Uzlaşma Çabaları ve Engeller
Gazze’nin Şati mülteci kampında Hamas’la Fetih arasında uzlaşma anlaşmasının imzalanmasından bir gün önce İstanbul’da, Uluslararası Filistin Medya Forumu’na katılmak üzere gelmiş olan Hamas’ın Siyasi Birim üyesi İzzet er-Reşak’la bir araya gelme fırsatı elde etmiş ve gelişmeleri ayrıntılı olarak ondan dinlemiştik. er-Reşak’ın verdiği bilgiler özetle Hamas’ın uzlaşmaya çok istekli olduğunu ama bunun hiçbir zaman ilkelerinden taviz verme anlamına gelmeyeceğini ortaya koyuyordu.
Gazetemizde 3 Mayıs’ta yayınlanan “İki zıt kutba birden yakın olunabilir mi?” başlıklı yazımızda da uzlaşma konusunda yaşanan zorluklarda dış etkenlerin, iç etkenlerden fazla olduğunu fakat işgal yönetimine yanaşma çabalarında harcanan yirmi yılın ardından da sıfır noktasına geri dönüldüğünü vurgulamıştık.
Aslında Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas) sahaya çıktığı günden beri Filistin’de uzlaşma ve dayanışma içinde hareket edilmesini amaçlayan bir tutum sergilemeye çalışıyor. O yüzden 2005 seçimlerinde de tek başına hükûmet kurmasına yetecek çoğunluğu elde etmesine rağmen diğer grupların da ortak olacağı koalisyon hükümeti kurabilmek için mümkün olan tüm yollara başvurdu. Bunun gerçekleşmemesinde işgalin ve ABD’nin Fetih üzerindeki baskılarının büyük rolü olduğu biliniyor.
Ancak ayrılık, üstelik bu ayrılığın zamanla iki farklı yönetime dönüşmesi hiçbir tarafa yaramadı. Mahmud Abbas, son görüşmelerde bir yandan ABD baskılarına maruz kalırken, bir yandan da işgalcinin sözde yakınlaşma işaretleri olarak yaptığı taahhütleri yerine getirmemesi, serbest bırakılacak esirlerden dördüncü grubu bırakmayacağını açıklaması üzerine iç uzlaşmaya yanaşarak bir bakıma “B” planını devreye soktu.
Hamas uzlaşmaya başından itibaren olumlu yaklaştığı için ittifak kolay sağlandı ve 23 Nisan’da Şati’de sözünü ettiğimiz anlaşma imzalandı. Anlaşma gereği geçici uzlaşma hükümeti kurulacaktı. Bu hafta başında yapılan açıklamalarda, bakanlar üzerinde büyük ölçüde ittifak sağlandığı ve hükümetin belirlenen tarihten önce ilan edilmesinin mümkün olabileceği dile getirildi. Ama bu gerçekleşmedi.
Anlaşmaya göre uzlaşma hükümeti tarafları temsil etmeyecek, bir teknokratlar hükümeti olacak ve Abbas’ın yönetimi altında görev yapacaktı. Buna rağmen Abbas’ın kendine yakın duran bazı önemli isimlerin hükümette yer alması teklifleri karşısında Hamas zorluk çıkarmadı ve bu konuda sürekli fedakârlık gösteren taraf olmayı tercih etti. Böylece Abbas’ın Ramallah’taki hükûmetinin başbakanı olan Rami el-Hamedellah’ın bu makamda kalması da onaylandı. Abbas bu kez, siyonist yetkililerle zaman zaman gizli görüşmeler yaptığına dair haberler yayınlanan ve Hamas tarafından istenmediği bilinen Dış İşleri Bakanı Riyad el-Maliki’nin de bu görevde kalmasını istedi. Bu talep ihtilafa neden oldu ama Hamas, uzlaşma çabalarının aksamaması için bunu da ciddi sorun yapmayacağını ortaya koydu.
Normalde bu sorunun aşılmasından sonra yeni bir engel önlerine çıkmış olmasaydı, hükümetin 29 Mayıs Perşembe ilan edilmesi planlanıyordu. Ama ne yazık ki bu plan gerçekleşmedi. Çünkü Abbas, Esirler Bakanlığı’nın kaldırılmasını istiyordu. Tam da işgalcilerin insanlık dışı idarî hapis uygulamalarından dolayı mağdur edilen tutsakların açlık greviyle ciddi sağlık sorunları yaşadıkları ve özgürlük davasının tüm Filistin’de yankılandığı böyle bir dönemde Esirler Bakanlığı’nın kaldırılmasına Hamas’ın kesin itirazı vardı.
Abbas bununla yetinmemiş siyonist işgal yönetimiyle daha önce yapmış olduğu güvenlik işbirliği anlaşmasının geçici uzlaşı hükümetinin programına da alınmasını istiyordu. Oysa bu anlaşmayı Hamas zaten başından beri kesin dille reddediyordu ve böyle bir anlaşma yüzünden işgalci siyonistler direnişçilerin evlerine baskınlar düzenliyor, onları sorgusuz sualsiz götürüyorlardı. Filistin polisleri ise işgalci saldırganların önlerini açmaktan veya onlara bilgi desteği sağlamaktan başka bir şey yapamıyorlardı.
İşte bu talepler yüzünden ortaya çıkan ihtilaflar uzlaşma hükümetinin ilan edilmesinin önümüzdeki haftaya ertelenmesine neden oldu. Uzlaşma Filistin’deki bütün tarafların ve tüm halkın lehine olacaktır. Ama bunu işgalciyle işbirliğine zemin oluşturma oyununa dönüştürmeye de kimsenin hakkı olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.