Yeni bir Atatürk-İnönü Dönemine Doğru
Muhalefet partileri kendi siyasi çizgilerinin hilafına davranarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı gösterdi. “Kader gelince göz kör olur” düsturu o kadar çok tecelli ediyor ki muhalefet kendine de muhalefet etmeye başladı.
Aslında İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi muhalefetin acizliğini, Başbakan Erdoğan’ın da gücünü gösteriyor. Bu kadar Kemalist, solcu, komünist ya da milliyetçinin adaylık için yetersiz görülerek siyasi zafiyetin Ak Parti çizgisine yakın biriyle ekmel edilmesi (tamamlanması), CHP ve MHP liderleri için kara günlerin geleceğine işarettir. İhsanoğlu’nu sanki Kılıçdaroğlu ile Bahçeli değil de Başbakan Erdoğan seçmiş gibi bir durum var. Bu kadar zayıf bir adayı Erdoğan bile zor bulurdu.
İhsanoğlu’nun tercih nedeni malum; Muhalefet ve arkasındaki derin şahs-ı manevi basit matematiksel hesaplar yapıyor. CHP’nin yüzde 27 oyu ile MHP’nin yüzde 15 oyu toplanınca yüzde 42 ediyor. Adaylarının Cumhurbaşkanı olabilmesi için geriye yüzde 8’lik bir fark kalıyor. Bu farkı da ancak Ak Parti’den koparacakları oylarla kapatacaklarını düşünüyorlar ve Ak Parti’den oy alacak bir aday arayışına giriyorlar. Neticede Ekmeleddin İhsanoğlu’nu buluyorlar ve İhsanoğlu’nun Ak parti’den muhalefete yüzde 8 oy ekmel etmesini bekliyorlar.
Onlar hayal aleminde yaşaya dursun, Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan ederek bir kez daha teker teker gelemeyen muhalefetin hepsine birden meydan okumuş oldu. Büyük ihtimalle de bu seçimlerden de muzaffer olarak çıkacaktır. Muhalefet liderleri de Arap çadırından mamul çatının altında kalacak ve muhtemelen koltuklarını gönüllü olarak ya da zoraki başkalarına devredecekler.
Bu tahminlerime hayalperest bazı muhalifler hariç herkes katılıyordur. Tahmini zor olan şey; Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasından sonra siyasetin nasıl dizayn olunacağıdır. Sayın Başbakan her şeyin olduğu gibi devam edeceğine dair garanti veriyor. Başbakan’ın bu güvencesi insanı rahatlatmıyor değil. Lakin Özal’ın Cumhurbaşkanı olmasından sonra dağılan ANAP örneği dururken tam olarak rahatlamak da mümkün değil.
Ak Parti’nin ANAP olmaması için iyi bir emanetçinin ötesinde cesur ve inisiyatif kullanabilen birisine teslim edilmesi gerekiyor. Bu kişinin de devam eden reformları tamamlaması için iyi bir kadroyla çalışması lazım. Mevcut kadrolar içinde bulunan paralelciler ve kripto paralelciler yeni Başbakan kim olursa olsun tüm kazanımları berheva etme potansiyeli taşıyorlar. Onun için yeni Başbakan’dan önce yeni bakan ve bürokratları belirlemek hayati önem taşıyor.
Yeni Başbakan’a gelince; Onun Putin’in emanetçisi Medvedev değil, Atatürk’ün emanetçisi İnönü olmasını bekliyoruz. Çünkü Başbakan Erdoğan son 12 yılda yaptığı icraatlarla Türkiye’nin yeni Atatürk’ü olmayı hak etmiştir. Birilerinin zoruna gitse de durum bu.
Maddi ve manevi alanlardaki ilerlemeler onun cesareti olmadan gerçekleştirilemezdi. İçeride darbecilerle, paralel devletlerle, bölgesel devletlerle, dışarıdaysa emperyalist devletlerle mücadele edip onlarla baş edebilmek ancak canını ortaya koymakla olur. Atatürk “ Korkunun üzerine gidersen senden kaçar” demişti. Başbakan da korkunun üzerine gidebilme cesaretini göstererek tüm bu devrimleri gerçekleştirmiş oldu.
Üstelik yeni devrimler dışlayıcı, ayırımcı ve sınıfsal olmayıp tüm toplumun yararına olan, ilerleyici ve refah düzeyini arttırıcı bir özelliğe sahip. Daha da güzeli, tüm bu devrimler yapılırken şiddete başvurulmadı ve kimsenin burnu dahi kanamadı.
Başbakan böyle vasıflara sahipken onun yerini alacak kişinin en azından onun devrimlerinin devamını getirebilecek bir kişiliğe sahip olması gerekiyor. Belki İnönü gibi devrimlere sadık kalıp onları daha da ileriye götürebilme başarısını göstermesi gerekecek. Ama asla İnönü gibi türlü kurnazlıklar peşinde koşmamalı ve kendisine bahşedilen koltuğa dayanarak istikbal hesapları yapmamalı.
Sayın Gül, Başbakan’ı ekmel edecek kabiliyetlere sahip. Tecrübesi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde fitneye mahal vermemesi takdire şayan. Bir tek paralelcilerin de onun Başbakanlığına sıcak bakması ve 17 Aralık sürecinde onlara karşı yumuşak bir duruş sergilemesi insanı düşündürüyor.
Dileriz ki zihinlerdeki şüpheleri izale ederek İkinci Cumhuriyeti Başbakan Erdoğan’la birlikte kurmak için yeniden siyaset sahnesine döner.
Not: Atatürk ve İnönü benzetmeleri ideolojik bağlamda yapılmamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.