Fethullah Hoca’nın “Kippa” Giymesini Mi Bekliyorsunuz?
Mahalli seçimlere artık gün sayıyoruz. Ama dikkat ettiniz mi bilmem, hâlâ seçim havasına giremedik. Pek çok yerde adaylar bile açıklanmadı. Zira ana muhalefet her defasında olduğu üzre partide deprem olmasından korkuyor. Ama korkunun ecele faydası yok, eninde sonunda CHP’de bir 17 Ağustos depremi yaşanacak. Şimdiden o depremin artçı sarsıntılarını hissediyoruz. AK Parti’de ise daha başka bir sancı var. O da partiye bulaşan cemaat virüsü. O virüse bulaşmış olan adayların temizlenmesi için aday seçiminde titizlik yapılıyor. Bu iki partide görülen patinaj yüzünden de seçimlere gittiğimizi hâlâ hissedemedik. Bir de AK Parti ve ona gönül vermiş % 50’lik taban cemaatten yediği vurgunun hüzünlü şaşkınlığını yaşıyor. Şaka mı, bugüne kadar aynı sofraya oturduğunuz, aynı çorbaya kaşık salladığınız, aynı şadırvanda abdest alıp, aynı kıbleye yöneldiğiniz kardeşiniz birden sofradan kaptığı bıçağı sırtınıza saplamak istiyor. Tam bir cinnet hali. Siz de şoklardasınız tabii olarak. Uzunca bir süre sadece nefs-i müdafaa halinde kalıyorsunuz, karşılıkta veremiyorsunuz. Sonunda işin varoluş, yokoluş noktasına geldiğini görünce siz de gereğini yapıyorsunuz. Bu arada bu kardeş kavgasından faydalanıp, mirastan pay kapma telaşına düşen evin başka sakinlerini de görüyoruz. Acaba “nifak tencere de pişer, bize de düşer mi?”
Bakıyorum CHP’nin borazanlığını yapan televizyon ve gazetelerin sayısı bir anda artıvermiş. Önceden Halk TV, Sokak TV, Fox TV, İnter Star ve Aydın Doğan’ın Kanal D ile CNN Türk’ü CHP borazanlığını yaparken buna Samanyolu, Mehtap TV, Bugün TV ve Kanal Türk de katılıvermiş. Üstelik bu işi para-pul filan almadan, meccanen yapıyorlar. Yani Müslümanları vuran kurşunun parası yine Müslümanlardan çıkıyor. Ne diyelim saflığımıza verin. Ev ev toplantılar yapılıp, daha önceki genel başkan Deniz Baykal’ın “Rüşvet aldı, yolsuzluk yaptı, o CHP’li ise biz değiliz” diye partiden attığı Mustafa Sarıgül’e oy istiyorlar. Cemaatin müntesipleri de bu seçimlerde ağır bir sınavdan geçecekler. Akıllarını ve idraklerini Fethullah Gülen eli ile İsrail ve ABD’ye rehin olarak verecekler mi, yoksa “Hocam buraya kadar seninle yolculuğumuz” mu diyecekler.
Şimdi size Fethullah Hoca’nın “otorite” olarak gördüğü ve önünde saygı ile ihtiramla eğildiği İsrail’den bihaber. Mavi Marmara şehitleri ile ilgili olarak sürdürülen tazminat görüşmelerinde aşağı-yukarı sona gelinmiş. Türkiye ile bir an önce barışmayı kendi güvenliği açısından önemli gören İsrail, şehit ailelerine yüklü bir miktarda tazminat vermeyi kabul etmiş, özür de diledi. İş şimdi gelmiş Netanyahu’nun bu antlaşmayı imzalamasına. İsrail basınında yayınlanan haberlere göre Netanyahu bu antlaşmayı şimdilik sümenaltına koymuş. 30 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını bekliyormuş.
Eğer Recep Tayyip Erdoğan riyasetindeki AK Parti’nin oyları düşerse imzalamayacak, başarılı bir sonuç alırsa imzalayacakmış. Aman Allahım bu seçimin ne kadar önemli olduğunu anlıyor musunuz? Cemaatin İsrail adına hareket ettirilen bir kukla olduğunu bundan daha iyi ne anlatabilir? İsrail parlamentosunun Fethullah Hoca’ya “En iyi Yahudi muhibbi” ödülü vermesi ve Hahambaşı ile Ağlama Duvarı önünde “kippa” giyip el ele fotoğraf çektirmesini mi bekliyorsunuz?
Ezcümle AK Parti düşerse Filistin düşecek, Gazze düşecek, Bosna düşecek, Somali, Libya, Sudan, Cezayir, Tunus, Mısır düşecek, Arakan düşecek, Filipinler düşecek, Kıbrıs düşecek. Yani Türkiye hepsini koruyup, kollayan ağabeylik yapan bir şemsiye yani Osmanlı’nın ayak sesleri Türkiye...
İşte bunun için ABD, İsrail ve Avrupa ülkelerinin haçlı saldırılarına maruz kalıyor. Bunun için AK Parti düşmemelidir, burçlarda dalgalanmalıdır. Elbette onun yırtık ve söküklerini dikeceğiz, ama burçlardan hiçbir zaman indirmeyeceğiz.