Faruk Köse

Faruk Köse

İnsanlar İsrail’i niye sevmez?

İnsanlar İsrail’i niye sevmez?

Soma faciası üzerine ilçeyi ziyaret eden Erdoğan’a gösterilen “ölçüsüz tepki” üzerine sinirlerine hakim olamayan Erdoğan’ın, “tokat attığı gence ‘İsrail dölü’ dediğine dair iddia”yı biliyorsunuz. Sayın Başbakan, protestocuya bu lafı dedi mi, bilemem. Ancak bu iddia üzerine yapılan yorumlar, bunun bir “yahudilere karşı nefret suçu” olduğunda birleşti.

Nitekim Rafael Sadi, “Odatv.com”a yazdığı yazısında, “İsrail dölü neden nefret suçudur?” sualine cevap arıyor ve diyor ki: “Bir kişiye ülkesi veya ait olduğu milleti hatta dini ile hakaret etmek, aidiyetini aşağılama unsuru olarak kullanmak, oldukça düşük seviyeli bir nefret suçudur. Bu aşağılama olgusunu o millete ait olmayan birine karşı kullanmak nefret suçunu sanki ikiye katlıyor.”

Bir kez daha söylüyorum, Başbakan bu sözü söyledi mi, bilemem. Ancak, bu noktada şu suale cevap bulmamız icabediyor: İnsanlar yahudilerden neden nefret ediyorlar? Buna da bakmak gerekmez mi?

Mesela, sen yahudi olarak işgal ettiğin Filistin’de mazlum müslümanlara yapmadığın işkenceyi, uygulamadığın zulmü bırakmayacaksın, açlığa mahkûm edilen Gazzeli kardeşlerine insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda saldırıp 10 müslümanı -ki 10’uncusu daha önceki gün ruhunu teslim etti- şehid edeceksin, hak tanımayacak, adaleti katledeceksin, sonra da, gerek o Filistinlinin, gerekse kalbi Filistinliyle aynı değerler üzerine atan bir başkasının senden nefret etmemesini bekleyeceksin, öyle mi? Bu mümkün mü? Sen önce zulme son ver, dünyaya yaydığın fitne ve fesadı bitir, “adam” ol, “insan” kılığına gir; ondan sonra başkalarından, senden nefret etmemelerini bekle. Aksi taktirde, uluslararası güçleri kullanarak yasalara suç olarak yazdırsan da, özellikle müslümanların senden nefret etmesini engellemen mümkün olmayacaktır.

Neyse... Aynı Rafael Sadi, yine “Odatv.com”da yazdığı bir yazıda, Erdoğan’a isnat edilen “İsrail dölü” lafının peşini bırakmadığını gösteriyor. Nitekim, Erdoğan’a “cesaret ödülü” veren ABD’deki Yahudi kuruluşu ADL (Anti-Defamation League -İftira ve İnkârla Mücadele Birliği-) yönetimiyle temasta olduğunu yazıyor.

Hani hatırlarsınız, bu kuruluş Erdoğan’a “cesaret ödülü” verdi diye, özellikle Saadet Partili kardeşlerimiz başta olmak üzere, İslami kesimden pek çok kişi, yıllardır Erdoğan’ı eleştiriyordu ya... Bundan dolayı Erdoğan’a karşı bir “güvensizlik” vardı ya... 

İşte o yahudi kuruluşunun Kudüs bürosu şefi Bayan Caroll Nuriel’e, Erdoğan’ın yahudi uşağı olmakla suçlanmasına yol açan o “cesaret ödülü”nü sormuş. İyi ki de sormuş. Çünkü bu zamana kadar yanlış biliyormuşuz, Bayan Nuriel’in açıklamasına göre, meğer ödül Erdoğan’ın şahsına verilmemiş!

Meğer, 10 Haziran 2005’te New York’taki ADL genel merkezinde gerçekleştirilen törende “Cesaret’in Takdiri” adıyla verilen bu ödül, Avrupa’daki yahudileri 2. Dünya savaşı esnasındaki Nazi soykırımından kurtarmış olan Türk Diplomatların anısına atfen, onlar adına, Türkiye’nin Başbakanı olduğu için Erdoğan’a takdim edilmiş! Yoksa, Erdoğan’ın şahsına verilmiş bir ödül ya da plaket değilmiş. Nitekim Bayan Nuriel’in sözleri aynen şöyle: “Yani biz bu takdir plaketini kendisine teslim ettik ama bu plaket aslında bugün hayatta olmayan Türk Diplomatların anısına verilmiştir.”

Yıllardır Sayın Erdoğan’ı “Yahudi cesaret ödülü aldı” diye suçlayanlar, şimdi bu yeni bilgi karşısında bakalım ne yapacak, atıp tuttukları onca iri lafı nasıl yutacaklar, merak ediyorum doğrusu.

Yalnız, anlayamadığım bir nokta var:

Eğer ödül Erdoğan’ın şahsına verilmediyse, ama şahsına verildi bilindiğinden Erdoğan yıllardır bazı kesimlerce “yahudi uşağı” olmakla suçlandıysa; ki suçlandı... Hatta, diğer “anti-siyonist duruşlar”ı hakkında da yıllardır “rol yaptığı” şeklinde eleştirilere uğrayıp ithamlara maruz kaldıysa; ki kaldı... O halde, niçin bir kez olsun çıkıp da bizzat kendisi, bu ödülün şahsına verilmediğini açıklamadı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Köse Arşivi