Faruk Köse

Faruk Köse

Bir bayram hüznü

Bir bayram hüznü

Bayramlar sevinç günleridir derler. Ama bu bayram daha bir hüzünlü: Yeryüzünün her yanında müslüman kanı akıyor!

“Siyonist Terör Üssü İsrail” Gazze’ye ölüm yağdırıyor, soykırım yapıyor. Suriye’de Alevi-Nusayri diktatörlük, müslümanları katletmeye devam ediyor. Irak’ta 10 yılı aşkın süredir akan kan durmadan akmaya devam ediyor. “Baş terörist ABD”nin işgali altındaki Afganistan’da özgürlük hasreti çeken müslümanlar on yıllardır öldürülüyor. Putperest Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’da kan ve din kardeşlerimize tam bir soykırım ve işkence uygulanıyor. İslam ilim ve kültür merkezlerinden Özbekistan’da diktatörlük İslam’ın izlerini silmeyi, müslümanlara zulmün envai çeşidini tatbik etmeyi sürdürüyor. Arakan’da Budistlerin, Orta Afrika’da hıristiyanların, Mali’de medeni(!) Fransa’nın müslüman katliamı devam ediyor. Mısır’da, Libya’da, Keşmir’de, Patani’de, Kafkasya’da ve dünyanın diğer yerlerinde müslüman kanı akıyor.

Bunlar olurken, biz müslümanlar sadece katliamı seyrediyor, kınama sloganlarıyla yetinip “müslümanca duruş ve zalime vuruş”tan kaçınıyoruz.

....ve biz bugün “bayram” kutluyoruz!

Bayramlar sevinç günleridir derler. Ama bu bayram daha bir hüzünlü: Ümmet-i Muhammed hâlâ paramparça!

Dünya müslümanları önce ülke ülke, sonra kavim kavim, daha sonra cemaat cemaat, ardından grup grup ayrılmışlar; paramparça olmuşlar. Bütün dünya müslümanlara karşı ittifak halinde iken, bir “Ümmet Vücudu”nun hücreleri olması gereken müslümanlar, Hududullah’ı ve Hükmullah’ı hayata hakim kılmak için ana esaslarda birleşip “Ümmet Birliği”ni sağlamak yerine, tâlî hususlarda kavgaya tutuşup birbirlerine husumet besleyecek şekilde parçalanmayı sürdürüyorlar. “Dünyalık menfaatler” ve “özel çıkarlar” uğruna birbirlerinin kuyusunu kazan müslümanlar, bunca Allah düşmanı varken birbirlerine karşı savaşabiliyorlar. “Batıl dava”nın savaşçılarına bilmem ne adına “ikbal ve itibar” kazandıran müslümanlar, birbirlerine düşmüş vaziyette, kendi “iman kardeşleri”ne karşı savaşmayı, onların kazanımlarını heder etmeyi,  onları zindanlara mahkûm etmeyi marifet sayar hale gelmişler. Batıla ve batılın yolcularına gösterdiğimiz müsamahayı iman kardeşlerimize göster(e)mez hale gelmişiz.

Bütün bunların vebali omzunda olan biz müslümanlar, dilimizde kardeşlik türküleriyle kardeşlerimize karşı mücadele etme basiretsizliğini gösteriyoruz.

....ve biz bugün “bayram” kutluyoruz!

Bayramlar sevinç günleridir derler. Ama bu bayram daha bir hüzünlü: Üzerimizde hâlâ küfür yasaları hakim!

Allah’ın yasaları hayattan uzaklaştırılmış. Müslümanların, Şeriat’a talip olma ve bunun için gereken mücadeleyi verme, lüzumlu hazırlığı yapma gibi bir dertleri kalmamış. Üzerimize hükmeden “tağuti yasalar”dan memnun ve mesut bir halimiz var. Batıl iktidar olmuş, tağut otorite haline gelmiş, Hükmullah çiğnenmiş, Hududullah aşılmış; hayat rehberimiz Kur’an ise yaşanan değil, arada bir ne dediği anlaşılmadan okunan bir “manevi tatmin kitabı”na dönüştürülmüş. Sünnet zaten iptal ve inkâr edilir halde. İslam’a talip olduğunu söyleyenler, talip oldukları İslam’dan bütün hızlarıyla fiilen kaçar vaziyette.

Bütün bunlar hayat bulurken, Kur’an’ı, Hükmullah’ı hayata hakim kılmakla mükellef biz müslümanlar, “vazife kaçkınları” olarak küfür yasalarını dilde reddediyor, ama fiilde sımsıkı sarılarak memnun bir aziyet almış bulunuyoruz..

....ve biz bugün “bayram” kutluyoruz!

Bayramlar sevinç günleridir derler. Ama bu bayram daha bir hüzünlü: Allah’ın istediği bir kul, Rasul’ün istediği gibi bir ümmet olamadık!

Allahu Teala sanki vahyi bize göndermemiş gibi, hayatımızı fikren, itikaden ve amelen “vahyin gayrimeşru saydığı bir çizgi”de ve nitelikte yaşıyoruz. Kur’an bizim için tümüyle hayatı düzenleyen tek ve ortaksız bir “hayat kitabı” değil de, sanki neredeyse sadece ölülere okunan bir “memat kitabı” haline getirilmiş. Hz. Muhammed (sav) bizim için “yegane örnek ve önder” olmaktan çıkmış, anıları hikâye cihetinden anlatılarak sosyal aktivitelerimizi süsleyen geçmişte kalmış bir “manevi şahsiyet” haline getirilmiş. Gayemiz Allah olmaktan çık(arıl)mış, önderimiz Rasulullah olmaktan... Ne Kur’an’ı temsil edebiliyoruz, ne de Sünnet’e göre yaşıyoruz.

Hal böyleyken, İslam’dan bîhaber ve uzak yaşantımızı sanki İslam’mış gibi göstermekten ve inancımıza göre yaşamadığımız İslam’a aykırı hayatımızı inancımızı belirleyen esaslar haline getirmekten de geri durmuyoruz.

....ve biz bugün “bayram” kutluyoruz!

Bayramlar sevinç günleridir derler. Ama bu bayram yine hüzünlü...

Hüznümüzü sinemize gömüp acımızla yaşamayı; sanki her şey yolundaymış gibi bayram yapmayı deneyeceğiz yine. Ümmet birliğini sağlayıp küfre kıyam ederek Allah’ın hükümlerini hayatımıza ve hayata hakim kılma mücadelesi vermeyi; bunun için de batıl ağırlıklarımızdan arınıp İslam inanç ve ameline yönelmeyi akledecek miyiz, bu meçhul!

Ne diyelim; hüznünüz sevince dönsün, bayramınız bayram olsun!

Allah gerçek bayramlara erdirsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Faruk Köse Arşivi