Bir Söz Bu Kadar Mı Çarpıtılır?
Yazar Emine Şenlikoğlu bugünlerde son derece üzgün; içinde bulunduğu İslami camiaya bir hayli kırgın.
Nedeni, ahlaksız reklamları eleştirdiği tweet’inin çarpıtılarak “tartışma konusu” yapılması ve bu tartışmada yalnız bırakılmış olması.
O sadece ahlaksız reklamları eleştiren bir tweet atmıştı.
Çıplak kadınların kullanıldığı reklamlara tepkisini dile getirirken, örnek olarak mayolu mankenlere dondurma reklamı yaptırılmasını göstermiş,
Bu ürünün ahlaksızca tanıtılışını ve mütedeyyin çevrelerin de bu reklamlara aldanarak bu ürünlere rağbet edebiliyor olmasını eleştirmişti.
Vay sen misin ahlaksızlığa “ahlaksızlık” diyen, memlekette ne kadar namussuz varsa, üstüne çullandı.
İnternet sitelerinde, tv’lerinde, sosyal medyalarında Şenlikoğlu’na etmedikleri küfür, etmedikleri hakaret bırakmadılar.
Yazar bu kadarını beklemiyordu elbet.
Memlekette ne kadar da çok “namussuz” varmış meğer!
Bir taraftan bunun şokunu yaşarken, diğer taraftan bu hakaretler karşısında yalnız bırakılmış olmasına üzüldü.
Çünkü İslami camiadan ses yoktu; ahlaksızlara bir “hoşt” diyen olmuyordu.
Meydan tamamen yavuz hırsızlara bırakılmıştı.
Bir iki yazarın attığı destek tweet’inin dışında, camia seyrediyordu ahlaksız köpeklerin salyalı küfürlerini; Şenlikoğlu’nun bu yorumu üzerinden tüm dindar çevreleri hedef almalarını.
Habervaktim.com olarak, biz elimizden geleni yaptığımızı düşünüyorum, bu ahlaksızlara karşı.
Fakat böyle olmamalıydı…
Şenlikoğlu’na destek Habervaktim dışında bir iki site ve yazarla sınırlı kalmamalıydı.
EMİNE ŞENLİKOĞLU İLE O TARTIŞMAYI KONUŞTUK
Değerli okurlar,
Emine Şenlikoğlu ile o mesajı ve sonrasında yaşananları konuştuk.
Hayli titizdi, süreci en ince ayrıntısına varıncaya kadar anlatarak, takdiri sessiz çoğunluğa bıraktı.
Söyleşimiz şöyle:
-Emine Hanım, televizyonlardaki reklamlar tartışmasını sizden en başından itibaren dinlemek istiyoruz.
Televizyonu açtım, bir kanaldan öteki kanala geçiyordum, bir kola reklamıydı, çok dejenere bir sahne gördüm. Hemen başka bir kanala geçtim, orada da bir ürünün reklamında yine çıplaklık kullanılıyordu. “Ne oluyor, ülkemiz çıplaklar kampına mı döndü?” diyerek, “Düzgün bir kanal bulana kadar gideyim” dedim. Gittim. Dost TV geldi, çok şükür, kadın kendi şahsına ait yerdeydi. Sonra Hilal TV geldi, oda düzgündü. Tekrar devam ettim, bu kez dondurma reklamı geldi. Rezaletin son perdesi oldu. Aslında yoktu birbirinden farkları, ayrı ayrı sömürüyorlardı kadınları. Derin derin düşündüm bir müddet. Sonra, ülkemde dünkü düşmanların istekleri olmuş duygusuyla yoğunluk yaşarken bir tweet attım.
-Nedir o tweet?
Şöyle: “Bazı dondurma firmalarının kastı satış yapmak değil, ülkemizde rezilliği, fuhşiyatı normal göstermeye çalışmaktır. O rezil reklam ürünleri alanlarla+ ...bu dünyada görüşemeyeceğimiz belli. Ama ahirette hepsinden davacı olacağım. Bizim canımız çıksın, kardeşlerimiz fuhuş reklamlı dondurma alsın!”
-Aynen okuyorsunuz sanırım.
Evet evet. Daha sonra nasıl çarpıtıldığı iyi anlaşılsın diye birebir aktarıyorum.
