İslâm dünyasından notlar
Medyanın gelişmesi sebebiyle bilgi ve haberler hızla yayılıyor olsa da kamuoyunun dikkatinin özellikle belli bölgeler ve hadiseler üzerinde yoğunlaşması köşede bucakta kalmış gibi görünen ama gerçekte basite alınamayacak boyutlarda olan birtakım olayların dikkatlerden uzak ve hatta tamamen gündem dışında kalmasına neden olabiliyor. Bunda küresel güçlerin ve uluslararası kurumların bu olayları ya da bu olaylardan dolayı mağdur edilen insanları önemsememesinin de büyük rolü olduğunu söylemek mümkündür.
Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Müslüman izini tamamen silmek için savaşan hıristiyan Antibalaka çetelerinin estirdiği şiddet ve terörden kaynaklanan mağduriyetler de büyük ölçüde ihmal ediliyor. Bir dönem bayağı gündem oluşturmasına ve Antibalaka terörünün bu ülkedeki Müslümanların can ve mal güvenliğini ciddi tehdit ettiğinin vurgulanmasına rağmen hâlen devam eden bu problem tamamen dünyadaki diğer bazı olayların gölgesinde kaldı. Hiçbir engelle karşılaşmadan cadde ve sokaklara yayılan Antibalaka canavarları ise Müslümanları vahşice katletmeye, tehdit etmeye ve güven içinde sokağa çıkmalarını engellemeye devam ediyorlar.
• Siyonist işgal rejiminin güvenliği için önce Sina’da çeşitli taktiklere başvuran sonra bu bölgede vuku bulan olayları gerekçe göstererek Gazze sınırına yakın mıntıkada yaşayan vatandaşlarının evlerini yıkan Sisi cuntası bir yandan da Mısır halkının özgür iradesine, siyasi tercihine ve bu halkı temsil eden siyasi liderlere karşı savaşmaya devam ediyor. Küresel güçlerin ve Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin Mısır’daki gayri meşru cunta yönetimini meşrulaştırmak amacıyla muhtelif oyunlara başvurmaları da kendini aynı zamanda hiçbir geçerliliği olmayan seçimle cumhurbaşkanı seçtiren darbeci generali cesaretlendiriyor.
Fakat cunta yönetiminin kendine sunulan dış destekten aldığı cesaretle şiddeti artırmasına ve yeni cezalandırmalar yapmasına rağmen halkın zulme karşı protesto eylemleri, tepkileri ve gösterileri de sürüyor. Çıkarlarının korunmasını zulüm rejimlerinin devamında gören küresel güçlerin yönlendirdiği uluslararası kuruluşların tümünün sahteci ve ikiyüzlü tutumu karşısında yalnızlaşan Mısır halkı da gasp edilen haklarının geri alınmasının ancak direnmekle mümkün olabileceğine inanıyor.
• Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas) kurucularından ve ileri gelen şahsiyetlerinden olan Muhammed Taha, uzun süredir devam eden hastalığı sebebiyle 11 Kasım Salı gecesi, Gazze’de Bureyc mülteci kampında vefat etti. Ebu Eymen lakabıyla tanınan ve Filistin davasının ileri gelenlerinden olan Şeyh Muhammed Taha aynı zamanda Filistin İslâmî direnişinin manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin’in yakın arkadaşı ve yaşıtıydı. Şeyh Ahmed Yasin gibi o da 1937 yılında dünyaya gelmişti. Ömrünü siyonist işgale karşı aktif mücadeleyle ve bu mücadelenin İslâmî kimlik kazanması için çaba sarf etmekle geçirdi. Bu yolda büyük zorluklara katlandı, imtihanlardan geçti ve bir oğlunu bu mücadelede şehit verdi. Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret, kıymetli arkadaşı şehit Ahmet Yasin’le ve şehit oğlu Yasir’le cennette buluşmayı nasip etmesini diliyoruz.
• Fetih hareketinin kurucusu, FKÖ’nün de Prof. Ahmed Şukeyri ve Yahya Hammude’den sonra üçüncü lideri olan, siyonist işgalciyle Filistin adına masaya oturulmasını onaylayarak Oslo sürecini başlatan Yasir Arafat ölümünün onuncu yıl dönümünde anılıyor. Bu münasebetle yapılan etkinliklerde ve yorumlarda ölüm sebebi de konuşuluyor ve alelade bir hastalıktan kaynaklanmadığına zehirlenmeyle olduğuna dikkat çekiliyor. Filistin İslâmî Direniş Hareketi bu hususu daha Arafat’ın hayatını kaybettiği günlerde gündeme getirmiş ve ölüm sebebinin güvenilir bir komisyon raporuyla ortaya konması için araştırma talebinde bulunulması konusunda ısrarlı olunmasını istemişti. Bunu da ancak Arafat’ın yerini dolduranlar yapabilirdi. O zaman bu yöndeki önerileri çok ciddiye almayan ve raporun gerçekleri ortaya çıkarması durumunda ucunun dokunacağı işgalci siyonistlerle yahut onlarla işbirliği içinde olan ihanetçilerle fazla karşı karşıya gelmemeyi tercih edenlerin bugün bu konu üzerinde ısrarcı olmaları düşündürücü.
İslâm dünyasından kısa notlarla bilgilendirme ve değerlendirmelerimize devam edeceğiz inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.