Ölümüne Tefekkür
İstersen farklı bir âleme yolculuk yapalım…
Kendini bir anlık aya çıkmış ve oradan dünyaya baktığınızı hayal et… Dertten, kederden yoğun iş temposundan, alacaklılardan, borçlulardan ve şehrin gürültüsünden uzak bir mekânda yalnızsın… Aydan aşağı bakıyorsun… Uzayın gezegenlerle ve yıldızlarla süslenmesi seni hayretlere boğuyor… Bolca resim çekiyorsun… O kadar gezegenler arasında gözün dünyamıza kayıyor ve yuvarlak bir futbol topu gibi gözükene kadar dünyamıza yaklaşıyorsun ve aydan dünyamıza bakıyorsun…
Milyarlarca insan, yuvarlak bir kara parçasında hareket halindeler… Bu insanlar, Allah’ın yarattığı bir zeminde yaşıyorlar… Yerçekimi kuvveti denen şey tamamen Allah’ın direktifiyle çekiyor… Bu insanlar Allah’ın yarattığı havayı teneffüs ediyorlar… Yine bu insanlar bulutlardan sızan sularla susuzluğunu gideriyorlar…
Milyarlarca insan Allah’ın yarattığı denizleri hem balık stoku olarak hem ulaşım alanı olarak hem de yaz aylarında bedenlerini denizlere emanet ederek –serinleyerek- kullanıyorlar… Ve sen tüm bu hareketlilikleri yukardan izliyorsun …
Yirmi dört saat aralıksızca Allah’ın nimetlerinin insanlara aktığını görürsün… O yuvarlak yerküreden milyarlarca defa;
“Allah’ım! Tüm bu ikramların için sana teşekkür ederiz” demelerini beklersin… Ama maalesef kulağına şu ayetler okunur;
“ Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”
“O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!’’
İnsanların aldıkları bunca ikramlar karşısında İkram eden varlığa karşı teşekkür etmemelerini işitmen seni insanlık adına üzer… O an insanların büyük bir çoğunluğu senin gözünüzde nankör olarak vasıf kazanmış olur… Yeryüzünde milyarlarca nankör insan, her an Allah’ın ikramlarıyla hayat buluyor…
***
Ve sen geçmişini yargılıyorsun;
“ Toz kadar gözüken bir dünyanın nesine değer veriyorum ki?” diyorsun… Aydan aşağısı farklı gözükür… Aşağıda hayat oldukça kısadır… Bu, yukarıdan çok net gözükür… İçerdekiler maalesef anlayamaz bunu… Dünyanın güneşin etrafında her turunda milyarlarca insan aynı anda yaşlanır…
Dünyanın her yerinden ve her ırktan insanların günün yirmi dört saati bedenlerini dünyadaki yakınlara emanet edip göğe doğru yükseldiğini görürsün… Tonlarca ağırlıklardaki bedenler tek tek gömülür… Dünyanın her yerinden kılınan cenaze namazlarına şahit olursun…
Hayat çok kısa… Umduğumuzdan daha hızlı akıyor zaman… Bu, aydan daha net gözükür… Gece ve gündüzün aynı anda görülmesini; dünyanın bir tiyatro sahnesinden ibaret olduğuna ve kimi yerlerde gündüz kimi yerlerde ise geceleyin sahne alan milyonlarca insanlara şahit olursun…
Ölüm meleğiyle tanışan her bir insan anında bedenini yakınların kucağına emanet edip iki meleğin refakatinde göğe doğru çıktıklarını görürsün… Dünyanın her yerinden göğe doğru çıkan insan ruhları… Eğer insanın ruhunu almaya gelen bir melek;
“ Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! Derler.
Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır.” Demişse eğer, işte o zaman cennet diplomasını almışsın demektir… Ve güzel kokular yayarak göğe doğru yükselirsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.