Başbakan Erdoğan da küpünü dolduruyor!
CHP Genel Başkanı, hayır hayır Başbakan Erdoğan’ın tabiri ile CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu meydanlarda rüzgar gibi esmeye devam ediyor. Hem de ne rüzgar, yalan rüzgarı... CHP gibi dinle problemli bir partinin genel başkanı seçim meydanlarında haram lokmadan, kul hakkından bahsediyor. Bayağı Allah’tan korkan bir insan gibi konuşuyor. Hele bir de daha dün kamusal alanda başörtüsünü serbest bırakan yasağı Danıştay’a götürüp iptalini istemiş ve tüm başörtülüleri bir cüzzamlı gibi kamuoyuna sunmuştu. Bugün o başörtülülerle aynı yolda yürüyor. Seçim ittifakı yapıyor. Kapı kapı dolaşan Fetullah Hoca muhibbi başörtülüler CHP’ye oy istiyorlar. İnanılmaz bir kördüğüm, çözebilene aşkolsun! Kılıçdaroğlu, her bozuk saat gibi günde iki defa doğruyu söylemeyi de sürdürüyor:
- Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bir başbakanın yapmadığını yapmıştır, diyerek başka niyette de olsa bir gerçeği dillendirmiş oluyor. Evet, Erdoğan’a hiçbir başbakanın yapmadığı hizmetleri bu millete yapması nasip olmuştur. Başbakan Erdoğan, Türkiye’de yönetimi devraldığından beri halkın oy desteği her seçimde artarak sürüyor. Zira halkın % 50’si yapılan hizmetleri takdir ediyor. Hem de Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteksiz attığı vaatlere rağmen.
Cenab-ı Hakk’ın bize sunduğu bir gerçeklik vardır, burada kıldan ince kılıçtan keskince sorularla bir sınavdan geçmekteyiz. Önümüzde iki küp bulunmakta, birine günahlar, birisine de sevaplar doldurulmakta. Hüner odur ki sevap dolu küpümüz dolu, günah dolu küpümüz de olabildiğince boş olsun. Yani tercih kul olarak bize bırakılmış. Buradan bakınca Yenikapı Meydanı’na 2 milyon bağrı yanık insanı toplayan ve Abdürrahim Karakoç’un şiirinde ifadesini bulan;
Hak haklının en mukaddes malıdır
Vermezlerse alacaksın tamam mı?
Davasının bayraktarı Erdoğan da küpünü dolduruyor, partisinden yolsuzluk ve rüşvet suçlaması ile atılan ve bugün de baştacı edilerek CHP’nin İstanbul adayı yapılan Mustafa Sarıgül’de küpünü dolduruyor. Ne diyor üstad Necip Fazıl;
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir!
Bir de barış ve demokrasi sözünü sadece isminde yaşatan BDP adında bir parti var ki, onların hali de evlere şenlik. Doğu ve Güneydoğu’da AK Parti bürolarına ve adaylarına saldıran, rakiplerine hayat hakkı tanımayan, ama batıya gelince mesela Fethiye’de bayrakları indirilince demokrat kesilen bir ecinniler taifesi.
