Son Bizans tarihçisi: Hürutovulos!
Nevzuhur tarih allamesi hatunla ilgili geçenlerde yazmıştım. Orta mektep talebelerinin yapması halinde sittin sene sınıfta çakacağı yanlışları yazarak tarihçi geçinmek ancak Türkiye’de mümkün.
Buyurun örneği: “Anzavur ...18 nisan 1919’da Halife ordusunun başına getirildi...ve Ankara’ya korkulu anlar yaşattı...” (18.5.2013 Radikal)
Demek oluyor ki, daha M. Kemal Paşa Samsun’a çıkmadan bir ay önce, onunla ve taraftarlarıyla savaşmak için Anzavur görevlendirilmiş! Yuh be! Sana tarihçi diyenin dili kurusun! Anzavur’un Balıkesir mutasarrıflığına tayini 15 Haziran 1919’dadır. “Halife ordusu” diye kafadan adlandırdığı askeri oluşum Kuva-yı İnzibatiye’nin kurulması dahi 1920 yılının nisanındadır!
Peki böyle fâhiş hatalar yaparsan ne olursun? Hemi de “radikal tarihçi” olursun!
Bu hafta da İstanbul’un fethine takmış. (Ulan iyi ki fethettik be! Yoksa bu hafta ne yazacaktın?)
Gazete çok ciddi ya... En az yazar kadar. Buyurun yazının alt başlığını okuyun: “Başbakan ‘çılgın” projelerle İsskanbul’u bir de kendisinin fethe kararlı olduğunu ilân etti.”
Hey yavrum hey! İstanbul’un 134 ismine bir ilâve de senden: İsskanbul!
Ciddi gazete, ciddi yazar! Gerçek ciddiyet olsa, hem yazarı, hem editörü ertesi sabah kapıya koyarlar!
“Fethetmeye doymamışız!” Yazının teması bu. “Fakat, bu yazıyı gazeteye yolladığım saatlerde Gezi olaylarının 1. Yıldönümü için Taksim’de bir araya gelinmemişti” diye başlıyor!
Yahu Gezi ne ki 1. Yıldönümü olsun. İstanbul’u işgal teşebbüsü veya müslümanları, Türkleri İstanbul’dan atma eylemi ise, o başka!
Fakat bu teşebbüs akim kaldı! Yenilen pehlivan kutlamaya doymaz!
Bu hatunun son yazısını okurken, “işte dedim. Son Bizans tarihçisi. Ona ceddi Kritovulus’a benzer bir isim yakışır: Hürutovulus!”
Osmanlı kaynakları, İstanbul’u kuşatan Osmanlı ordusu hakkında 30 bin ila 70 bin arasında rakamlar veriyor. Ya Bizans ve batı kaynakları? Mağlubun korkusuna bakın ki, 400 bine kadar çıkıyorlar! En azı 140 binden başlıyor! Tabii Hürutovulus karşı safta olduğu için onların bilgilerine itibar ediyor ve “200 bin” diyor.
Bizans’ın o sıradaki nüfusu ve şehri savunanlar hakkında da aynı bilgi farklılıkları var. Bizans kaynakları ve batılılar 7-9 bin arasında müdafiden bahseder. Osmanlılar 50 bin der. Bu rakam İstanbul’un o zamanki nüfusu olabilir. Çünkü biliniyor ki, surlardaki gediklerin kapatılmasında rahip ve rahibeler dahi çalışmıştır.
İstanbul’un o zamanki nüfusu hakkında 300 bine kadar çıkan iddialar varsa da, Fatih’in fetihten sonra yaptırdığı emlâk tahririne göre, ancak 70-80 bin nüfus olduğu tahmin edilebilir... Hürutovulus İstanbul’un nüfusunu 50 bin, savunanları ise 10-15 bin olarak gösteriyor. Hatta, “200 bin kişilik Osmanlı ordusu bu gücüne rağmen 6 nisandan 29 mayısa kadar bir türlü sonuç alamadı” demeye getiriyor! Ve kendisi için fetih değil, zapt veya işgal olarak olayı kabul ettiğini beyan ediyor.
Boşuna demedim “son Bizans tarihçisi” diye!
Ona hak veriyorum: Bizanslılar ve onların arkasındaki Hıristiyan dünyası böyle kabul ediyor. O da safını seçmiş durumda. Her ne kadar “Babam Pomak deist (Allah’ı kabul eden, vahyi reddeden), annem Türk kökenli ateist (tanrı tanımaz). Ben de milliyetsiz ve ateistim” diyorsa da, kendine haksızlık ediyor. Ne dinsiz, ne de milliyetsiz. Bir Bizanslı hangi millettense o milletten, hangi dindense o dinden!
Bazı alıntılar yaptığı İngiliz tarihçi Kinross’un dahi Hürutovulus’dan daha objektif olduğunu görüyoruz.
Bu arada şehrin sulhan değil anveten alındığını yazarken, “anveten”i “savaş yoluyla” diye çeviriyor. Halbuki anvetenin iki anlamı var. Biri “zorla, güçle” demek. Diğer anlamı ise, barış ve yumuşaklıkla demek. Meşhur lügatçi Ahterî böyle buyuruyor!
Neyse bu kadar bilgi ona fazla. Kafası karışır sonra. Onun okuyucusu da bu kadar bilgiye dayanamaz. O aradığı cümleyi yazıda bulmuştur zaten: Fetih değil zapt veya işgal!
Kritovulus’a da haksızlık etmek istemem. Malûm, Fatih, isteseydi o zamanın hukuku içinde, fethettiği İstanbul’da bütün kiliseleri cami- mescid yaptırabilirdi. Bunu men etmiştir. Ayasofya ve birkaç kilise dışında mabedlere dokunmamıştır. Daha önemlisi, Rum Patrikhanesini kurdurarak, Rum tebasına o zamanlar için akla gelmeyecek hürriyet tanımıştır.
Kritovulus da Fatih’in takdir ettiği bir şahsiyettir. Kitabını da Fatih Sultan Mehmed’e ithaf etmiştir.
Ya Hürutovulus kitabını kime ithaf ederdi?
Tabii ki Kostantinos Paleologos’a! Çünkü son Bizans imparatoru o!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.