-Peki sonra?
Buna “Şenlikoğlu dondurma yiyenlerle ahirette görüşecekmiş” dediler.
-Oysa çok açık yorumunuz. Bu anlam çıkmaz.
Kesinlikle, zaten karakter azlığından, cümlelerin başına gözüne vura vura gitsem de, namusluca bakan temiz insanların ne demek istediğimi anlamaması mümkün değil. Bu tweete karşılık, hakkımda yazılan kelimeler, öyle iğrenç, öyle aşağılık, öyle alçakçaydı ki…
-Neler düşündünüz o an?
Yıkıldım. “Bu ülkenin bu kadar namussuz, bu kadar terbiyesiz- kelimesi basit kalır- bu kadar aşağılık gençliği var mıydı?” demekten kendimi alamadım.
-Bir iki örnek verebilir misiniz?
Yo söyleyemem, yazamam; onların yazdığını söyleyemem, yazamam, onlar yazılamaz.
-En yazılanabilenlerden örnek verseniz?
Mesela şöyle:
* “..... kızı Emine Şenlikoğlu, moruklayınca, çareyi dondurma yemek haramdır demekte buldu.
* “Bu geri zekalı, bu iğrenç kadın, dondurmaya haram diyerek, sığ beynini gösterdi.”
-Çarpıtma bir yorumla çok ağır hakaretler..
Daha neler neler. Bunlar en hafifleri. Benim attığım yukarıdaki tweeti tekrar okur musunuz lütfen. Ben ne diyorum, bunlar ne yorumlayıp, nasıl hakaret ediyorlar. Farz edelim, ben dondurmaya “Haram” demiş olayım. (Tabii ki Allah korusun. Âmin.) Bu durumda bu kadar kızmaları mümkün mü? Bu ülkede, müritlerine balı ve balığı yasaklayanlar var, onlara kızar mı bunlar?
-Örneklere devam edecektiniz?..
Evet, devam edelim. Çağdaş, aydın, ilerici ve “Atatürkçü” gençlerin bir kaçının yazdıklarına göz geçirelim.
* “Şu Emine Şenlikoğlu’nu neden önemsiyorsunuz? O aşağılık kadının hiç değeri yok ki.”
(Ona dedim ki “Kaç değersiz insana tweet attın? Benim bir değerim olmasa bana düşman olur muydun?”)
* “Emine Şenlikoğlu: ‘Dondurma yiyenler cennete giremez.’ dedi. İşte din bu.”
* “Emine Şenlikoğlu ‘Dondurma yiyenlerle ahirette görüşeceğim’ dedi.”
-Nasıl da mecrasından çıkartılıyor konu?
Akıl almaz kurnazlıkla, asla ve asla, orada yaşanan nikâhsız yaşantı görüntüsünü, çıplaklığı, dejenere görüntüyü eleştirdi demediler. Bilinçaltına çalışıp kendi safındaki gençleri, yeni kendi yalanlarıyla dinden nefret ettirmeye çalışıyor, bunu da çok büyük bir ustalıkla yapıyorlar.
ASLINDA BAL GİBİ BİLİYORLAR NE DEDİĞİMİ AMA…
-Fakat kasıtlı bir çarpıtma olsa gerek. Ne demek istediğinizi aslında çok iyi biliyor olmalılar?
Onlar bal gibi biliyorlardı benim ne dediğimi ve Türkiye de bazı çevreler tarafından çok sevildiğimi. Fakat bunları büyük bir sahtekâr ustalığıyla, gâvur kurnazlığı ile dondurmaya haram demişime getirdiler ve onlara güvenen kuzucuklarını, yine iftira ve yalanlarıyla beslediler. Eee, bu besileri ne kadar sürerse.
-Ne yaptınız bunlara karşı, dava açmayı düşünüyor musunuz?
İki gün boyunca, onların isimlerini alıp; (mahkeme için aldım) sonra engelledim, pislik bulaşmış isimlerini veya resimlerini görmemek için. Aslında, onlar benim, dini konularda, kolay kolay hata yapmayacağımı da biliyor olsa gerek ki, biri de -galiba onların yeni kurbanları- şöyle yazmış: “Emine Şenlikoğlu dondurmaya haram diyor, dedik ama inandırıcı olacak mı bu?” Aferin sana, Allah sana hidayet versin. Âmin.
