Yeni Kabine...
Doğrusunu isterseniz, Yeni Hükümet’i kurmaya Ahmet Davutoğlu’ndan daha isabetli bir isim yoktu; başkası, Ak Parti için “harakiri” anlamına gelebilirdi.
Çünkü Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, ya “büyük bir düşüş”e geçip dibe çakılacak, ya da“ilerleyişini ivme kazanarak sürdürecek.” Üçüncü bir yol yok.
Gerek içteki “yenilenme sancıları” ve beraberinde ürettiği sorunlar, gerekse bölgesel ve küresel ölçekteki “yeni dış politika vizyonu”nun getirdiği ağır yükler ile yüz yüze kalınan ve“çözüm” bekleyen pek çok problem, “dibe çakılmak”tan özenle ve şiddetle kaçmayı,“hızlanarak ilerleme”yi gerektiren zorunluluklar.
İşte bunu sağlayacak vizyon, donanım ve ideal, bana göre, Ak Parti kadrosunun diğer fertlerine göre Davutoğlu’nda daha çok var. Erdoğan’ın “devrimci lider” olarak açtığı kulvarda“yerleşerek ve yenilenerek ilerleme”yi sağlayacak isim, bence “bilge kral” olarak, Davutoğlu.
Buraya kadar tamam. Ancak, beklerdim ki, “yeni Kabine” bir başka olsun.
Mesela, “Küresel angajmanlar”a ve “uluslararası sistem”e karşı “devrimci başkaldırı” ile konum belirleyip, “yükselme”yi ve “yenilenme”yi sağlayacak, “ülke kaynakları”nı en iyi şekilde kullanıp “kendine yeterlilik” düzeyini her alanda sağlayabilecek icraatları yapabilme vizyonunu haiz üyelerden müteşekkil bir Kabine olsun.
Mesela,her bir Bakanlığın görev alanına giren konularda, önce “öz kaynaklar”ı etkin ve yeterli düzeyde kullanabilen, geliştirebilen, bunu yapabilme yeterliliğine haiz, bu ufka ve anlayışa sahip kişiler görevlendirilsin.
Mesela,kendi bakanlık alanına giren hususlarda “küresel oyun kurucular”ın çıkarlarına uygun düşecek nitelikte ve “uluslararası sistem”in çarklarına göre çalışmayacak; öncelikle “ülkenin çıkarları”na ve “güçlü bir gelecek inşası”na göre tutum belirleyip icraatta bulunabilecek vizyonu haiz üyeler olsun.
Mesela, “rutin”i işleten değil, “işleyişi değiştiren, geliştiren ve ilerleten”, bu esnada ve bunu sağlamak için siyasi-idari, sosyal-kültürel, hukuki-adli, iktisadi ve benzeri alanlarda “ülkenin ihtiyaç duyduğu değişim”i sağlayabilen, özellikle de “Kemalist-Laik statüko”nun egemenliğini kırabilen, bunun için gereken “devrim”i yapabilme “ideal”ine, “idrak”ine ve“irade”sine sahip üyelerden müteşekkil bir Kabine olsun.
Mesela, “değişim” için, “Yeni Türkiye” için, bu modeli uygulayabilme idealine, “kararlılık”ına ve “donanım”ına sahip; bundan da önce, bunu bir “dava” edinen üyeler Kabineyi teşkil etsin.
Meselabunlar öyle üyeler olsun ki, toplumun gerçek değerleri neyse, işleyişin tüm alanlarını o yönde yürütsün; statükoyu “toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerleri”ne göre kesin ve keskince değiştirmeyi “ana hedef” ve “değişmez ilke” edinsin.
İşte yeni Kabine’nin, Kabine üyeleri bakımından böyle olmasını isterdim.
Doğrusunu isterseniz, beklentimi bulamadım.
Başta Davutoğlu olmak üzere, “bu vizyonu haiz üyeler” elbette var. Ancak bazı isimler de var ki, uzun süren görevleri boyunca, “icraatlarına baktığımızda” pek bir “varlık gösterememiş”, takdim edilenin aksine “ilgili bakanlığın işleri” bakımından çok da “başarılı olamamış”, hatta kimi noktalarda “işleri berbat etmiş” olsalar da, “yanlış politikalar” yürütseler de, hâlâ görevlerinde kalmaya devam ediyorlar!
İşte bunu anlamıyorum, anlayamıyorum. Buna itirazım var.
Buna bir anlam veremiyorum ve Yeni Kabine’nin, bazı üyeleri bakımından “ülkenin ihtiyaçları için gerekenleri yapabilme ve beklentileri karşılayabilme yeterliliği”nden kuşku duyuyorum.
Yeri ve zamanı geldiğinde bunun “somut örnekleri”ni de vereceğim. Ancak şimdilik, Davutoğlu’nun, Kabine’ye “yeni bir dinamizm” kazandırarak tüm alanlarda “topyekûn başarı”yı sağlayabilmesini ummaktan başka yapacak bir şey yok. Bize düşen, önce gereken avansı vermek.
Sonra?..
Sonrasını sonra düşünürüz. Umarım her şey iyi olur!
Yeni Kabine’ye başarılar!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.