunu arada bir kaçırıyorlar galiba.
Bi sus ya kardeşim! Bi git traş ol!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.