-Ekşi Sözlük adlı site de hedefe oturttu sizi?
Hangi birini yazayım? İnternette kıyamet koptu. Ekşi sözlük adlı sitede küfür kıyamet koptu. Bazı siteler aynen onların gâvur ustalığı ile yazdıkları şekilde: “Şenlikoğlu: ‘Dondurma yiyenlerle ahirette görüşeceğim’ dedi.” şeklinde yazılar yazdılar.
MAHKEMEDE GÖRÜŞECEĞİZ
-Onların derdi belli ki, sizde hayal kırıklığı oluşturan yorumlar, haberler oldu mu?
Bazı sözüm ona İslami görüntü veren münafıklar bile onların söyledikleri gibi, kimi de feci ve alçakça verdi. Gerçek Gündem, internet haber, radikal haber, ensonhaber vb. gibi sitelerle mahkemede görüşeceğiz.
-Size destek çıkanlar peki?
O kadar çok site benim sözümü çarpıtarak haber yaptı, bizim kardeşlerden de, ne yazık ki sadece habervaktim gerçekleri söyleyerek ve geniş çaplı yer vererek haber yaptı. Tanıdığımız isimlerden, Ahmet Bulut (Yazar), Nuray Canan, Arzu Erdoğral’dan başkası yanımda yer almadı. Ben şahsım adına değil, davam adına çok üzüldüm. Tülay Taştan: “Emine Şenlikoğlu’nu sevmem lakin dondurma konusunda söyledikleri çarpıtılıyor. Saçmalık” derken ki bu sevmeyen kişi. Sevenlerden ses gelmemesi beni düşündürdü. Bazıları “Yazarlar internetsiz yerdeler” dese de aklım almadı. (Görmediklerim varsa bildirsinler.) Beni seven takipçilerden destek gelse de gönül, dava kardeşlerinin gönlünü kendisini destekler görmek istiyor.
ATATÜRK GENÇLİĞİ BU MU?
-Bu konudaki üzüntünüzü dile getirdiniz yanlış hatırlamıyorsam?..
Evet, şu tweeti attım…“SOSYAL MEDYADA BANA ALÇAKÇA SALDIRI DEVAM EDİYOR, YAZARLAR VE İSLAMİ MEDYA BUNU GÖRMEZDEN GELDİ. KORKUM, ONLARIN DA DONDURMAYA HARAM DEDİĞİME İNANMALARIDIR. Ey dava kardeşlerim, ben yoluma sizsizde devam ederim” dedim can acısıyla. Fakat bu tweet silinmiş nasıl olduysa.
Nitekim çokta sevdiğim bir yazar: “Emine hanım, neden dondurma haram dedin, Maraşlı kardeşlerimiz sana kırılacaklar.” demesin mi? Karadeniz kızı olarak Karadeniz fırtınası beynimde esti. “Yazdığımı okumadınızsa bari bana sorsaydınız, yazıklar olsun.” dedim ve anında onu takipten çıkardım. Bazıları da farklı açıdan baktı. Onların temizleri şunu yazan Reus Baba rumuzuyla: “Biz Tayyip gündem belirlemesin derken, Emine Şenlikoğlu’nun gündem belirlediği bir ülke oldu. Niye ciddiye alıyorsunuz ki?”
Arzu Erdoğral (Yazar): “Görüşünü beğenirsin ya da beğenmezsin ama Emine Şenlikoğlu’na küfür etmek aşağılık bir aklın ürünüdür.”
-Bu tartışmaları kitaplaştırma kararı aldığınız doğru mu?
Daha sonra şu tweeti attım: “Karar verdim bugünkü çirkef saldırıları ve bu aşağılık çarpıtmaları kitaplaştıracağım, çürük insan ve ATATÜRK GENÇLİĞİ neymiş okuyan görsün.” (Tabii Atatürkçülerin hepsini kastetmiyorum karakter azlığı olduğundan detaylar izah edilemiyor.)
PARA BİRİKTİRMEK HARAM DİYE…
-Kitap yazacağınız tweet’inden sonra nasıl yorumlar geldi?
