Hacı Yakışıklı

Hacı Yakışıklı

Dergilerinin adı bile “Sızıntı”

Dergilerinin adı bile “Sızıntı”

Dünün sızanları, bugünün her yana atlayan sazanları… Kimler nereye sızmış derken fotoğrafın küçüğüne bakarsanız kanalizasyona inersiniz, fotoğrafın büyüğü 1839 Tanzimat Fermanı’na çıkar! Biz 17 Aralık’ta yazılan fermanlar üzerinden gidelim! Ferman yazarları bunu“İngiliz” kalemini kullanarak yapınca tıpkı “Call of Duty” oyununun grafikleri gibi “tır çevirmece” oynadılar! Bu bilgisayar oyunu “United States of America” kaynaklı! Aynı şahıslar “tır çevirmece”den sonra level atlayarak “adam asmaca” oynayacaklardı! Bu sefer ki adamlar Adnan Menderes kadar nazik, Erbakan kadar yalnız değildi! Sert kayaya çarpanlar birdenbire “kimlik bunalımı” yaşadı, çünkü kimlikleri yoktu! Müslümanlar haricinde herkesle diyalog kurmuşlardı! Bünye bunu reddedince çok şaşırdılar! İlk kez meydanlara indiler, kullanabilecekleri herkesi kullandılar, sızabilecekleri her yere sızmanın hazzı yarım kaldığı için her tür argümanı kullanmaya başlasalar da acemilik yakalarına yapıştı! Kendilerini her işte “usta” sanıyorlardı, bu sefer olmadı! Video klipler bile hazırladılar, İran İslam Devrimi’ni andıran! Geç kaldınız dostum, devrimler eskidi, eski çamlar bardak oldu! Örgüt yapılanması insan kaynakları açısından % 70 güç kaybetti, kalan % 30’u da “tape tape” kullanın!

Buradan küçük bir istihbaratı da paylaşalım: Paralellerin Abdullah Gül’ü karşılamak için uçaklarla Kayseri’ye geleceği ve Kayseri’deki bazı yöneticilerin de bundan büyük memnuniyet duyduğu söyleniyor. Abdullah Gül’ün bunlara prim vereceğini sanmam; kendisinin “sızıntı”lara karşı nasıl önlem alınması gerektiğini biliyor diye umuyorum!

“DİZİLER ÜZERİNDEN TÜRKİYE OKUMASI VE IŞİD”

Ülkenin son 12 yıllık macerasının aksiyon sahneleriyle dolu olmasının sebebi gerçekleşen “sessiz” devrim! 1900’lerin devrimleriyle 2000’lerin devrimleri aynı değil! Birinde “halka rağmen” sosyal yapı devrilirken, diğerinde “halkla birlikte” bünyeye yapışan virüsler devrildi!

 “Reaksiyon” adlı bir dizi başladı! Dizide “NATO konseptini bırakıyoruz” deniyor! Çok heyecan verici cümleler! Bir de AK Parti’nin kuruluşu ile birlikte yayın hayatına başlayanKurtlar Vadisi! Her iki dizi de Aydın Doğan’ın sahibi olduğu televizyonlarda oynuyor ve ikisinin de yapımcı kadrosu ortak! Aydın Doğan, 28 Şubat’ta Müslümanlara kan kusturan medyanın patronu! Aydın Doğan mı değişti yoksa teorilere kafa yormaya mı başlayalım? Bunu bir kenara not alıp esas fragmana geçelim!

Her iki dizide de askerler, polisler, MİT mensupları ve hatta Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan ile bazı bakanlar var! Reaksiyon’un ilk bölümünde öldürülen Bakan Bey kimdi? Peki bu diziler iktidar yanlısı mı? Hayır! Bunlar Türkiye’nin “derin ve gerçek” yapılanmasını anlatarak seyirci topluyor. Verilecek bir falso bu dizileri yerin dibine batırır! Bu sebeple şimdilik “algı operasyonu” yapılmıyor!

Diğer müptezel dizilerden şimdi bahsetmeyelim, güzel güzel konuşuyoruz şurada, yazıyı mundar etmenin anlamı yok değil mi?

Gözümüzü ekranlardan reel dünyaya çevirecek olursak karşımızda IŞİD duruyor! IŞİD kurgulanmış bir yapı, gerçek bir örgüt değil; IŞİD örgüt bile değil! Televizyon dizileri kadar kurgu barındıran bir yapılanma! PKK’ya bakın, 1970’lerde kurulan örgüt 1980’lerde palazlanıp 1990’larda “Reaksiyon” gösteriyor! IŞİD’in 2000’lerde farklı isimlerle kurulduğu söylense de karşımıza pat diye çıktı! Kirletmedikleri İslami argüman kalmadı! 49 vatandaşımız hâlâ esir! Amerika’yı tehdit videoları sinema stüdyolarında hazırlanan görsellerden oluşuyor. Amerika IŞİD’e karşı savaşmaz; çünkü IŞİD, Amerika-Siyon tarzı siyasetin yeni konsepti! Ne zaman ki işi biter, o gün bir bakmışsınız dağılmış gitmiş! İlk önce New York Times denen silahsız basın gerillaları dünyaya bir haber servis eder: IŞİD’e büyük darbe! Sonra öldürülen güya IŞİD komutanları! Ertesi sabah ortada ne örgüt kalmış ne de yapılanların hesabını verecek bir adam!

Türkiye kimsenin ipiyle kuyuya inmeyecek kadar akıllandı. Artık kendi iplerimizi kendimiz yaparak yine kendi ellerimizle tutuyoruz. Sorun şu: Geçmişte birilerinin eline verilen ipler hâlâ alınamadı!

 17 Eylül günü, 53 sene evvel idam edilen Başbakanımızın bizlere yazdığı son mektuptan birkaç cümleyi hatırlatalım: “Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi Efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950’de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hacı Yakışıklı Arşivi