Ekmeleddin Bey’de Emanet Duruyor
Bir şeyi gerçekten yaptığın zaman sırıtmaz, emanet durmaz, yadırganmaz.. Murat Göğebakan’ın ebedi aleme yürüdüğünü haber verdikten sonra Tayyip Erdoğan, Van’da kendisini dinlemeye gelen onbinlerden, Göğebakan’ın ruhu için “Fatiha” istedi.. Öyle samimi, öyle içten ve öylesine gerçekti ki… Meydan bir anda sessizleşti, herkes aynı anda aynı şeyi söyledi.. “… Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz, bize doğru yolu göster…”.. Gerçek, sahici… Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli anlamamıştı bu meseleyi.. Anlaşılan o ki, Ekmeleddin İhsanoğlu da uyanamadı.. Hatırlıyor musunuz (ben de bu köşede övmüştüm) Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir Diyarbakır ziyareti, vardı.. Ne diyordu orada Kılıçdaroğlu? “…Ben sizin hakkınızı savunuyorum, siz sizi savunmayana oy verdiniz. Roboski’de bir olay oldu. 34 yurttaşımız öldürüldü. En net olayı takip eden parti CHP’dir…. Hesabı sorulmadı. Hesabını sormak isteyen CHP’ye bölgede oy çıktı mı? Hayır….” (20 Haziran 2014 – Taraf gazetesi) Anlamıyor.. Anlayamıyor.. İnandırıcılıktan uzak olduğunu, sözünün kıymetinin gerçekliği kadar olduğunu anlamıyor.. Bugüne kadar bunu anlamadığı için aday gösterdikleri Ekmeleddin Bey’e de anlatamıyor doğru düzgün.. O da anlamadığı için; “Erdoğan da vizyon toplantısının açılışında mealen Fatiha okumuştu ben de okudum, ne var ki bunda?” diyebiliyor.. Ya da diyor ki mesela; “Erdoğan ilk mitingini Samsun’da yapınca oluyor da ben otobüsten Atatürk resmi gösterince neden olmuyor?”… Haksız mı? Teknik olarak haksız değil. Eyvallah.. Fakat dedim ya elbise üzerine tam oturmuyor.
•
İlk günden beri aynı şeyi savunuyorum. Ne olursan ol, bir fikrin olsun.. Bir elinle otobüsün camından Atatürk resmi gösteriyorsan, otobüsten inince babanın arkadaşı Mehmed Akif Ersoy’un Atatürk tarafından nasıl zulme uğradığını bilip bilmediğini, o döneme ilişkin ne düşündüğünü sorarlar.. Bir cenaze törenini bile babanın arkadaşına çok gören Mustafa Kemal hakkında –sahiden- ne düşündüğünü sorarlar.. Eğer birinden birini net bir şekilde reddetmiyorsan, ikisi de emanet duracaktır üzerinde.. Hem de ikisi de.. 11 Ağustos’ta bir de bakmışsın ki, ne adam akıllı muhafazakâr sağ seçmen nezdinde bir karşılığın olmuş ne sol, ne ulusalcı, ne milliyetçi, ne dindar, ne Kemalist… TürkSolu Dergisi ile kameralara poz vereceksiniz.. Aynı derginin “iyi bilmezdik” kapağıyla Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkasından alçakça yazılar yazmasına rağmen BBP’nin desteğini alacaksınız.. Hem BBP’nin desteğini isteyeceksiniz hem de BBP’nin kurucu lideri şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun “belâ mısınız siz bu memleketin başına?” diye eleştirdiği CHP’nin çatı adayı olacaksınız.. Samimiyet ve gerçeklik bu demek.. Bazı isimler vardır bazı haller emanet durur onlarda.. Mesela bir adamı namaz kılarken görürsünüz yadırgarsınız da içki içerken görür yadırgamazsınız ya.. Bu çok normaldir.. Ama aynı adamı hem namaz kılarken görüp yadırgıyorsanız hem de içki içerken görüp yadırgıyorsanız, geçmiş olsun… Ben ilk seçim çalışmalarına başladığında İsmet İnönü’nün kabrini ziyaretin, Atatürk’ü inkarın tarihi inkâr anlamına geleceğine dair beyanatlarının Ekmeleddin Bey’in üzerinde emanet duracağını zannediyordum.. Oysa okuduğu dizelerin İstiklâl Marşı’na ait olduğunu bilmemesi de, Akif’in babasının arkadaşı olduğuna dair –zoraki- hatırlatmalar da, Filistin’de barışın mimarı (!) olduğu yönündeki ifadeleri de, mealden duraksaya duraksaya okuduğu Fatiha suresi de, adam akıllı “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyemeyişi de hepsi emanet durur mu bir insanda ya hu?.. Bir tanesi mizacına ters ise bile bir tanesi oturmalı muhterem.. Size tavsiyem, tebdil-i kıyafet bugün Maltepe’deki dolgu alanına gelin, Tayyip Erdoğan’ı izleyin kenardan.. Çıkmadık candan ümit kesilmez. Kalın sağlıcakla.