Nasıl cevaplar gelse beğenirsiniz? “Tabii kitap yazacak konu bulamadı, “Biz”i sömürmek için böyle bir yola başvuruyor.” Buradaki “Biz”e dikkat eder misiniz? :-) Tabii ki böyle düşünecekler, ahiretle ilgili bir düşünceleri olmadığı için her şeyi dünyalık zannediyorlar ve yine zannediyorlar ki kazandığım parayı kendileri gibi biriktirdim. Kitaplarımın en az on beşi Türkiye’de bestseller içinde olabilir. Buna rağmen kirada oturduğumu nereden bilebilir? Ve ben yıllar yılı para biriktirmek haramdır düşüncesiyle bir kez bile beş bin lira dahi biriktirmediğimi, fakirlerin dolu olduğu bu dünyada hiçbir zamanda biriktirmeyeceğimi de nereden bilsin zavallı. Çevresindeki insanlarda var mı ki görsün? Bizim içimizdeki zenginlere gözlerini takmaktan maalesef benim gibi olan Müslümanları hiçbir zaman görmediler. Zaten de görmesinler ama bilgilendirmekte de yarar var İslami kesimin hepsi para biriktiriyor sanılması bu sonucu doğuruyor veya biz ne yaparsak yapalım onlar bu sözleri söylüyor! Sonrada şu tweeti attım: “Sizi gördükçe gerçek Müslümanın ne kadar asil olduğunu anladım.” Buradaki “Gerçek” kelimesine dikkat! Çoook olaylar oldu. Buraya sığmaz.
-TV’lerden arayanlar oldu mu, program için, haber için?
Show TV benden Ana Haber için konuyla ilgili görüş istedi. Bende yedi dakikada çok güzel bilgiler verdim. Fakat maalesef, sözlerim kuşa çevrildi. Fakat güzel biryanı vardı, sözlerim kesilmesine rağmen, çarpıtılmadı. Fakat karşıma (Benim haberim yok) tartışmacı konmuş ve aynen şöyle dendi. “Kadın hakları savunucularıyla (Ben kadın hakları savunucusu olmaktan aniden çıkarılıyorum tabii) birbirine girdi” dedi, haber spikeri. Hâlbuki ben kimseyle tartışmadım ki birbirimize girelim.
-Çıkabiliyorlar mı karşınıza, canlı yayında tartışabilirsiniz?
Keşke gelseler karşıma. Medenice konuşabilsek. Twitterdan davet ettim ama bir cevap gelmedi. Yine kadın bedeni kullanılarak verilen haberde şu sözlerim yayınlandı: “Bunlar bana göre, dejenerasyondur. Bana göre çirkefliktir, rezalettir.” Karşıma getirilen kişi, benim flörtü fuhuşla özdeşleştirdiğimi araya sokuşturuverdi. Yetmedi, kendi fikirlerinin modernlik olduğunu bildirdi. Tabii biz her yeri havaalanı yapsak, uzaya uydu da göndersek de, haram-helal anlayışımız olduğu sürece asla ilerici olamayacağız ya... Hatta kendisi hiç saldırgan olmayan olup benim saldırgan olduğumu ifade ettiler. Sonra benim sözüm geliyor ekrana: “Şeytana tapınmakta modernliktir.” demişim. Aptalca bir görüntü devamı yok çünkü. Devam ediyorum: “Dondurma yenecekse adam gibi dondurma reklamı yapılır. Ne bu kadın teni sunularak reklam yapılması, fuhşiyat sergileyerek, reklam yapmanın anlamı ne?”
BİZİM KIZLARIMIZ HAYAT KADINI MI?
-Hatırlıyorum o haberi. Karşınıza çıkarılan konuşmacı bir sözünüze karşılık “Bu kadar agresif bir saldırıda bulunması, İslam’ın kendi çoğulcu bakış açısına da ters…” gibi sözler sarf ediyordu.
Evet, kendi inancında, bir erkeğe yüz kadın olsa bir sınır, bir yasaklama varmış gibi, konuyu dört kadına getirmeyi, (Tabii ben karşısında yokum.) büyük bir ustalıkla başardı. Neyse, konu benim söylediklerim, isteyen Youtube’dan izler. Şöyle diyorum: “… mesela diyor ki, ‘Yaz aşkını bul.’ Gençlerimize böyle tavsiye yapılır mı? Ne demek bu? Bu kadar… Bizim kızlarımız hayat kadını mı?” (Burada çok eksikler var). “Toplumu kasıtlı olarak çıplaklığa alıştırılmaktan başka ne niyeti olabilir? Değilse, Allah’ın seven söylesin.”