30 Mart belediye seçimlerine iki hafta kaldı. Şüphesiz bu seçimlerin cumhuriyet tarihinin en unutulmaz, ilginç bir seçimi olduğunu siyasi tarihimiz yazacaktır. Pensilvanya’dan yönetilen bir çetenin bir ihanet şebekesinin AK Parti’yi yıkmak için kutsal kitabımız da dahil her şeyi nasıl istismar ettikleri, her gece Erdoğan için nasıl beddua krizlerine girdikleri, artık aşikare biliniyor. Bir yandan da “Son 2 haftada göreceksiniz daha neler olacak?” diye saf zihinleri zehirlemeye yönelik ihanetlerini imani bir heyecanla sürdürüyorlar. Bu arada cemaatin ve onların sözcüsü durumundaki Samanyolu TV yayın grubu radyoları ve Zaman ile Today’s Zaman’ın artık dini hassasiyetleri ve kul haklarını hiçe sayarak yürüttükleri kirli savaşın şiddetine bakınca ne kadar zorda olduklarını anlıyorsunuz. Zaman 350.000 tiraj kaybetmenin acısı ile bir sırtlan gibi saldırıyor O gazetenin genel yayın müdürü de televizyonlara çıkıp artık eğip bükmeden:
- Biz size mahkum muyuz, istediğimiz partiye oyumuzu vereceğiz. Kim nerede güçlü ise ona vereceğiz. Bunlar CHP de olabilir, MHP de, BDP de. Bu utanmaz adam, bu sözleri söylerken eminim cemaatin yaptığı kolej ve üniversiteler için AK Partili belediyelerden bedava aldıkları trilyonluk arsaların listesi de sümenaltında duruyor. Böylece nankörlüğün bunların genel bir vasfı olduğunu da öğrenmiş oluyoruz.
Bu arada Erdoğan’a mut’a nikahı başta olmak üzere atmadıkları çamur kalmadı. Büyük Birlik Partisi eski genel başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun katline onu ortak etme alçaklığını bile gösterdiler. Hem de devletin ali menfaatleri için öldürülmüş. İnandırıcı olması için de ucuna Hayrettin Karaman Hoca’dan ölümü için fetva alınmış yalanı bile eklenmiş. Bunun yanında temiz insanların sığınağı durumundaki diğer iki partide de genel başkanları marifeti ile kucaklar görünerek onların kurumlarını zehirlemenin hesaplarını yapıyorlar. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Samanyolu ve Zaman’a postu serip oradan Erdoğan ve AK Parti’ye salvo atışı yapıyorlar. Görünüşte yolsuzluklarla savaşıyorlar(!) ikisi de Pensilvanya üzerinden kime hizmet ettiklerini düşünemeyecek kadar siyasi aklıdan yoksunlar. Sayın Destici, Yazıcıoğlu yaşasa idi bu tuzağa düşmezdi. Üstelik kamuoyu BBP’nin bu hizmetleri karşılığında kendilerine Fethullah Gülen tarafından yeni bir genel merkez binası hediye edileceği şayiası ile çalkalanıyor. Lütfen ayakları ile başı arası saf bir iman samimiyet ve temiz bir hayatla son yolculuğuna uğurladığımız Muhsin Yazıcıoğlu’nun kemiklerini sızlatmayınız. Sayın Kamalak’a gelince ona bir şey söylemeyi zail addediyorum. Onlar peşinen kendi yapamadıklarını Erdoğan’ın yaptığının kıskançlığı içindeler. O yüzden olsa gerek bir dönem omuz omuza oldukları bu Başbakan’a şaşı bakmaya devam ediyorlar. “Kardeşlik bu değil, yapma Başkan” diyeceğim ama dinlemeyeceklerini biliyorum. O feraseti olsa sağlığında Necmettin Erbakan’ın kuyusunu kazan, “Onu bir türlü sevemedim” diyen 28 Şubatçılarla paralel bir dayanışmaya girip “Hoca çek git!” diye Milli Görüş liderini sırtından hançerlemeyen ve “Başörtüsü füruattır!” diyerek Merve Kavakçı’yı da bir suçlu gibi ortadan bırakan Fetullah Gülen’in değil kanallarına ve gazetelerine postu sermek, onların olduğu sokaklardan bile geçmezdiniz. Oysa ben, o kanallardan medet umma yerine partinin kapısına kilit vurup seçimlere katılmamak durumu varsa bunun daha onurlu bir davranış olduğuna karar verirdim.
Ne diyelim, oyları bölün ki, İstanbul, Maltepe’de olduğu gibi CHP aradan sıyrılsın.
“Samiha Ayverdi Kültür Merkezi”nin adının bir günde “Türkan Saylan Kültür Merkezi”ne çevrildiği gibi yeni örnekleri yaşayalım.