Türkiye’nin yumuşak karnının rehineler olduğunu, artık rehineler de alındığına göre ittifaka katılmanın önünde hiçbir engel kalmadığını söylüyorlar iki gündür. Kim söylüyor?. CHP-Paralel Örgüt bloku.. 10 Ağustos Koalisyonu.. İstiyorlar ki ‘PKK ile müttefik olalım(!) Işid’e saldıralım’.. Bu kadar hevesli olmanın başka bir izahı olamaz.. 

••

Daha evvel yazdım, biz bu blokun tam ne olduğunu bilmiyoruz. Ama buna rağmen, ittifak içinde, IŞİD boyutunda; “İnsani yardım, lojistik destek ve istihbarat paylaşımı” yapmayı kabul ettik. Bunun dışında Türkiye’nin, silah geçişi dahil, askeri hiçbir organizasyonun içinde olmayacağını da bildirdik. Sınır güvenliğini sağlama, askeri üslerin insani yardım amaçlı kullanımı ve istihbarat paylaşımı faaliyetleri meselesi de koalisyonun hakim gücü Amerika tarafından kabul gördü. Bizim elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi konsolosluk görevlilerimizin durumu en öncelikli meselemizdi kuşkusuz. Ama bu harekâtın muharip tarafında yer almamızı engelleyen tek değişken bu değil ki. Ve o şartlar da ortadan kalkmış değil. 

••

En başta Işid’e karşı savaşan güçlerin başında PKK ve YPG geliyor. Sizin ‘silah geçişi’dediğiniz bu transferin sonunda, Türkiye, 40 yılık belasını kendi eliyle silahlandırma riskini elbette hesaplıyor. Sonra burada oyun kuran ülkeler binlerce kilometre uzaktan geliyor. Biz ise buradayız. Dün de buradaydık, bugün de buradayız, yarın da burada olmaya devam edeceğiz. Bir buçuk milyonu aşkın misafire kapılarını açmış, üç senedir bununla birlikte yaşamaya devam eden bir ülke olarak buradayız. Üstelik de gerek iç gerekse sınırdaki etnik ya da mezhepsel yapı nedeniyle daha sıkıntılı bir ev sahipliği yaptığımızı da görüyor herkes. Son olarak 150 binden fazla Kürt’e açtık kapılarımızı. Ondan önce ise Ezidilere.. Ne Kürt ne Türkmen ayırıyoruz, ne Sünni ne Şii ayırıyoruz. Biz zaten tek başımıza bütün bu bölgesel çaprazın tüm arızalarını üstlenmişken, ‘evet rehineler de kurtulduğuna göre hadi bakalım alın elinize silahınızı’ denecek bir ülke değiliz.. Arz ettim, zaten bir elimize silahımızı almadığımız kalmış durumda. Çıkıp da; ‘Işid kimi vuruyorsa o düşünsün’demiyoruz zaten. Her şeye rağmen Işid’in karşısında tam cephe pozisyon alıyoruz. Ama çok basit bir talebimiz oldu. Bölge ülkesi olarak. Tampon bölge ve uçuşa yasak alan. Bakalım New York’ta bu konuda bir adım atılacak mı?.

••

Ama şunu net bir şekilde görmeleri gerekiyor. Işid’e savaş demek elde sinek raketi, duvarlarda sinek avlamak demektir. Bataklığı ise ancak Esed’i indirerek kurutabiliriz.Bakın çok açık, Amerika Birleşik Devletleri Maliki ve Irak rejimi konusunda çuvalladı.. Bugüne kadar gerek kurulmasına öncülük ettikleri gerekse destekledikleri Irak yönetimi konusunda ne kadar yanıldıklarını, bugünkü Işid meselesi nedeniyle sanıyoruz anlamışlardır. Türkiye’nin ise bu noktada Maliki’ye karşı aldığı pozisyonun ne denli haklı ve yerinde olduğu çıktı ortaya. Şimdi aynı pişmanlığı ABD’nin Esed için de yaşayacağını tahmin ediyorum. Türkiye başladığı yerde durmaya devam edecek ve ABD, süratle Türkiye’nin bulunduğu noktaya gelecek. Kalın sağlıcakla.