-“Yaz aşkını bul” şeklindeki reklamlarla ilgili yorumunuz da son derece önemli bence.
Haksız mıyım, bizim kızlarımız evlenmek niyetiyle aşık olur. 15 dakikalık aşklar, birliktelikler de neyin nesi? “Yaz aşkını bul” diyorlar. Ben de diyorum ki, gençlerimize böyle tavsiye yapılır mı? Ne demek bu? Bu kadar… Bizim kızlarımız hayat kadını mı?”
-O kadına sizin sözleriniz izletilmiş, belki de yarım yamalak anlatılmış.. Aynı imkan sizde yoktu tabi?
Aynı imkân bana sunulmadı. Birde Show TV’de haksızlığa uğramam doğaldı. Çünkü “Şenlikoğlu haram açıklaması yaptı, cevabı gecikmedi.” Bunun söylenmesi için benim sözlerim yayınlanmış, sonra cevabın gelmiş olması gerekirdi. Hayır, öyle bir şey yok, evimde çekim yapıldı. Epey kırpılarak izletilmiş, onların söyledikleri, beni çürüğe çıkartırcasına, dini saldırı değil de, bana eleştiriymiş gibi, halka iletişim açısından çok başarılı konuşma yapılmıştır. Ben bir cümle söylüyorum. Muhalif hanımefendi anında kendi fikrini söylüyor. Sözüm ona benim, benimle ilgili konu hakkında görüş alınmıştı. Neyse ki tek iyi yanı çarpıtma yoktu. Kırık olsa da dökük olsa da benim fikrim olduğu belliydi.
-Tekrar o tweet’e dönecek olursak..
Dedim kitap yapacağım anca gelirim üstesinden Allah izin verirse. Bazı haber sitelerinin attığı başlıklar şöyle: (Bu başlıkların bazılarının içeriğinin iyi veya kötü mü olduğunu henüz bilmiyorum, okuyamadım)
* Haberler.com: “Yazar Emine Şenlikoğlu Dondurma Reklamını Fuhuşa Benzetti.”
* Cumhuriyet: “Şenlikoğlu: Dondurma reklamlarının amacı fuhşiyatı normal göstermek.”
* Gerçek Gündem: “Dondurma yiyenlere savaş açtı”
* Haber Tempo: “Emine Şenlikoğlu Şirazeden çıktı”
* Timetürk: “Şenlikoğlu: Dondurma diye fuhşiyatı normal gösteriyorlar”
* Yeni Dönem: “Şenlikoğlun’a büyük tepki”
* Gündem: “Şenlikoğlu dondurma (…) yiyenlere taktı.”
* Risale ajans: “Emine Şenlikoğlu: Onlardan davacıyım.”
* Son Devir: “Dondurma alanlardan ahirette davacı”
* Yurt Gündem: “Şenlikoğlu: Dondurma diye fuhşiyatı normal gösteriyorlar.”
* Aktif Haber: “Şenlikoğlu’ndan ilginç reklam tweetleri”
* Dosya Gündem: “Emine Şenlikoğlu ‘Yaşıyormuş’ Yahu”
Bunların dışında İslamcı yazarın aklı böyle çalışıyor’dan müstehcen başlıklara kadar dile alınmayacak başlıklar da var. Ayrıca, bütün yandaşlar aynı şeyi söyleyince, zavallı, onlara inanan ve güvenen toy gençler, haliyle inanacak. Böylece, benim şahsımda, İslam’a girmeyecekler. Bütün planları bu. Ey Müslüman! Sen hala enaniyetini besle!
ASIL ONLAR BENDEN ÖZÜR DİLEMELİ
-“Şirazeden çıktım” dediğiniz de ileri sürüldü, onun aslı nedir?
