01.01.0001 Bir İ(n)sa(n) Doğuyor...
Sembolik de olsa Hz. İsa’nın doğduğu güne 1. gün, doğduğu aya 1. ay doğduğu yıla 1. yıl deniliyor. Bu neyin ilkidir?
Hz. İsa’nın dünyaya geldiği ilk gün, ilk ay ve ilk yıldır.
Neden her şey onunla birlikte sıfır noktası olarak başlatılmış?
Ondan önce 10 binlerce yıl insanlık tarihi bir anda sıfırlanmış mı oluyor?
Hayır. Bu sadece insanların kendi değerlerini yeniden keşfettikleri bir süreci gösteriyor.
Hz. İsa ile başlayan öze dönüş, ilahi vahye dayalı bir hayat modelinin kabulü olarak daha önceki batıl hayatın aslında “sıfıra” eş değer olduğunu vurgulama noktası.
Hz. İsa tüm insanlığın günahıyla dünyaya gelmediği gibi, onun ölümüyle de insanlık arınmış olmadı. İsa da diğer insanlar gibi bir insan idi ve herkes gibi yaşadı ve rahmeti rahmana kavuştu. Allah’tan geldi ve O’na döndü.
Hz. İsa, insanlığın batıla saplandığı şirk ve küfür bataklığı tüm insanlığı kuşattığı bir dönemde gelmişti:
“İsa belgelerle geldiği zaman şöyle demişti:
Size hikmet ile, hakkında ihtilafa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak için geldim. Allah'tan korkun ve bana uyun!
Allah, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz O'dur. öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.“ (Zuhruf: 63-64)
İsa, Rabbinden belgelerle gelmişti. İsa hikmeti getirmişti. İsa insanların ihtilafa düştükleri ve Allah’ı unuttukları bir süreçte gönderilmişti. İsa insanları Allah’a davet için gönderilmişti. İsa insanlara Allah’ın tek rab edinilmesi gerektiği gerçeğini haykırıyordu. İnsanların birbirine veya kendisine değil sadece Allah’a kulluk etmesini istiyordu. Onlara dosdoğru yolu gösteriyordu.
Ama insanlar her zaman olduğu gibi kendilerine ve alışageldikleri dinlerine yabancı gelen bu sesi susturmak için ellerinden geleni ardlarına koymadılar ve o aziz elçinin canına kastettiler. Mahiyetini bilmediğimiz bir şekilde Yüce Rabbimiz onu kendi katına ref etti.
Hayatında ona inanan ve yardımcıları olarak anılan insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. Hatta aralarından birisinin hiyanetine uğrayarak dünyasını değişti.
Aralarından çıktığı İsrailoğulları hiç bir zaman onu peygamber olarak kabul etmedi. Onu daha sonradan başkaları sahiplendi ve onun öğretilerini yaymaya çalıştılar.
Zamanla onun öğretileri, yerini onun kutsallığına ait menkıbelere terk etti.
Onun çağrısı yerini ona çağrıya ve onu ilahlaştırmaya bıraktı.
Şirki ve batılı ortadan kaldırmak için gönderilen bir peygamber Allah’ın oğlu olarak görülmeye ve tüm insanlığın günahını kaldırdığına inanılmaya başlandı.
Onun doğum günleri, yeni bir inanç, yeni bir hayat anlayışı ve getirdiği mesajların üzerinde düşünüldüğü gün olmaktan çıkıp, çılgınca eğlenilen, ilahi boyutun tamamen unutulduğu ve süfli eğlencelerin aracı haline getirildi.
Bugün yılbaşı geceleri bir çılgınlığın, eğlencenin ve umudun gecesidir.
Ertesi gün ise yeni bir yıla uyuyarak ve kendini kaybetmiş olarak girmenin gecesidir.
“Bir yıla nasıl girersen o şekilde devam edermiş” batıl inancının yaşandığı gecedir.
Bir yıla nasıl girersen o yıl öyle devam etmez.
Bir yılı nasıl programlarsan ve o programa uyarsan sonuç alabilirsin.
Boş hayaller ve batıl inançlar sadece ahlaksız ve amaçsız çılgınlıkları meşrulaştırmak için kullanılıyor. İnsanların umutları piyango biletleri ile kesiliyor, biçiliyor ve yok ediliyor. Ertesi gün birkaç kişinin haksız kazanç edinip, milyonların hüsranla umutlarını bir sonraki yıla kadar ertelediği bir sonuç çıkıyor karşımıza…
Kur’an bize “İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” Kuralını açıklıyor. Ama kör gözler bu gerçeği görmek ve öğrenmek istemiyor. çünkü hak ederek kazanmak yerine haksız kazancı yeğliyor. Haksız kazanç peşinde koşmak ise toplumun enerjisini tüketiyor. Verimini azaltıyor, sağlıklı plan ve program yaparak alın teri ile kazanç peşinde koşma azmini elinden alıyor.
Ortaya hep tüketen ama üretmeyen, tükettiğinin yerine yenisini koyamayan dünyayı cehenneme çeviren yeni bir insanlık tipolojisi çıkıyor.
En acısı da bu tür yanlışlıkların ve sapkınlıkların bir peygamber üzerinden meşrulaştırılıyor olmasıdır. İleri de Hz. İsa için yapılanlar Hz. Muhammed için de yapılırsa hiç şaşırmayın.
Bir kısım medya kanalları, daha önce devlet tarafından yapılan yılbaşı eğlenceleri organizasyon ve finansmanının neden terör eylemleri korkusu bahane edilerek iptal edildiğini sorgulamaya ve bunda bile irtica kokusu aramaya başladılar bile.
Gelecek yıllarda irticasız Hz. Muhammed’i anma gün ve geceleri, ramazan gecelerinin dönüştürüldüğü gibi eğlence gecelerine “gül gibi” dönüştürülebilir.
Bir İsa doğdu, 2007 sene önce…
Ogün de bugün gibi yepyeni bir gündü.
Ama her gün gibi onun üzerinden şimdi 2007 yıl geçti.
Her geçen günler içinde milyarlarca insanlar bu dünyaya geldi ve gitti.
Geçen sene de öyle oldu. Bu sene de öyle olacak…
Bir sonraki yıla bu yazıyı yazanın veya okuyanlardan kimin kalıp kalmayacağını Allah bilir.
Allah, eşit değerde olduğunu bildiğimiz tüm günleri, geceleri, haftaları, ayları, yılları hatta saatleri ve saniyeleri dosdoğru yolda yaşamayı nasip etsin.
Sapmayan, saptırmayan, ilahi mesajı tahrif etmeyen ve mahşerde, hesap günü en iyi şekilde hesabını verip, Yüce Rabbimizin: “Gir Cennetime!” diyeceği iyi kullarının arasına katsın bizi.