Hukuk mu Batı Hukuku mu?
Öncelikle tüm okuyucularımızın ve bütün Müslümanların Kurban bayramlarını tebrik ediyor, Yüce Allah’ın Müslümanları gerçek bayram sevinci ve mutluluğu yaşayacakları, başlarına “bayram hediyesi” diye füze yağdıran vahşilerin dünya saltanatlarının son bulduğu bayramlara kavuşturmasını diliyoruz. Küresel güçlerin Müslümanları birbirinden ayırmak ve ilişkilerini zorlaştırmak amacıyla çizdiği sınırları bayramlarda aşabilmemiz ve iman kardeşliğiyle, ümmet bilinciyle dayanışmanın yaygınlaşması bize kısmen de olsa bayram sevinci yaşatıyor. Gerçek bayram sevincini ise bu sınırların kalktığı, güçlerimizi birleştirerek Müslüman kanıyla beslenen emperyalizmin vahşi dünya saltanatına son verdiğimiz zaman yaşayacağız.
Dünkü yazımızda içeriği, amacı ve katılımcıları hakkında bilgi verdiğimiz “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının gölgesinde Filistin’deki durumun uluslararası hukuk ve siyaset açısından izlenmesi” başlıklı uluslararası toplantının sunum konuşmasını toplantıyı organize eden Kuzey Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi (CESMA)’nin başkanı Abdüllatif Abid yaptı. Toplantının amacından kısaca söz eden Abid geleneğe uyarak konferansı organize eden kurum ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Açılıştan sonraki ilk konuşmayı ise davet sahibi Tunus Cumhurbaşkanı Dr. Munsif el-Marzuki yaptı. Tunusluların kendilerini Müslüman, Arap ve Filistinli olarak tanımladıklarını söyleyen Marzuki bu özelliklerinden dolayı Filistin davasına büyük önem verdiklerini belirtti. Arap ülkelerinin Filistinlilere yönelik dikteci tutumlarını benimsemediklerini ifade ederek; “Biz neyin lehlerine ve neyin aleyhlerine olacağını belirleme yetkisini Filistinli kardeşlerimize bırakma, olumlu bulduklarını benimseme karşı çıktıklarını da reddetme yanlısıyız” dedi. Marzuki hukuk konusunda önemli bir noktaya dikkat çekerek, hukukun hâkim olması gerektiğini ama Batı’nın hukukunun değil gerçek anlamda adalet ve hukukun hâkim olması gerektiğini vurguladı. Batının Müslümanların canlarını basit ve önemsiz gördüğünü dile getirerek o yüzden Filistin’de bunca insanın öldürülmesine karşı son derece duyarsız ve tepkisiz kaldığını söyledi. Tunus’un tüm haksızlıklara, ırkçılıklara, mağduriyetlere karşı olduğunu, mağdur edilen Yahudi olsa da zulme karşı duracağını ifade eden Marzuki, “Tunus barışı ister ama teslimiyete razı olmaz” dedi.
Ondan sonraki konuşmacı ve Fetih’in en üst kademedeki adamlarından Azzam el-Ahmed, kendilerinin Oslo İlkeler Anlaşması’nı imzalarken beklentilerinin farklı olduğunu fakat mevcut durumun beklentilerinden çok uzak olduğunu itiraf etmeden geçemedi. İsrail’in Gazze katliamına tepki gösterip halkın saldırılara karşı gösterdiği direniş ve kararlılıkla da övündüklerini söyledi. el-Ahmed, savaş suçlularının da cezalandırılmasını istedi. Ama zalimlere tepki ve direnişle iftihar yetmiyor tabii. Aynı zamanda tepki gösterdiğin zalimlerle sürdürdüğün güvenlik işbirliği anlaşmasını iptal etmen ve kendileriyle iftihar ettiğin direnişçilerin yanında durman, onları medya yoluyla karalamaya son vermen, haklarında asılsız haberler yaymaktan vazgeçmen, memurlarının maaşlarını ödemen, Gazze’nin imarı için Arap ülkeleri tarafından gönderilen yardımları Özerk Yönetim hesabında bloke etmeyerek sokakta kalan ailelerin yeniden eve kavuşmaları için bir an önce o tarafa aktarman gerekiyor. Siyonist savaş suçluları hakkında dava açılması için hazırlanan dosyanın da bir an önce Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gönderilebilmesi için Mahmud Abbas’ın işi sürüncemede bırakmaması, işgalci katillerin tehditlerine aldırış etmeden imzalama cesaretini gösterebilmesi gerekir.
Açılış oturumundaki konuşmacılar arasında yer alan Akparti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay, Tunusluların devrimin anlamı konusunda Filistinlilerden çok şey aldıklarını dile getirdi. Türkiye’nin Filistin davasına büyük önem verdiğini hatırlatan Aktay, kim olursa olsun zalimlere karşı ve kim olursa olsun mazlumların yanında olduklarını söyledi. Biz de burada, IŞİD bahanesiyle Suriye’de mazlum halkın üzerine füze yağdıran koalisyonun da bir zalimler çetesi olduğunu Türkiye’nin bu ilkesi gereği söz konusu çetenin içinde kesinlikle yer almaması gerektiğini kısa bir notla dile getirelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.