Usta manevracılar bakın bir kere yaptılar. Ben aşağılık gibi sözler kullandığım için utandım ve “Şirazeden çıktığımı” yazıp takipçilerimden özür diledim. Bunu da çarpıtıp, bana hakaret edenlerden özür dilediğimi yazdılar, çizdiler, bağırıp çağırdılar. Sanıyorlar ki: “Biz böyle yaparsak bu kadını yıldırırız.” Ben onlara karşı hata yapsaydım özür dileyebilirdim. Hıristiyandan ve ateistten özür dilemiş insanım ben, gerektiğinde onlardan da özür dilerdim ama özür dileyeceğim bir hata yok ortada. Haklı olan benim, haksızlığa uğratılan da benim. Asıl onların benden özür dilemesi gerekir.
EY ZAVALLILAR
-Onlara bir mesajınız var mı?
Ey bana küfreden zavallılar. Ben Allah için bu yola çıkmışım, sen şeytan yolunda sağlamsında, ben mi Hakk yolunda döküleceğim? Allah’ın izni ile asla! Ben sizin önderlerinizin hapislerde süründürdüğü neferim. Oralara dayanmış, en kötü günlerde genelkurmaya bile meydan okumuş bir insanım. Manevi gücümü inancımdan, enerji gücümü yüreğimden alıyorum. Topunuz her gün bana küfretseniz, ancak azmimi artırırsınız. Bu izzeti veren Rabbime şükürler olsun.
-Can Dündar da girdi tartışmaya yanlış hatırlamıyorsam.
Evet. Can Dündar Bey, biraz beni harcasa da (Onların sözüne inanmış olsa gerek) şöyle bir tweet attı: “Emine Şenlikoğlu’nun dondurma reklamları eleştirisi şirazeden çıkmış olabilir de, reklamda kadın bedeni sömürülmesin diyen biz değil miydik?” dedi. Bence güzeldi. Keşke “Solculuk böyle küfürlerle, seviyesizliklerle ancak darbe alır” gibi sözler de söyleseydi!
Derken olayın üçüncü günü, sağcı bir gazetede köşe yazarı olan, temiz solcu ve Müslüman yazar Yunus Arıkan aradı. (Kendisiyle Almanya’da tanıştık, dini sohbetler yaptık.) Bu konuyla ilgili bir yazı hazırlamak istediğini söyledi.
Birkaç saniye nefes alamadım. Taaa 1980’lere gitti zihnim. Sağcıların solculara, solcuların sağcılara selam vermediği ama sağcılarında solcularında biz “Akıncıları” adam yerine koymadığı, her gittiğimiz yerlerde ya tartaklandığımız, ya da hakaret gördüğümüz dönemlere.
Eyyy dünya!
Keşke insan seni aldanmadan görebilse!
Yunus Bey’e teşekkür ederek, yazısını kitabıma koyacağımı söyledim.
-Bu tartışmaları gerçekten kitaplaştıracak mısınız?
Bir tweetle o kadar şeyler oldu ki bunu Habervaktim sayfalarına sığdıramayız. Dolayısıyla Allah izin verir de, şu azmim durursa bu konuyu kitap yaparak, tarihe sunacağım. Bana yapılan hakaretler, söylediğime yapılan çarpıtmalar, bana geçmişi gösteren bir ayna oldu.
-Nasıl?
Artık bu cevabı da kitaptan alalım. Kim ne yazdıysa galiz küfürler hariç okuyucuyla paylaşacağım inşallah. Şimdi, beni kardeş kabul eden Tv, Radyo, gazete, site, facebook, twitter sahipleri ve yazar kardeşlerimi benim için önemli olan güne davet ediyorum. Önümüzdeki günlerde, bana hakaret eden yaklaşık 300 kişiyi daha mahkemeye vereceğim, Allah’ın izniyle. Mahkemeden sonra bir basın toplantısı yapmayı planlıyorum. Ben gelirim diyenler, lütfen [email protected] mailine bildirsin. Basın açıklamasını hangi tarihte ve nerede yapacağımı Allah izin verirse bildireceğim.
-Son bir sözünüz var mı?
Dinlisiyle dinsiziyle bu ülkede hep birlikte dostça yaşamaya niyet etmeliyiz önce. Niyet edersek kalplerimiz o yöne doğru gelişme gösterir. Bu kadar küfür, hakaret yediğim halde ben varım. Peki ya onlar?