Latif Erdoğan

Latif Erdoğan

Sıcak gündem envanteri

Sıcak gündem envanteri

Diplomasi işte böyle bir kazanma sanatı. Rehine vatandaşlarımızın kurtarılması operasyonu, yıllardır hasret kaldığımız bir diplomasi zaferi. İlk düğüm çözüldükten sonra gerisi gelir. Bundan böyle Türkiye, güçle kazandığını diplomaside kaybeden bir ülke olmayacaktır. Bu bağlamda da yeni bir fütuhatın kapısı aralanmış demektir.

Hükümetin söz konusu başarısı milletin gözünü aydınlatırken, bazılarının vicdanını kararttı; onların karalar bağlamasına sebep oldu. Vicdan kararınca, doğruyu, güzeli, iyiyi kabullenme refleksini de yitirir. Çünkü kararan vicdanda ışık bile renk değiştirir, matlaşır, karaya dönüşür. Bu tür insanlar sonuçta mahiyetlerinin bütününe zift püskürtülmüş gibi olurlar. Güvenirlilikleri de kevgire döner; nitekim öyle de oldular.

IŞİD elbette bir terör örgütüdür. Varlığı bilinen ama kimliği henüz tam tespit edilmemiş serseri güçtür. Türkiye, müdahalesini kendi ilkeleri, kendi şartları, kendi getirileri doğrultusunda değerlendirecek ve inanıyoruz ki en isabetli kararı vererek, en hayırlı uygulamaya sahiplik edecektir. Dayatmalara boyun eğmediği gibi, dolduruşa da gelecek değildir, bunca tecrübeden sonra Türkiye. Terörden çok çekmiş, terörden canı çok yanmış bir ülke olarak elbette terörle mücadelenin yanında yer alacak; ne ki, terörü bir başka terörle takas gibi bir çelişkiye de asla prim vermeyecektir. 

Hep söyledik ve söylüyoruz: IŞİD, çok yönlü yanlış uygulamaların kötü bir sonucudur; bu uygulamalar düzelmedikçe de bu kötü halin değişme ihtimali yoktur.

Türkiye’nin, Suriye’den Irak’a uzanan çizgide uçuşa yasak bir tampon bölge oluşturulması teklifi sadece bir stratejik yaklaşım değil aynı zamanda insani bir yaklaşımdır. Yıllardır yöre insanlarının sığınmacı psikolojisinden çıkarak güvenli bir ortama kavuşması; bu ortamda insani bütün ihtiyaçlarının karşılığını bulması meselesi, mutlaka diğer dünya ülkelerince de desteklenmesi gereken öncelikli bir konudur ve insanlık çapında bir sağduyu ile bu işin takipçisi olunmalıdır.

Ortaöğretimde uygulanan başörtüsü yasağının kaldırılmış olması, dini hassasiyet kadar insan haklarına saygının da bir gereğidir. Nitekim, daha önceki yanlış uygulamalar sonucu, nice dindar kızlarımız okumayı bırakmış; kimisi de yıkık bir psikoloji ile okumayı sürdürmeye çalışmıştı. Aynı konuyla ilgili uygulamalar kamu çalışanlarını, yüksek öğretim yapanları rahata kavuşturduğu gibi, ortaöğretimle ilgili karar da  bu yavrularımızı ve ailelerini büyük bir huzura, cennet iklimli bir rahata kavuşturdu. Emeği geçen herkese sonsuz şükran, sonsuz teşekkürler..

Lakin konunun bu kadarla kapatılması da doğru değil. Madem yeni bir dönemden, Yeni Türkiye’den bahsediyoruz; öyleyse özellikle eğitimle ilgili pek çok yaraya da neşter vurulması gerekir. Bu cümleden olarak, eğitim ve öğretimi olumsuz yönde etkilediği batıda ve doğuda pek çok uzman tarafından deklare edilen karma eğitim uygulaması tekrar gözden geçirilmeli; tedrici de olsa mutlaka ayrı eğitim uygulamasına geçilmelidir.

Geçmişine bakıldığında, HSYK, yargı bünyesinde varlığı olmazsa olmaz bir kurum değildir. Zaten, günümüzdeki yetki donanımı, referandum sonrası düzenlemelerle gerçekleşmiştir. Yargıda çok ciddi bunalımlara ve itibar kaybına sebep olan son gelişmeler perspektifinden bakıldığında; problemi aşmak adına; ya bu kurum lağvedilmeli; ya yetkileri sınırlandırılmalı; ya da hem varlığı, hem de yetkilerinin devamı düşünülüyorsa, o zaman böylesi önemli bir kurumda görev yapacakların seçimle değil atamayla, hem de üçlü kararnameyle görevlendirilmeleri yoluna gidilmelidir. Dördüncü şık, adalet terazisinin bir kefesinin sürekli, haksızlıktan, kayırmacılıktan yani zulümden yana ağır basmasına göz yummak anlamına gelecektir. 

Polise taltif uygulamasının kötüye kullanıma ne kadar açık olduğu görüldü, görülüyor, görülecek. Bu tür taltiflerin olağan üstü durumlarla sınırlandırılması gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca bu tür taltiflerin kişi inisiyatifine verilmesi de doğru değil. Mevcut bütçe, şehit-gazi polis ailelerine yardım olarak dağıtılabileceği gibi, bir ek ücret şeklinde bütün polislere de verilebilir. Önemli olan haksız uygulamaları engellemek; adil paylaşımlara işlerlik kazandırmaktır. Yoksa hiç kimsenin, doğrudan ya da dolaylı ne kurumlarla ne de kişilerle bir problemi yoktur.

 Anadille konuşmak insani bir hak olduğu gibi, eğitim de öyle bir haktır. Yeter ki, resmi dil tek olsun ve Türkçe’nin resmi dil olması sürekli korunsun..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Latif Erdoğan Arşivi