İlle de muhaberat olsun!
Olmazsa da olmaz!
Suriye’de Beşşar Esed olmazsa olmaz ya…
O olmazsa olmazın arka planında ‘Muhaberat’ olduğu söylenir.
Muhaberat, yani Suriye’nin meşhur ve malum istihbarat teşkilatı. Dünyanın en çok ismi geçen gizli servislerinden biridir. Halkın nefes alışını bile kontrol eden bir teşkilat. Tek partinin, Suriye CHP’si Baas’ın eli kolu.
Derler ki, Suriye’de halkın yüzde sekseni Muhaberat’la ilişkili imiş. Diğer yüzde yirmisinin müracaatları da inceleniyormuş!
MİT son zamanlarda operasyon konusu oldu. İşin ucu, İsrail’in şu anki MİT Müsteşarına itirazına kadar gidiyor. Güya İran yanlısı imiş! Türkiye’deki tayine hariçten gazel okumanın gerekçesi bu!
İran ve İsrail… Ben derim ki, “kayıkçı kavgası”! Yani danışıklı. Yani birinin varlığı diğerini besliyor. İran varsa İsrail var, İsrail varsa İran var.
Hatta İsrail’in bununla kalmayıp İran’a silah sattığı son günlerin flaş haberi… Elbette haber son günlerin, olay ise yeni değil!
Sonra, Müsteşara mahkeme celbi gönderilmesi… Başbakanın araya girerek krizi atlatması… Sonra bildiğimiz ve bilmediğimiz bir sürü şey.
Bunlar neye delalet ediyor?
İç istihbarat için konumlandırılmış bir yapının yeni bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini. Zaten düzenleme olmadan MİT böyle bir yola girdi. Hatta bundan önceki müsteşar döneminde başladı bu uygulama.
Suriye’de sürdürülen rezil Muhaberat savaşına karşı Türkmenleri güçlendirmek için yapılanların dünyanın önüne getirilmesi…
Bu hangi akılla, hangi iz’anla bağdaştırılabilir? Hadi CHP’yi boş verin, ey MHP sen nasıl böyle bir hamakat çukuruna düşmüş olabilirsin? TIR’lar durduruluyor. İşin içine jandarma sokularak hem de…
Böyle vak’alar, birtakım gelişmeleri tetikler. Şimdi Meclis’teki tasarı böyle okunmalı. Zafiyet varsa, tedbirleri alınır.
Haydi bakalım: “Muhaberat devleti mi oluyoruz?”
Bunu en çok CHP seslendiriyor, bir de onunla paralel yayın yapan toplum gazetesi.
“Toplum” da ne demeyin! Cemaat yani.
Muhaberat devletinin tüm destekçileri yüksek perdeden konuşuyor. Muhaberatçı ile poz poz resim çektirenler Muhaberat’tan şikayetçi imiş gibi yapıyor.
Bülent Arınç çok eskimiş bir kanunun gözden geçirildiğini söylerken haksız değil. Safahatı özetlerken de, bu ihtiyacın neden ortaya çıktığı da net olarak anlaşılıyor.
Peki nedir mesele?
Siyasi bir kurum bir meseleye siyasi olarak yaklaşmak zorundadır. Yani konu Meclis’te gündeme geldiğinde, hukuk içinde bir yapılanma için enerji sarf etmelidir. Bunun yolu, daha ne olup bittiği belli olmadan kamuoyu oluşturmaya kalkışmak değildir. Ülkenin, devletin ihtiyacı, milletin talepleri göz önünde bulundurularak bir devlet kurumunun yapılandırılmasında muhalefet de rol almalıdır.
Bunu CHP yapmıyorsa MHP yapmalıdır. Basın elbette haklar ve hürriyetler konusunda hassasiyet göstermelidir. Bu hassasiyet, ülke için ihtiyaç olan bir kurumun yeniden yapılandırılmasının imkânsızlaştırılması yönünde hareket edilmesini gerektirmez.
Asıl aklıma takılan şu: Taraflar konu gündeme geleli beri eldeki metni değil, kendi kafalarındaki Muhaberat’ı eleştiriyorlar. Çünkü güç ellerinde olması halinde yapmak istedikleri bu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.