Balyoz Dâvası... Bir “darbecilikle hesaplaşma dâvası” olarak Türkiye’nin aydınlık geleceğine doğru güçlü bir adımdı. Ortaya dökülen bilgiler, bilinmezleri değil, bilinenlerin bilinmeyen şiddetini gösteriyordu. 

Emekli ve muvazzaf askerlerin büyük mahkemesi ağır cezalarla sonuçlandı...

Balyoz Darbe Planı’nın tarihi 2013... Aradan geçti 10 yıldan fazla... 7 yıl darbe planına “darbe planı” denilemedi... 2010’da bir gazetenin haberiyle süreç başladı. İki yıl süren dâva sonucunda 325 asker ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 

Gerekçe: “Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek”

Bir de şöyle söyleyelim: Türkiye Cumhuriyeti bakanlar kurulunu, güç kullanarak düşürmek veya vazife görmekten zor kullanarak men etmek!

Bu niyet, hedef var mıydı, yok muydu? 

O sıralar böyle işler bir kesim için peynir-ekmek yemek gibiydi. Peşpeşe darbe planları hazırlanıyor, sağdan soldan hükümet sıkıştırılıyor, dışarıdan destek arayışları sonuç vermediği için bir türlü harekete geçilemiyordu.

Fakat Balyoz Planı bir teşebbüstü, yani uygulanamamıştı. 

Uygulansaydı ne olurdu? Mahkemeye düşmezdi! Aksine, yeni bir Yassıada! Hayır bu sefer “yassı”sı yetmezdi, “Sivri ada” olurdu!

Uygulansa idi, savcıları, hakimleri onlar seçecek ve 1960 darbesinden sonra çekilen filmin yeni versiyonu için “motor” denecekti. 

Plan plan olarak kalmadı, tatbikatı konuşuldu…

Teşebbüs nakıs (eksik) kaldığı için cezalarda indirime gidilmişti. 

Yargıtay da bidayet mahkemesinin kararını tastik etti.

O arada, bazı karışık kuruşuk işler olduğuna dair bazı kanaatler oluşmaya başladı. 

Dava kendi seyrinde gitse idi, zanlılar daha hafif cezalarla tecziye edilecek, böylece ibret için örnek olacaktı. 

Sanki birileri, davanın seyrini değiştirmek için yeni belgelere ihtiyaç duydu ve Gölcük’te böyle belgeler bulundu… Daha sonraki tarihlerde tanzim edildiği sanılan CD’ler de deliller arasında yer alıyordu. 

Hukuki süreç bitmişken, Anayasa Mahkemesine TBMM tarafından verilen bir yetki Balyoz sanıklarının tümünün tahliyesini sağladı. 

Şimdi sanki Balyoz hiç olmamış gibi. 

Bu dâva yüzünden 4 yıldan fazla mahpushanede yatırılanlar var, “eğer Balyoz yoksa, bunlar haybeden hapis yattı” demekten başka çare yok. 

Ama Balyoz var! Bunu kimse inkâr edemiyor.  Sadece kem-küm edenler çıkıyor. Balyoz Dâvası’na şiddet katan o el olmasa idi, yargılama başka seyredecekti. Adalet böylece tecelli edecekti. 

Üçüncü el, işin seyrini değiştirdi… Balyoz’u Yozbal’a tahvil etti.

Bu iyi mi oldu? 

Adalet için iyi olmadı! Hukuk için kötü oldu…

Şimdi adalet arayışı için yeni bir başlangıç ihtimali ortaya kondu: Yeniden yargılanma!

Bu aynı zamanda Balyozcuların Yozbalcılardan hesap sorması anlamına geleceğe benziyor!

Bakalım âyineyi devran ne gösterecek!