Gazze katliamına “Yahudi düşmanlığı” koruması-2
Ben, “İslam Şeriatı”ndan başka bir hukuku kabul etmiyorum. İslam Şeriatı’na göre “kategorik/toplu suçlama” yoktur. Yani bir “inanç toplumu” içinden bazıları suç işlediler diye, o toplumdaki suça karışmayanlar, suç işleyenle aynı inancı paylaşıyor gerekçesiyle suçlu sayılamaz.
Bununla birlikte, “toplumsal öfke” halinde bu esastan sapma olabileceğini, bunun da istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini, suç işleyenlere yardım edip destek olanların varlığına inanılması halinde, “kontrol edilemeyen kitlesel öfke”nin o “inanç toplumu”nu tümüyle hedef alabileceğinin “sosyo-psikolojik bir gerçeklik” olduğunu vurgulama babından, insanların “kısas” isteyebileceğini, bunun için yollar arayabileceğini belirtmiştim. İşte, böyle bir “vahim sonuç”un önlenmesi bakımından, “Hahambaşı’nın İsrail’in katliamına, soykırımına karşı tavır göstermesinin yerinde olacağı”nı belirtmiştim. Ancak Prof. Berktay’a bu samimi düşüncem ve iyi niyetim batmış olacak ki, bunu bile eleştiriyor ve meseleyi “Yahudi düşmanlığı”na dayandırıyor.
Buna yapacak bir şeyim yok. “Nazi zulmü”nü görmüş bir millete, “sen bu zulmü gördün, şimdi niçin aynını başkasına yapıyorsun, insanlar Nazilere rahmet okumaz mı?” demiş olmamızı “Yeni Akit Nazizmi izlemekte” diye sunabilen ve meseleyi “İslâmi terör ve İslamofaşizm” diye tanımlayan bir kafayı biz nasıl tedavi edelim? Bunu ben tedavi edemem, ama acilen işin uzmanına başvurmasını önerebilirim. İsterse bir uzman da tavsiye edebilirim.
Prof. Berktay hızını alamayıp gazeteye dalıyor. Yeni Akit muhabirinin, İsrail’in katliamlarını sorduğu Sinagog görevlisi Silvyo Ovadia’nın, “ortada kınanacak bir şey olmadığı”na dair sözlerini “resmen hainlik” şeklinde manşete taşınmasından çok alınmış. Niyeyse?... Güya Yeni Akit, Silvyo Ovadia’yı “hizaya girmeye zorla”mış mış. Bu kabul edilemezmiş. Hem, Silvyo Ovadia’nın görüşleri “yanlış ve haksız” da olsa, sonuçta “meşru” bir düşünceymiş. “İsteyenin istediği gibi savunabileceği, herhangi bir tehdit ve yıldırmaya konu olmaması gereken bir düşünce”ymiş. “Hem yanlış ve haksız, hem de meşru bir düşünce” nasıl oluyorsa?...
Peki Sayın Profesör, bizim düşüncelerimize niçin tahammülün yok? Yahudi olunca hem “söyleme”si, hem de “melanet işleme”si hak da, bizim, “Yahudi’nin melanetlerine karşı çıkış”ımız niye suç?
Prof. Berktay’ın yazısının sonundaki “Sokratik bir soru-cevap silsilesi”ne gelirsek...
“İsrail ile Yahudilik özdeş mi? Hayır, değil” diyor, katılıyorum.
“Bütün Yahudiler İsrail’in yaptıklarından sorumlu mu? Hayır, değil” diyor, katılmıyorum. Çünkü dünyanın neresinde olursa olsun, “Yahudi işadamlarının, yıllık kazançlarından İsrail’e pay ayırdığı”nı, çifte vatandaşlığı olanların “İsrail’in yedek askerleri”nden olduğunu, çağrıldığında “Filistinlileri katleden operasyonlar”a katıldığını bilmeyen yok. “Bütün Yahudiler” olmasa da, İsrail’e destek verenler elbette sorumludur.
“İsrail devlet terörü diye bir şey var mı? Evet, kuşkusuz” diyor; ki bunu nasıl söylediğine hayret ederek, katılıyorum.
