Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Paralel niyet ve Ayasofya gerçeği

Paralel niyet ve Ayasofya gerçeği

Ayasofya’nın ibadete açılması, tarihi bir misyondur ve onu açacak liyakatli elleri beklemektedir. Ayasofya’nın ibadete açılması, kapandığı günden bu yana bütün müminlerin gördükleri millet rüyasıdır; gerçekleşeceği eşref vaktini beklemektedir. Ayasofya’nın ibadete açılması; ihtişam dönemine yeniden dönüşün icra mührüdür; siyaset kıvamının olgunlaşmasını beklemektedir. Ayasofya’nın ibadete açılması, ümmet şuuruna vurulan düğümlerin bir bir çözülmeye başlaması demektir; ümmet ölçekli uyanışı beklemektedir. Ayasofya’nın ibadete açılması, İttihad-ı İslam mefkuresinin merkez adresini keşif demektir; feraset ve basiretin kolektifleşmesini beklemektedir. Bunlar olursa kuşkusuz o da olacak, vakti geldiğinde Ayasofya ibadete açılacaktır. Ne ki bu sonuç tabii seyrinde gerçekleşmeli ne erken davranılarak ne de geç kalınarak bir ölü doğuma sebebiyet verilmemelidir.

Sağduyu sahibi her inanmış gönlün, her selim aklın, her temiz vicdanın katılmakta zorlanmayacağı bu ulvi düşünceler, mutlaka ve elbette her türlü kötü niyetli sefil emellere alet edilmemek bağlamında da bir iffet, bir ismet gibi korunmak mevkiindedir. Ayasofya’nın ibadete açılması taleplerini değerlendirirken işte bu hassas konum daim göz önünde tutulmalı; bir fikri sabit sürekliliği ile muhafaza edilmelidir. Bu cümleden olarak “Paralel Örgüt” elemanlarının, kendilerinden hiç beklenmeyen bir atraksiyonla Ayasofya’nın ibadete açılması adına sergiledikleri yoğun talebi, böylesi bir hassasiyet ile mihenge vurmalıdır. Şunlar söylenebilir:

1-Müminlerin hassas oldukları bir konuyu sahiplenerek, kaybolan itibarı tekrar kazanma gayreti. Taktiksel bağlamda uygun olsa da Paralel Örgütün daha önceki hassasiyet yoğunlaşmalarındaki sabıkalı hali bu taktiğin inandırıcılığında en büyük engeldir. Dinler arası diyalog, hoşgörü, uzlaşma gibi temalara yoğunlaşmış bir yapının birden bire bunları berhava edecek bir eylemde öncülüğe kalkışması elbette inandırıcı değildir.

2- Hükümeti zora sokma hamlesi. İçinden geçmekte olduğumuz çalkantılı döneme uygun bir taktik olsa da, devletin ve hükümetin ellerindeki dinamikleri bir bütün halinde gözden geçirmeden böylesi bir teşebbüste bulunmayacakları gerçeği, bu anlama gelen bir taktiği geçersiz kılacağı ortadadır. Paralel yapı ve onları yönlendiren üst akıl, devlet ve hükümetin bu tür zorlamalara gelmeyecek kadar deneyimli olduğunu en az herkes kadar bileceğine göre, hükümeti zora sokmak gerekçesi birincil gaye olmaktan uzaktır.

3-Uluslararası arenada, Recep Tayyip Erdoğan hakkında oluşturulmak istenen olumsuz algılamaya bu vesile ile yeni bir boyut daha kazandırmak. Bu maksat, diğer gerekçelere göre bana biraz daha öncelikli geliyor. Ayasofya, bizim için ne kadar önemli bir sembol ise, Hıristiyan dünya için de o kadar önemli bir semboldür. Tayyip Erdoğan’ın eliyle Ayasofya’yı ibadete açmak demek, bütün batı dünyasının tarihi kin ve nefretine onu muhatap etmek demek olacaktır. Bu da Tayyip Erdoğan düşmanları için kaçırılmaması gereken bir fırsat anlamına geleceği kuşkusuzdur.

4-Paralel örgüte duyulan kuşkuyu kullanarak, onlardan gelecek her türlü talebe reaksiyon gösterileceği varsayımıyla Ayasofya’nın ibadete açılmasını önlemek. Evet, bence onların en öncelikli gerekçesi budur. Bununla da iki gayeye ulaşmış olacaklardır.

Birincisi: Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya’yı ibadete açma niyetini çıkmaza sokarak, bu vesileyle elde edeceği itibarı engellemek.

İkincisi: Vatikan’a verdikleri taahhüdü yerine getirmek suretiyle onlar nezdinde maruz kaldıkları itibar kaybını telafi etmek.      

Ayasofya’nın ibadete açılması sadece sembolik bir mesele değil, dini bir vecibedir. Hiç kimsenin böylesi kutsal bir vecibeyi ifada Allah rızasından başka beklentilere girmesi söz konusu edilemez. Zaten başka türlü beklentilere girenler bu kutsi vecibeyi yerine getirmeye muvaffak da olamaz.

Kudüs’ün fethi nasıl Hz. Ömer(r.a) kıvamında bir manevi yapının öncülüğünü gerektiriyorsa, İstanbul’un fethi de Hz. Fatih kıvamında bir manevi yapının öncülüğünü gerektirir. Mescid-i Aksa’nın geri alınması, tarihi seyir içinde Ömeri bir izdüşümle mümkün olacağı gibi Ayasofya’nın ibadete açılması da aynı şekilde Fatih benzeri bir izdüşümle mümkün olacaktır. Recep Tayyip Erdoğan bu kutsi istihdama ehil görünüyor. Cenab-ı Hak’tan niyazımız pek çok hayırlı işte onu başarılı kıldığı gibi bu hayırlı işte de başarılı kılmasıdır. Vakti geldiğinde, başkaca harici bir etkiye ihtiyaç duymadan doğan güneş fıtriliğinde bir gün Ayasofya da ibadete açılacaktır. Ama vakti geldiğinde olacak olan bu fetihten, Paralelciler ve onları kullananlar asla umduklarını bulamayacaklardır. Bu son atraksiyon da onlar için çıkmaz sokaktır..

Bu vesile ile Osmanlı döneminde şeriat ile idare edilen bir ülkede şeriat istemek bahanesiyle yapılan kötü niyetli ayaklanmaları da Paralel örgütün son eylemleri bağlamında hatırlamakta fayda var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Latif Erdoğan Arşivi