Sisi’nin ateşkes numarası
Kendi halklarıyla bir türlü ateşkes sağlayamayan Arap diktatörler siyonist işgalin saldırıları karşısında “güya” ateşkesçi oluyorlar. Fakat ne hikmetse ateşkes önerilerini, işgalci saldırganların Filistin halkını epey bir hırpalamasından, bayağı yıkım ve tahribat yapmasından sonra ve işgal güçlerinin de direniş karşısında zorlanmasından, kendi yahudi göçmen toplumundan gelen tepkiler karşısında köşeye sıkışmasından sonra gündeme getiriyorlar.
Mısır cuntası işgalcilerin Gazze’ye saldırılarında Mısır sahasına da rahatça girmelerine, özellikle Rafah ve Han Yunus bölgelerine yönelik saldırılarında Mısır cephesini de kullanmalarına imkân sağlamak amacıyla sınıra yakın bölgelerdeki askerlerini ani bir şekilde çekerek bölgedeki asker sayısını sadece gözetleme kulelerini ve kapıları kontrol etmeye yetecek sayıya düşürmüştü.
İşgal rejiminin Gazze’ye son saldırıyı gerçekleştirmesinde Sisi cuntasının tutumunun birinci derecede rol oynadığı biliniyor. Çünkü işgalci Filistin direnişinin Kasım 2012 zaferinde Muhammed Mursi’nin sağladığı lojistik desteğin büyük rolü olduğunu şimdi ise bu ülkede şartların tamamen kendi lehine değiştiğini düşünüyordu. Üstelik cunta Gazze’ye zorunlu ihtiyaç maddelerinin ulaştırılmasında kullanılan tünellerin tümünü kapatmıştı. 2012’de işgal güçlerinin saldırıları karşısında Rafah kapısını şartsız ve sürekli açık tutan Mursi’nin yerinde bu kez kendi talimatları olmadan kapıyı açmayacaklarına inandıkları diktatör Sisi vardı.
Nitekim işgalcinin düşündüğüne ters bir gelişme olmadı. Rafah kapısını ara sıra göstermelik açan ama geçişleri çok sınırlı tutan, yaralıların Mısır tarafına naklini, Gazze’de tükenen tıbbi malzeme ve ilaçların içeri sokulmasını büyük ölçüde engelleyen Sisi, siyonist ağalarından talimat geldiği zaman da kapatıyordu.
Böyle büyük ihanetler içindeki Sisi, işgalcinin direniş karşısında zorlanmaya başladığını görünce ise yine bir sinsilik yaparak güya ateşkesçi oluverdi ve 15 Temmuz Salı sabahı 06.00’dan itibaren saldırıların karşılıklı durdurulmasını isteyen bir ateşkes planını kamuoyuna açıkladı. İlginçtir ki planını kamuoyuna açıklarken ve siyonist dostlarına gönderirken Filistin tarafına doğrudan iletme zahmetinde bulunmaya bile gerek görmemişti. Filistinlilerin, açık artırma ilanlarını takip eden emlakçılar gibi basından takip etmesini bekliyordu.
İlginç olan bir şey de daha iki gün önce “ateşkes gündemimizde yok; saldırıları bütün şiddetiyle sürdüreceğiz” diye açıklamalar yapan siyonist başbakanın, Güvenlik Kabinesi adını verdiği birkaç bakanlık heyetini Salı sabahı henüz ortalık aydınlanmadan, diktatör Sisi’nin ateşkes başlangıcı için sunduğu saat girmeden toplayıp öneriyi kabul kararı çıkartmasıydı.
Fakat işgal güçleri başbakanlarının başkanlığında toplanan Güvenlik Kabinesi’nin Mısır’ın ateşkes önerisini kabul kararı aldığından hiç haberleri olmamış gibi saldırıları kesintisiz ve üstelik özellikle evleri imha, aileleri toptan yok etme stratejilerine ağırlık vererek sürdürüyorlardı.
Her gün “kara harekâtını başlattık, başlatıyoruz, hükümetimiz toplandı ve kara harekâtını artık başlatma kararı aldı; ateşkes gündemimizde yok, saldırılar bütün şiddetiyle sürecek” diye tehdit açıklamaları yapan ve saldırılarında sadece direnişi değil bütün bir halkı hedefe yerleştiren, dolayısıyla nihai hedefi bu halkı kesin boyun eğmeye zorlamak olan işgalci eğer ki kendini köşeye sıkıştıran sebepler olmasaydı sabahın köründe, ortalık aydınlanmaya başlamadan Güvenlik Kabinesi’ni toplayıp ateşkes önerisini kabul kararı alır mıydı?
Sisi’nin devreye sokulması ise işgalcinin, Kasım 2012’de olduğu gibi ateşkesi isteyen değil kabul eden taraf olması içindi. Çünkü isteyen taraf olduğunda yine direnişin şartlarını kabul etmek zorunda kalacaktı. Ama bu kez Sisi vasıtasıyla kendi şartlarını kabul ettirmeyi amaçlıyordu. Direnişin şartları kabul etmemesi durumunda ise bunu insanların evlerini daha fazla yıkmak, daha çok sivil kalabalıkları hedef almak için kullanacaktı. Böyle bir vahşete yönelebilecek tepkilere ve kendi halkından gelebilecek “niye bizi hâlâ sığınaklarda yaşamaya zorluyorsun?” sorusuna “Bakın biz ateşkese razı olduk, Filistin tarafı reddetti. Bedelini de ödeyecekler” cevabı verecekti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.