Ak Parti’nin sessiz vekilleri
Mezardaki ilk soruyu unutanlar, tabağına “laiklik” doldurup yesin! Başbakan haykırıyor; “Milletin seçtiği yasal hükümetiz. Milletin yetki vermediği gruplar millete rağmen ülke yönetmeye kalkıyor” diye defaatle anlatıyor. Bizler de Ak Parti’nin millet lehine yaptığı işleri destekliyoruz, ancak “kayıtsız şartsız” biat etmiyoruz! Bugüne kadar sayın Başbakan, ne istediysek çoğunu er veya geç yaptı! Başbakan bir şeyler isteyip de biz yapmadık; biz bir şeyler istedik ve Başbakan yaptı. Yani bizim ufkumuzu çizen siyaset değil, siyasetin ufkunu çizen biziz! Daha açık ifadeyle Ak Parti bizi yönetmiyor, biz Ak Parti’yi yönetiyoruz. Onlar vekil, vatandaş asıl! Burada hiyerarşik bir aşağılama yok! “Hizmet” var hizmet! Ağababalara, taşeronlara, kafire değil; millete hizmet, müslümana hizmet! Başbakan’ın bu mantığını destekliyoruz. Gülen Grubu’nun ‘Ak Parti kapatılsın’ diyecek kadar militanlaşmış yazarları “3 kişi yolsuzluk yaptı, tüm ülke batsın” diyor! Başbakan’ın “one minute” dediği güruhla çok benzeşmeye başladılar! Yeni söz bulamıyorlar! Twet’leri ikiye katlayıp duruyorlar!
Başbakan mücadele içindeyken Ak Parti vekillerinin bir kısmı “suskunlar” filmi çeviriyor. Herkes şehrindeki vekillere baksın! Sayın Erdoğan o isimleri benden iyi biliyordur. Partinin bütün vekilleri Başbakan kadar cesur olsa, Türkiye çoktan dünya liginin şampiyonu olmuştu. Bu vesile ile Filistin, Suriye, Mısır, Doğu Türkistan başta olmak üzere akan kan durmuş; İslam tarihi bıraktığı ihtişamlı yerden dirilmeye başlamıştı. Erdoğan, etrafında çekirdek kadro bulunması ve Erbakan tecrübesi sayesinde engelleri daha sağlam aştı. 28 Şubat döneminde Erbakan’ın yanında vekillerden ziyade Belediye Başkanları vardı. Hatırlayın Şevki Yılmaz, Şükrü Karatepe, Bekir Yıldız!..
“BAŞBAKAN HAYKIRIYOR, VEKİLLERİN BAZISI SUSUYOR”: Burada akla iki seçenek geliyor. Birincisi Başbakan bu sayın vekillere “Seçim bölgelerinizdeki gruplarla iyi geçinin, etliye sütlüye karışmayın” demiş olabilir. İkincisi ise bu sayın vekillerin de aceba ellerini kollarını bağlayan ticari bağlantılar, şantaj için kullanılabilecek materyalleri mi var? Milletin aziz meclisini “zan altında” bırakmak gibi bir niyetim yok. Lakin millet, vekillerini seçip Ankara’ya gönderirken “sessiz kalsınlar” diye değil, milletin hakkını var güçleriyle savunsunlar diye gönderdi. Hakkaniyet için 3 cümleciği toplumdan esirgeyenler, sustukları kelimelerin bir gün ayaklarına dolaşacağını bilsinler! Sayın Erdoğan, şayet ikinci seçenek ağır basıyorsa yepyeni bir ekip için kolları sıvamalıdır. Bu olay Cumhuriyet Tarihi’nin en büyük dönüşümü olacaktır. Ülkenin talihini değiştiren Başbakan bu “siyasi denge”yi de kırmalıdır!
“MANEVİYATI BİTMİŞ, AMA TAZMİNATINI İSTİYOR”: Bazı kişiler durmadan “manevi tazminat” davası açıyor. Bunların maneviyatı kalmasa da tazminatını isteyip duruyorlar işte! Bu işin ironisi tabii! “Manevi” davalar, kişilik hakları sebebiyle açılıyor. Sen tut paralel yapılar eşliğinde koskoca bir ülkeye saldır(!), sonra da benim kişiliğime saldırıyorlar diye dava aç! Esas dava ahirette olmakla birlikte, bu dünyada da görülmesi gereken hesaplar var!
“HAKAN ŞÜKÜR RESİTALLERİ”: İstifa etmek haktır, fakat millet bu istifanın “iadeli-taahhütlü” zarflardan çıktığını sezince Şükür’ün sempatisi 0’a indi. Son açıklaması ise onu eksilere düşürdü. “Benim 4,5 milyon dolarım yok ama Halkbank müdürünün var” diyen Şükür, çoktan mahkemeyi kurmuş, kararı da vermiş! Sonuçlanmamış mahkemenin hâkimi sen misin Hakan Bey? Hani dershane tartışması ile ayrılmıştın, ne oldu da seni seçen öz milletini bırakıp başka göğüslere yaslandın!?
“MEZARDAKİ İLK SORUYU UNUTANLAR”: Çeçenistan’da uygulanan “algı yönetimi” Türkiye’de yıllardır kullanılıyordu. Artık siyasi irade, milletin algı’larıyla ve duygu’larıyla oynanmasına müsaade etmiyor. Bünye kabul etmiyor, çiğnemeden yutmuyor! Bizler Kur’an’a sarılan müslümanlar olur, Allah’ın çizdiği sınırları bilirsek ‘asimilasyon numaraları’nı çevirenler aradıkları kişiye ulaşamazlar! Bunca mücadele İslam ruhu dışında gelişir, Allah rızası gözardı edilirse vay halimize, zillet maddi olarak gelmese de manevi olarak gelir! Ne demiştik; mezardaki ilk soruyu unutanlar, tabağına laiklik doldurup yesin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.