Serdar Demirel

Serdar Demirel

İslâm Medeniyeti’nin referans kaynağı olarak Sünnet

İslâm Medeniyeti’nin referans kaynağı olarak Sünnet

Alanın uzmanları arasında “medeniyet” kavramı üzerinde ittifak edilmiş ortak bir tanım yoktur. Buna rağmen muğlak bir sahadan bahsettiğimiz de sanılmasın. Ben maksadımı ifade edebilmek için öncelikle bu kavramdan ne anladığımı ve hangi manada kullandığımı yazayım.

Benim medeniyetten anladığım, bir toplumun, bir milletin fikir, sanat, bilim, teknoloji, mimari, kültür vs. hayatın tüm sahalarında ortaya koyduğu total başarının öyküsüdür. 

Bir medeniyet vahiy merkezli bir dünya görüşünden beslenebileceği gibi seküler bir dünya görüşünden de beslenebilir. Gelmiş geçmiş ve yaşayan medeniyetlere baktığımızda bunu söylemek mümkündür. 

Bugünün Batı dünyasında medeniyetlerle ilgili çalışmalar bir analiz ünitesi olarak yer almaktadır. Ancak Batı’nın medeniyet çalışmalarında megaloman bir söylem gözlerden kaçmamaktadır. Onların ‘Medeniyet’i M (Civilization, C) büyük harfiyle yazmaları, sanki tek bir medeniyet varmış gibi sadece Batı Medeniyeti’ne atıf yapmaları kendilerini merkeze koymaları sebebiyledir. Kısacası diğer medeniyetlere karşı kuşatıcı değil dışlayıcı bir pozisyon almaktalar. 

Medeniyetleri birbirinden farklı kılan âmiller vardır; varlık ve bilgi teorileri gibi. Bütün büyük medeniyetlerin kendilerine has varlık ve bilgi teorilerine yaslanarak öne sürdükleri medeniyet içi önermeleri vardır. Onların kültürel kimliğine ve ayırt edici toplumsal yapısına, siyasi hayatına can veren de bu önermelerdir. 

Burada da üç temel unsura işaret edebiliriz: kuşatıcı bir inanç sistemi (a system of belief, world view, ethos), kuşatıcı bir ahlâk sistemi (ethics) ve müşterek bir toplumsal kimlik (A common social identity, ethnos).

Ethos, ethics ve ethnos unsurları bir medeniyeti diğerinden farklı kılan, ömrünü ve başarı çizgisini belirleyen ruhdur. Bunlara yaslanarak insanın ürettiği mimari, kültür, estetik, sanat, bilim vs. onun özgün karakterini yansıtmaktadır. 

Bu bağlamda İslâm Medeniyeti dediğimizde bir din olarak İslâm’ın kendisinden bahsetmediğimiz aşikârdır. İslâm Medeniyeti’nden, İslâm’a inanan toplumların İslâm metafiziğine yaslanarak bu üç saç ayağı üzerinde fizikî dünyayı kendi anlam dünyalarına göre kurmalarını kastediyoruz.

İslâm, Allah’ın (c.c) insanlığa gönderdiği mesajın adı iken medeniyet inananların günahı ve sevabıyla ürettiklerinin tümüdür. 

Batı insanının geliştirdiği modern medeniyetle Müslümanların geliştirdiği medeniyet arasında özde farklar vardır. Meselâ Batı varlığı insan merkezli (Anthrocenterism) okuyup buna göre anlamlandırırken Müslümanlar varlığı Tanrı merkezli (Theoscentreism) (Al-Muʿminūn: 23/115) okuyup ona göre anlamlandırırlar.

İslâm Medeniyeti’nin öncelikle temel referansı Kur’an-ı Kerim’dir. Bu referans kaynağı soyut içerikli olup temel prensipleri belirler. İslâm Medeniyeti’nin ameli referans kaynağı ise Hz. Peygamber’in (sas) sünnetidir. Tarih sahnesine çıkmış Abbasi, Endülüs, Selçuklu, Hint Moğol ve Osmanlı medeniyet tecrübeleri incelendiğinde Sünnet’in oynadığı kurucu rolü görmek mümkün olacaktır. 

Mekke’de nazil olmaya başlayan vahiy Medine’de ete kemiğe bürünmeye başlamış, bir anlamda soyuttan somuta aktarılmıştır. Hz. Peygamber’in (sas) önderliğinde yeniden kurulan Medine Müslümanların tarih boyunca kuracağı medeniyetlerin de modelini oluşturmuştur. Bu çağda da yeniden ayağa kalkış hamlesinde Sünnet’in rehberliğine ihtiyacımız vardır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi