Lider miti
Bazı cemaat müntesiplerinin idrak dünyasında hakiki mürşitle mitleşmiş mürşit yer değiştirmiştir. Bu algıda hakikat nerede başlar nerede biter bulanıklaşmıştır. Çünkü tarihî insanî kişilik tarih üstüne, real olan sürreale evrilmiştir. Lidere dair önkabuller kaynaklardaki peygamber öğretisini bile gölgede bırakacak keyfiyettedir.
Bir tahmin yürütmediğimi söylemeliyim. Şahsi tanıklığıma dayanan acı gerçeklerden bahsediyorum.
Bu olgunun sadece Müslüman kültür havzasına ait bir sapma olmadığını da bilelim. Bunun çok ötesi Hint, Budist veya Ehli Kitap din kültür havzalarında fazlasıyla mevcuttur. Batılı uzmanlar hurafe lider, aziz ve azizelerin menkıbelerini anlatan kitap literatürüne “Hagiography” diyorlar.
Hagiography’nin karşısında ise biyografi literatürü yer alır. Biyografi literatürü bizde daha çok rical ilmi, tabakat disiplinleri olarak karşımıza çıkar. Bu sahalar tarihsel kişilikleri ele alır, onları tanıtır. Ötekisi ise insan üstü güçlere sahip, ilmi kesbi olmaktan çok vehbi olan, mucizeler gösteren kutsal kişileri...
Bu kutsal kişiler hayatlarına normal fani bir insan olarak başlarlar. Sonra ağır ağır bu gerçek kişiliğin etrafında mitten bir duvar örülmeye başlanır. Bazen müritler bunu yapar, bazen de lider kendisi bu algıyı dolaylı ya da direkt besler.
Bizde mucize, keramet olarak karşımıza çıkar. Keramet elbette vardır. Ama kerameti kendinden ve müritlerinden menkul kişilerin haddi hesabı yoktur. Kerametle mucize arasında mahiyet farkının olmadığını hatırlatalım. İkisi de olağanüstü, insan gücünü aşan kaynağı ilahî olan olaylardır. Mucizenin kerametten farkı, peygamber elinde peygamberliğin delili olarak zuhur etmesidir. Bir de tahaddi (inanmayanlara aynısını getirmeleri çağrısı) ile..
Bizdeki lider kültü iddiasını dinî kültür havzamızdaki keramet kabulümüzle meşrulaştırırlar. Ve bu zeminde tarihsel hakiki kişilikler kolayca mitleşir.
Bakın piyasaya, meşrep ve yöntem olarak taban tabana zıt olan kimi cemaatler liderlerinin kerametlerini sayıp bitiremezler. Oysa birinin kara dediğine diğeri ak diyor, ama buna rağmen ikisi de keramet sahibi olabiliyor! Bunlar arasından gâvurla iş tutanı da çıkıyor ama Allah (c.c) haşa ona da kerametler ihsan edebiliyor!
Sözümüz elbette şeriat ölçüleri içinde kalan peygamber varisi hakiki din ulemâsını kapsamaz. Anlatmak istediğimiz, lider tasavvurumuzun sahih olması gerektiğidir. Hz. Peygamber’i (sas) bile aşan süper güçlerle donatılmış cemaat önderlerinden, O’ndan daha fazla dindarlık tezahürlerine sahip hurafe kişiliklerden arınmamıza dairdir.
Lider kültünü aşmak için hurafe kişilikleri kazıyıp altındaki gerçek kişiliğe ulaşmalıyız. Biyografisi hagiography ile boyanmış liderleri, fani insanların bulunduğu dünya katmanına çekmeliyiz.
Kimleri mi kastediyoruz? Arkasını da görebilen, müridinin kalbini okuyabilen, kendisini başka bir şehirde ve hatta kendisini yardıma çağıran kişinin yardımına paralel olmayan zaman dilimlerinden gelebilen, Allah’ın kendilerinde tecelli ettiğini söyleyen, kimi zaman mehdi, kimi zaman da mesih mertebesine çıkan, bazen Allah’la konuşan, sık sık peygamberle istişare eden türden iddia sahiplerini..
Biyografiyi hagiography ile boyamanın temeli, bir lider ne kadar insan üstü hurafe kişilikle resmedilirse bağlılarının itaatinin de o kadar artacağı varsayımına dayanır.
Kimilerine hakiki olan, ilim ve takva ehli, vizyon ve istikamet sahibi liderler yetmiyor nedense. İlla da uçan kaçan, zamanlar ve mekânlar arası geçiş yapabilen insan üstü güçlere sahip hayalî liderler lâzım!..
Sanmayın bu sadece eğitim düzeyi düşük kişiler arasında böyle. Modern rasyonel paradigmanın hakim olduğu eğitim kurumlarından yetişen üniversite mezunu ve hatta üniversite profesörlerinde bile görebilirsiniz bu tür arızalı durumları.
Dogma dediğimiz şey, o şey neyse artık, akıl süzgecinden geçirmeden kabullenmektir. Burada ne akıl ne de nassların süzgecinden geçirmek vardır. Oysa en büyük keramet istikamettir. En büyük mertebe de kulluk mertebesidir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.