BDP Oyları Ne Durumda?
“Çözüm süreci” devam ediyor.
Gündemdeki son “Demokratikleşme Paketi” de, geçtiğimiz hafta Meclis’te komisyondan geçti.
Bugünlerde Genel Kurul’a gelmesi bekleniyor.
Tasarıya göre, seçimlerde her türlü propaganda, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerle de yapılabilecek.
Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak.
Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde yüzde 3 oy alması yeterli olacak.
Farklı dil ve lehçelerde eğitim öğretim verebilecek özel okullar açılabilecek.
Ve tasarıyla maalesef “nefret suçu” da kanun kapsamına alınıyor.
Bu konudaki endişelerimizi daha önce yazmıştık, tekrarlamak istemiyorum.
Gelelim asıl mevzuya:
Görüldüğü gibi, düzenlemelerin hemen hemen tamamı, PKK terörüne sebep olarak gösterilen taleplerden oluşuyor.
AK Parti döneminde bu temelde önceleri de pek çok adım atıldı.
Hükümet benzer adımları önümüzdeki dönemde de sürdürme kararlılığında.
Öcalan’la gazetecileri buluşturma bile düşünülüyor.
Teröristbaşı bir siyasi lider gibi gazetecilerin sorularını cevaplayıp, propaganda yapabilecek anlaşılan.
Peki ya sonra?
Pek çoğunuz, “Sonrası ne olacak, Öcalan serbest kalacak, ilk seçimde de Meclis’e girecek” diyorsunuzdur eminim ki…
Benim sonradan kastım, daha ziyade sürecin halk üzerindeki etkisi.
Halkın yorumu ne bu işe?
“AK Parti haklarımızı bir bir veriyor” düşüncesi mi hakim bölgede?
Veya “PKK sayesinde bir bir haklarımızı alıyoruz” diyenler mi çoğunlukta?
"Ne fark eder, ha öyle ha böyle, sonuçta haksızlıklar giderilmiş oluyor diyenleriniz" çıkabilir.
Saygı duyarım.
Fakat, “PKK sayesinde bir bir haklarımızı alıyoruz” diyenler çoğunlukta ise, bu PKK terörünün meşrulaştırılıp, daha da zemin bulması anlamına gelir ki, yola çıkış amacına ulaşılamamış olur.
Neydi amaç?
Silahların susması, PKK terörünün son bulması.
Çözüm adımları karşısında, yukarıda dile getirdiğimiz düşünce iyiden iyiye yerleşiyorsa, PKK terörü son bulmuş oluyor mu, hayır.
İşte 30 Mart seçimleri bu bakımdan son derece önemli bir gösterge olacak.
PKK’nın seçimlere girecek siyasi kolu BDP ile HDP’nin alacağı oy oranı ne olacak acaba?
Düşecek mi artacak mı?
Normalde düşmesi gerekir, öyle değil mi?
AK Parti tarihi adımlar atıyor, çok büyük hizmetler yapıyor, bölge halkının tercihinin bu partiden yana olması gerekir!
Bugün için göstergelere bakıldığında bu böyle mi peki?
Üzülerek söylüyorum, hayır.
Geçtiğimiz hafta Van’daydım.
İzlenimim şu ki,
AK Parti Sözcüsü’nün memleketi Van’da BDP adayı önde götürüyor.
Deprem günü, depremzede halkı için değil Mehmetçiğe kurşun sıkarken öldürülen PKK’lının senazesi için seferber olan ve BDP’nin 30 Mart seçimleri için de aday gösterdiği belediye başkanı Bekir Kaya, koltuğunu koruyacak.
Van’da AK Parti’nin adayı Osman Nuri Gülaçar için kötü diyene rastlamadım:
-Hocadır, temiz insandır, hitabeti çok iyidir, insanları etkilemeyi iyi bilir…
-Oyunu Gülaçar’a vereceksin o zaman?
-Yo…
-Neden?
-İşte, bizim parti başka.
-AK Parti adayı hem iyi adam, hem de deprem sonrası devlet tüm imkanlarını seferber etti, ciddi bir kaynak aktardı Van'a, bunun bir memnuniyeti yok mu?
-Deprem yardımları yerine ulaşmadı!
Pekçok kişiden bunları işittim, AK Parti adayı ve deprem konusuyla ilgili.
BDP Hakkari, Diyarbakır, Batman, Tunceli, Iğdır, Siirt, Şırnak’ta da birinciliğini koruyacak gözüküyor.
Mardin’de de manzara aynı.
AK Parti’nin Büyükşehir yaptığı bu ilde de BDP adayı önde götürüyor.
Onca adım atan AK Parti Ağrı, Bingöl ve Muş’ta belediye başkanlığını koruyabilirse iyi.
Peki neden böyle?
Nedeni çok açık:
Yöntemde sıkıntı var.
Bu tarihi adımlar halkın ihtiyacı olduğu için değil, "PKK'nın talebi" diye atılıyor izlenimi veriliyor.
Haliyle; bölgesel yapıyı çağrıştıran Yeni Büyükşehir Yasası ve benzeri düzenlemelerin etnik milliyetçilikle birleşmesiyle oluşan atmosferde bu illerde etnik merkezli siyasal partilerin, yani BDP’nin dışında bir partinin seçim kazanması imkânsız hale gelmiş oldu.
Özetle:
Bu gidişle, çözüm sürecinin de, 30 Mart yerel seçimlerinin de asıl galibi BDP/PKK olacaktır.
BDP’nin önde gelen isimlerini Belediye Başkan Adayı yapması bunla alakalıdır.
Bu bir hazırlıktır; özerklik hazırlığı.
30 Mart seçimleri sonrası Türkiye’yi özellikle bu noktada son derece hareketli günler bekliyor.
Allah hayır eyler inşallah.