Erdemliler hareketi ve AK Parti’nin geleceği
Seçim sonrası, Kürt kartının, daha geniş tabanlı katılımları gerçekleştirerek tekrar gündeme getirileceği ve çözüm sürecinin engellenmek isteneceği yönündeki görüşlerimi çeşitli vesilelerle dile getirmiştim. Dediklerimizin olaylarla doğrulanması, tezgahı kuran paralelcileri sevindirse de bizi son derece üzdü. Fakat bugünkü yazımda onları üzecek başka bir konuya değinmek niyetindeyim.
AK Parti, bir sivil hamle olan Erdemliler Hareketi’nden doğmuş siyasi bir yapı. Hareketin doğal lideri Recep Tayyip Erdoğan. Onun AK Parti Genel Başkanı olması, Başbakan olması, şimdi de Cumhurbaşkanı olması, söz konusu hareketin lideri oluşuna ilave ile anılan makamlar, unvanlar. Siyasi yelpazede elde ettiği bütün makam ve unvanlardan tecrit edildiğinde de o yine hareketin doğal lideri; hatta gün gelip kendisini aksiyondan tamamen ayrı tutsa da doğal liderlik hakkı baki.
Erdemliler Hareketi, her şeyden önce bir hareket. Yani, bireyi önceleyen, fakat kolektiviteyi ret etmeyen bir toplumsal yapıyı hedefleyen sivil aksiyon. Hukukun üstünlüğüne dayalı devlet çatısını ancak böylesi bir toplumsal yapının kaldırabileceğine inananlardan oluşan zihni birliktelik. Aksine bir yaklaşımla söyleyecek olursak, bireyi devre dışı bırakan ya da kolektiviteyi ret eden bir toplumsal yapının, hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet çatısını taşıyabilmesinin imkansızlığını görebilen feraseti, basireti açık kişilerin, vakti geldiğinde kendiliğinden doğan güneş tabiliğinde zuhuru hadisesi.
AK Parti’nin genel başarısı, böyle velut bir kaynaktan beslenmiş bulunmakla doğrudan alakalı. Salt siyasi alanın, salt siyasi beklentilerin bu tür bir başarıyı gerçekleştirmesi mümkün değil. Meydanlarda gözlenen coşku da, sandıklara yansıyan tercih kat sayısı da, başarıların kesintisiz devamı da hareketin optimal gücünü ele veren işaretler.
Recep Tayyip Erdoğan’ın davranışlarına yansıyan AK Parti’yi sahiplenme kararlılığı da yine, meselenin sadece siyasi bir yapılanma olmadığının göstergesi. Hareketin doğal lideri olarak, Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’yle sürekli irtibatlı. Recep Tayyip Erdoğansız bir AK Parti düşleyenlerin ya da onun Cumhurbaşkanı olmasıyla yerinin boşalacağı beklentisine girenlerin yanıldıkları nokta da bu doğal irtibatı görmemeleri ya da görmezden gelmeleri. Genel Başkan kim olursa olsun, Başbakan kim olursa olsun, hareketin lideri daima önde bir konuma sahiptir; hareket varlığını devam ettirdiği sürece de bu hep böyle devam edecektir. Zaten hem yeni Genel Başkanı seçenler hem de bundan böyle o makama seçilecek olanlar bu gerçeği baştan içselleştirmiş durumdadır.
ANAP sadece bir siyasi partiydi, misyonu siyaset alanıyla sınırlıydı; ve partinin lokomotif gücü Turgut Özal’dı; o çekilince parti eridi ve dağıldı. Doğru Yol Partisi de Demirel sonrası aynı akıbete maruz kaldı. Daha pek çok parti, işlevsizliği sebebiyle kapandı. Ama bu partilerden hiç biri, hareketten doğmuş, beslenmiş partiler değildi. Bu açık fark sebebiyledir ki, AK Parti’yi onlara kıyas etmek doğru değildir.
Bir de, tarikatı cemaatleştiren sonra da partiye dönüştüren; bir düşünce ekolünü partiye dönüştürmeye meyleden çalışmalar oldu ve bunlar da fıtri bir yol izlemediklerinden dolayı akim kaldı. Cemaat hizmetini harekete dönüştüremeyen; ancak cemaat yapısından hareketten beklenen sonuçları bekleyen çalışmaların da bu yanlış davranış ve yanlış beklenti sebebiyle nasıl bir kısır döngüye girdiklerini de burada hatırlatmamızda fayda var. Erdemliler Hareketini ve AK Parti olayını bunlarla mukayese de yanlış olur. Yakın geçmişe dayalı olarak söyleyecek olursak, Erdemliler Hareketini, Türkiye bağlamında mukayese edebileceğimiz tek örnek Yeniden Milli Mücadele Hareketidir. Fakat onun da çok erken sayılabilecek bir dönemde önü kesilmiş; elan önemsediğim o düşüncelerin aktif katılımlarla bu günlere taşınmasına fırsat verilmemiştir.
Bununla birlikte, “Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez” ayetinin hükmü, bütün sosyal faaliyetleri içine aldığı gibi, AK Parti’yi de, Erdemliler Hareketini de elbette içine almaktadır. Bu sebeple de bu yolun gönüllüleri, onu yıkıma götürecek şartlardan uzak durmaya özen göstermelidir.
Bir cemaatten ayrılma, sonuç itibariyle “eşeysiz üreme”ye benzetilebilir. Hareketten ayrılmak ise, yeni bir hareket inşası adına canlı bir organizma bütününden koparılmış uzuv gibidir; ondan canlılık ummak, ondan işlev beklemek mümkün değildir. Abdüllatif Şener olayı, dediklerimize somut bir örnektir. Aynı tür atraksiyonların da hep aynı sonuçlar doğuracağından şüphe edilmemelidir.
Evet, Erdemliler Hareketi, artık ismi telaffuz edilmese hatta unutulsa bile, içinde siyaseti de barındıran, bir sivil toplum çalışmalarının bütünüdür. Vakıflar, dernekler, platformlar ve diğer kurumları da içine alan çalışmalar bütünü. Onu sadece bir siyasi çalışmaya indirgemek; ve bu indirgeme doğrultusunda yorumlar yapmak en azından eksik bir yaklaşımdır. Recep Tayyip Erdoğan da sadece bir partinin değil, bütünüyle bir hareketin doğal lideridir. Onu da diğer parti başkanlarıyla karıştırmamak gerekir..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.