“Müslümanlık bağnazlıkla, fanatizmle, Yahudi düşmanlığıyla, gizli Hitler hayranlığıyla özdeş mi? Hayır, değil” diyor; elbette katılıyorum. Hiçbir Müslüman, hiçbir gerekçeyle, sırf “Yahudi” olduğundan dolayı soykırım yapan Hitler’e hayran da olamaz, örnek de alamaz. İnancımızın esaslarına aykırıdır bu. Yine, elbette İslam ile “bağnazlık” bir arada bulunamaz; ama “İslam’ın bütün hükümlerine/kurallarına bağlı olma”yı bağnazlık sayarsanız, bu sizin hezeyanınız olur. Elbette İslam ile “fanatizm” bir arada olamaz, ancak “İslam’a sıkı sıkıya, taviz vermeden bağlı olma”yı, “hakkı batıla karıştırmama”yı vs. “fanatizm” sayarsanız, bu da sizin hezeyanınız olur. Elbette Müslüman “Yahudi düşmanı” değildir, lakin “Yahudi düşmanı” değiliz diye, Müslümana zulmeden, soykırım yapan Yahudi olunca, bizden, buna ses etmeyecek, karşılık vermeyecek, “düşmanlık olmasın” diye susup izleyecek bir hal bekliyorsanız, o da boşuna bir bekleyiş olur.
“Bütün Müslümanlar cihadçı mı? Hayır, değil.” Yanlış. Bütün Müslümanlar, “cihad”la emrolunmuşlardır ve cihad, İslam’ın temel farzlarından/şartlarındandır. Her Müslüman Allah’ın dinini hayatına ve hayata hakim kılmakla mükelleftir. “Ilıman Müslüman” diye bir şey yoktur; zaten İslam’ın her şeyini kabul etmeyenin Müslüman olması da sözkonusu değildir; çünkü İslam, parçalanamaz ve kısmi olarak tasdik edilmesi sözkonusu olmayan bütüncül bir hayat programıdır.
“Bütün Müslümanlar Hamas’ın, Boko Haram’ın, IŞİD’in, El Kaide’nin yaptıklarından sorumlu mu? Elbette hayır” diyor; buna da katılıyorum. Ancak Hamas’ı istisna tutarak, diğer örgütlerin sadece Müslümanların organizesiyle İslam’a hizmet eden örgütler olduğundan kuşkuluyum; çünkü zahiri veriler, bu örgütlerin “İslam dışı unsurlar” tarafından yönlendirildiğini ve/veya kullanıldığını gösteriyor.
“Gerçekten İslâmi terör ve İslamofaşizm diye bir şey de var mı yeryüzünde?” deyip “var” demeye getiriyor. Bu yanlış. Çünkü, “İslam coğrafyası” işgal altında talan edilirken, “İslam’ın hükümleri” çiğnenirken, Müslümana küfür yasaları uygulanırken; Müslümanların buna karşı çıkıp “Allah’ın yasaları”nı egemen kılmaya, üzerlerindeki baskı ve zulmü kaldırmaya çalışması terör değil, cihaddır. Cihad, terör değildir.
Prof. Berktay bunları söylemiş ya, varsın söylesin. Yazısında sözünü ettiği Voltaire’in dediği gibi, “söylediklerine katılmıyorum, ama bunları söyleme hakkı var.” Bu hakkını “hayatım pahasına savunacak” olmasam da, söyleyebilir. Çünkü ağzı olan konuşur.
Sorun bu değil. Sorun, konuşurken “ana meseleyi saptırıp başka bir mecraya taşımak”tır. Burada sorun, benim Gazze’de Siyonist Yahudiler tarafından yapılan soykırıma karşı ve “sadece o kapsamda” yazdığım yazıyı alıp, adeta katliamı meşrulaştırırcasına, “bunları söyleyemezsin ha!” sopası gösterircesine, “Yahudi düşmanlığı”na bağlamasıdır.
Bilinsin istiyorum: “Sırf Yahudi diye kimseye düşmanlığım yok.” Ancak “Yahudi düşmanı” denmesin diye, “Müslüman kardeşlerimi katleden Yahudiler”e düşmanlık etmekten çekinmeyi de “zül” addediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.