Korkma
Çarşamba günü, TYB’nin, Milli Kütübhane’de, İstiklal Marşı ile ilgili seminerini takib etme fırsatım oldu. Eve dönerken yolum, mecburen Kızılay’dan geçiyor. Güvenpark karışık. Tedirgin oldum. Bir yanım başka yoldan git derken diğer yanım “Korkma! Yoluna git.” diyordu.
Belediye otobüsleri çalışmıyor. Bir halk otobüsüne binerek Güvenpark’da indim. Ne olacaksa olsun. Her taraf polis ve göstericilerle dolu. Asıl hadise Sakarya Caddesi tarafında olmuş meğer. Yürürken eylemcilerin yüzlerini inceledim. Korkmuyorlardı. Evet, net olarak gördüğüm buydu. Korkmuyorlardı. Polisden, tomadan, gazdan korkmuyorlardı. Onun için buradaydılar.
Sonra, benim gibi eylemci olmayanları inceledim. Onlar da korkmuyordu. Hayat devam ediyordu. Semtime giden halk otobüsünün şöförü, belediye otobüslerinin çekildiğini, kendisinin her şeyi göze alarak yolda olduğunu söyledi. Bazı halk otobüslerini taşlamış, zarar vermişler. Yine de işe çıkmışlar. Korkmuyorlardı.
Korku meselesine bu kadar yoğunlaşınca bir yazı yazayım dedim. Fakat bilgisayarın başına geçince Burakcan’ı gördüm. Öylece kalakaldım. Korkmadığı için sokağa çıkan bir delikanlı, artık hayatda değildi. Korkmadığı için evinden çıkan bir fidan, kahpe bir kurşunla anasından babasından koparılmışdı.
Mehmed Doğan, “Korkmuyoruz” başlıklı bir yazı yazdı. Ben bunu yazmak istedim aslında. Tekrara gerek yok. Onu okuyun duygularım aynı. Her korkunuzda , Mehmed Akif Ersoy’un, Çanakkale’de ve İstiklal Harbi’nde, millete cesaret vermek için 14 asır evvel Sevr Mağarası’ndaki tılsımlı Peygamber buyruğunu haykırışını okuyun.
“Korkma!”
Sinemanın, korkularımıza tesiri:
Batı , artık , Çanakkale’ye , Anadolu’ya saldırmıyor. Post-modern haçlı seferi olan filmler çekiyor. Gişe rekorları kıran hem de. Seyreden gençler kendi değerlerine düşman oluyor. Neredeyse Çanakkale”ye saldıran Anzaklar’dan özür dileyecek hale geldiler. Duvarlara “Zulüm 1453’de başladı.” yazıyorlar. Eylemlere Bizans askeri başlığı ile katılan genç üzerine doktora tezi yapılmalı. Artık içimizden haçlı askeri çıkarmaya başladılar.
2007 senesindeki e-muhtıra verildiği gece, tesadüfen uyumuyordum. Sabah yola çıkacağım için hazırlık yapıyordum ve gündem hareketli olduğu için ara ara haberlere bakıyordum. Belki de muhtırayı ilk görenlerdenim. Ağlayarak eşimi uyandırdım. “Ne olur ne olmaz, yola çıkma” dedi. Birden kendime gelerek şöyle dedim. ” Hayır. Bize korkuyu miras bıraktılar. Biz çocuklarımıza bırakmayacağız.” Sabah olunca da yola çıkdım.
Size bütün samimiyetimle söylüyorum, 12 Eylül’e aklı süren birisi olarak ben, polisden, askerden korkan bir insandım. O gün bana bu cesareti veren neydi peki?
Belki güleceksiniz ama “V For Vendetta” filmi. Yine bütün samimiyetimle söylüyorum bu film (ve bunun gibi filmler) parkalara koşan gençler üzerinde çok tesirli oldu. Zaten yüzlerine de filmdeki maskeyi takıyorlar.
Bir psikoloğa giderek korku üzerine terapi alacağınıza oturun bu filmi seyredin derim. Şunu da ekleyeyim. Bir çok film misali, bu film de bizim gibi ülkeler için yapıldı emin olun. “Ayaklanın! Diktatöre baş kaldırın! Korkmayın!” temasını işlediler.
Yüzüklerin Efendisi hakkında daha evvel yazdım. Tekrara lüzum yok. Serinin üçüncü filminde, kralın orglardan korkan askerlerine yaptığı cesaret konuşmasını hatırlayın. “Batı’nın halkı” diye bitiyor. Kendisini batılı hisseden herkesi orglarla savaşmaya çağıran bir sesleniş. Bu filmden etkilenen ve kendisini batılı hisseden gençlerin hepsi parklarda orglarla savaşıyor.
Gelelim “Asıl korkan kim? meselesine. Bunu da Batman ile açıklayayım. Filmde nefis bir cesaret teması vardı. Babası ölürken oğluna “ Korkma evlat, sakın korkma!” diyordu. Evet, son sözleri buydu. Bir neslin, kendisinden sonraki nesle bırakacağı en büyük miras cesaret değil midir? Ayrıca filmin başında oğluna saldıran yarasalar için de şöyle bir açıklama yapıyordu. “Neden saldırdılar biliyor musun? Çünkü korkuyorlar. ” Nihayet korkuları ile başa çıkmayı öğrenen delikanlı , çocukluğundaki en büyük korkusu olan yarasaların içine giderek ayağa kalkınca kendisine bir zarar veremediklerini müşahade ediyordu.
Korkma Türkiye’m.
Sandıkdan korktukları için panikleyib saldırıyorlar. Sandığa gitmeye cesaretleri yok. Dik durursan esas kim korkuyor göreceksin. Görüyoruz da.
Not: Hep yabancı filmlerden misal verdim, biliyorum. Sebebi bu filmlerdeki hileleri izah etmek için. Benim için cesaret ve korku üzerine yapılmış en güzel film, “Uzun Hikaye”. Bu film hakkındaki fikir ve duygularım internette var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.