Ustaların gecesi!
Pazartesi’ye müthiş ustalık kokan golleri peş peşe sıralayan golcülere şapka çıkartmak istiyor ve onlara teşekkür ediyorum. Söz konusu futbolcular Beşiktaşlı Demba Ba ve Trabzonsporlu Cardozo... Ve de ne yazık ki ikisi de yabancı...
Bir hafta başı gününde, yani spor müsabakası pek yapılmayan bir günde üst üste iki maç izlemek bize de yoğun mesai yaptırdı. Olsun... Öyle ustalık kokan sahneler izledik ki, değdi yani...
Beşiktaş’tan başlayalım. Karabükspor sezon başlarken bize lige renk katacağını göstermişti. Ama ne var ki, sakatlıklar ve peş peşe alınan kötü sonuçlar takımın psikolojisini bozmuş bir kere... O harika ve yerinde paslarla çıkış yapan takım şimdi hem topla, hem de kendisiyle boğuşur gibi... Önemli bir galibiyet gerekiyor kendilerine gelmeleri için. Biliç’in Beşiktaş’ı ise aynı... Maçın başlarında sıkıntı çektiler. Yerleşimde Karabükspor pek izin vermedi dersek yerinde olur. Ama Damba Ba gibi bir usta olunca golün ne zaman ve nasıl geleceğini de rakip kestiremiyor. Burada Sosa’nın da hakkını yemeyelim. İlk golde koşu yoluna bu kadar dengeli top atılır ancak. Golcü de çıkış yapan kaleci nasıl yenilir onu harika bir kesmeyle gösterdi. İkinci golde de yine Sosa, rakibini aldatarak arkaya kaçan golcünün kafasına oturttu topu. O da bakarak, görerek kalecinin kımıldamasına izin vermedi. Beşiktaş gollerden sonra oyunun dümenine geçti. Geçti de futbolda, “Maç ancak üç farkta biter” kuralını bir türlü işletemedi. Ve de hiçbir zaman anlayamadığım bir yere geldik. Önce 73’te Demba Ba çıktı, ardından da üç dakika sonra Sosa... Yani golleri attıran ve atan kulübeye geldi. Neden? Ben sahada yorulmuş böyle bir ikili gözlemedim. Artı, bu ikiliden herhangi biri de, “Beni al” demedi. Teknik adamların bu tutkusu, bu saçmalığı, bu kalıpçılığı, adına ne koyarsanız koyunuz, bazen maçların gitmesine de neden olabiliyor. Örnek mi? Tonla... Ve neredeyse Karabük’te de... Direklere çarpan, kale ağzında kaçırılan ve hatta bal gibi iptal edilen golü de bir düşünün bakalım... Madem Necip oyuna girecek, yani orta alanda bir sıkıntı var, o zaman Oğuzhan değil de Sosa’nın yerine Necip girmez mi? Neyse... Beşiktaş liderdir...
Sonra Trabzon’a çevirdik gözlerimizi. Oyuna çıkışta üçlü, savunmaya geçerken bazen beşli, bazen dörtlü olan geri blok oyuncuları, öne çıkarken Ekici’nin ve Özer’in Sefa ve Yusuf fizik güçleriyle bütünleşerek Cardoso’yu gözlemeleri... Böyle özetleyebiliriz Ersun hocanın yeni takımını... Tabii ki ligin bence en kötü takımlarından biri olmasına rağmen son haftalarda işleri denk getiren Gençler’in dağılan savunması ve kalesi... Sonra Yatabare üzerinden yeni bir orta alan-ileri uç adam arkası denemesi... Serdar’a da nasılsa skor alındı anlayışı ile ısınma sürelerinin tanınması... Fatih’e, “İlk on birde yoksun ama her zaman hazır ol” mesajının verildiği bir on beş dakikalık süre... Hem de Cardoso’nun oyundan alınıp sahaya sürülmesi ile... Sefa’nın, artık daha fazla dolaşarak oynayıp, boşu boşuna biriktirdiği fizik gücünü nihayet harcarken görüntülenmesi... Yusuf’un ağır mesaisi... Bonsingwa, Papadopolus, Belkelam ve en yakın destekçi Medjani ile Trabzonspor kalesinin zaman zaman da yerleşimde hata olsa da garantiye alınışı... Son noktayı kaleci Fatih için koyalım. Birkaç önce Onur’u aratmayacak konuma geliyor diye yazdığım kaleci... Ve de üst sıra takımlarına bir mesaj; “Dikkat; Trabzonspor alışık olduğu yarışa katılmak üzere...”
Pardon unutmadan... Cardoso’nun sol golünü basketbolda benim diyen üçlük ustalarından kaçı atar potaya acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.