Allahın mı, AB ve ABD'nin mi Rızası Önemli
Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, İslam’ı bir hayat nizamı olarak gönderen, hesap gününün hâkimi, Allah’a (C.C.) hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (S.A.V.), âline ve sahabelerine olsun.
Biz Müslüman bir toplumuz. Toplum, Batıcı eğitim müfredatları ile İslam bilgisinden mahrum bırakılmıştır. İslam bilgisi, eğitimin bir parçası olmaktan çıkarılmış olduğundan, aile kurumundan da alınamamıştır. Osmanlı döneminden kalma âlimler, kâmil mürşitler tükenmiş olduğundan, toplum sağlam İslam bilgisini alacak bir kaynak da bulamamaktadır. Böylelikle toplum hak-batıl, helal ve haram, hayır ve şer, maruf ve münker, mümin, Müslüman, kâfir, münafık, fasık ve facir ve daha nice şeyleri olduğu halleriyle bilemez haldedir.
Müslümanım diyen bir kimse, Allah’ın rızasını gözeten kimse olmalıdır. Allah’ın rızası İslam’dır. Allah’ın başka dinlere, felsefelere, şirk ve inkârcılığa, faize, yalana, talana dayanan düzenlere rızası yoktur. Şimdi konumuzun ana mefhumu olan kelimeyi birlikte kavrayalım.
Rıza nedir?
Rıza: Kabul gösterme, hoşnut olma, onaylayıp tasvip etme, kabullenme, memnun olma ve etme, bir şeyi itiraz etmeyerek kabul etme, bir şekilde cereyan eden bir olayı hoş görüp itiraz ve muhalefet etmeyerek kabul etme anlamına gelir. Zıddı ret, muhalefet ve itiraz etmektir.
Rıza: Allah’ın (C.C.) takdir ettiğine karşı olmamaktır. Allah’tan (C.C.) gelen ve hak olan bir şeye razı olmamak ahmaklık sayılmıştır. Bâtıla rıza göstermek ise sapıklık olarak kabul edilir. Küfre rıza gösterilmez, çünkü küfre rıza küfürdür. Peygamberimiz buyuruyor: “Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, Resul olarak Muhammed’den (S.A.V.) razı olan imanın tadını tatmıştır” (Müslim).
Rıza üç şeydir: 1-Şirkten temizlenip ilah olarak Allah’ı bilmek, tanımak ve O’na bağlanmaktır. 2-Allah’tan razı olmaktır. 3-Allah’ın rızası İslam’a rıza göstermektir. AL-İ İMRAN 162: “Allah’ın rızasına uyan kişi, Allah’ın gazabına uğrayan ve yeri cehennem olan gibi midir? Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır.”
İnsan için en büyük saadet, başkalarının değil Allah’ın rızasını gözetmektir. Allah’ın rızasını gözeten bir kimse ise başkalarının rızasını gözetmez. Başkalarının rızasını Allah’ın rızasına tercih eden kimse ve toplulukların varlığı bilinen bir gerçektir. Bu insan ve toplulukları, Kur’an bize haber vermektedir.
BAKARA 165-166: “İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a denk ilahlar edinir de, onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi. İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır.” Bu ayette gecen Allah’tan başkasını ilah edinmeyi, Allah’ın emir ve yasaklarına değil, inkârcıların emir ve yasaklarına, kanunlarına uymak şeklinde okumak gerekir. İnkârcıların emir ve yasaklarına uyanlar onları ilah edinmiş olurlar.
AB veya ABD’nin rızasını gözetmek
Avrupa Birliği ve Batı diye ifade edilen anlayışın jandarmalığını yapan ABD’nin temsil ettiği anlayış, inkârcılık anlayışıdır. Bu anlayışı temsil eden topluluklar, farklı kaynaklardan beslendikleri halde güçlü bir koalisyon kurarak batıl gayeleri için müşterek düşmana karşı birlikte savaşmaktadırlar. Bunların müşterek düşmanı İslam’dır. Bunlar inkârcı Yahudiler, Hıristiyanlar ve ateist felsefecilerdir.
Bunlar Allah’tan başkasını rabler edinmişlerdir.
RAB: Mâlik, yaratıcı, sahip, bir şeyi ıslah eden, terbiye eden, efendi manalarını ifade eder.
Rab kelimesinin üç manası önemlidir. 1-Malik Olmak: Yani tasarrufu, kudreti altında bulunan her şeyin sahibi ve idarecisi olmak. 2-Kendine itaat edilecek, boyun eğilecek efendi anlamını ifade eder. Mevla kelimesi eş anlamdır. Rab: Kendisine itaat edilecek, emirlerine uyulup, yasaklarından uzak durulacak anlamına da gelir. 3-Rab, ıslah eden, terbiye eden arıtıp, saflaştırıp, olgunlaştırandır. Rab Allah’ın sıfatlarından birisidir.
Batı inanışına sahip topluluklar, Allah’tan başka önemli buldukları zatları, rabler edindiklerini belirmek zorundayız. Bu bilgi Kur’an’ın bilgisidir. TEVBE 31 ile 35: “(Yahudiler) Allah’ı bırakıp hahamlarını, Hristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır. Allah’ın nurunu ağızlarıyla (her türlü imkânlarını kullanarak) söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez. O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir. Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!” Bu ayette geçen RAB kelimesi, Batı ve inkârcı toplumların önemli zatlarını önder ve rehber edindiklerine işaret etmektedir. İnsanlar bu önderlerin emirlerine uyarlar, yasaklarından kaçınırlar ve onların koydukları kural ve kaidelere de uyarlar. Onların hiç bir delile dayanmaksızın ileri sürdükleri helâl ve haram gibi değerlendirmelerini de kabul ederler.
Bu toplumların koyu bir İslam düşmanı oldukları da bu ayetlerde bize haber verilmektedir. Peygamber ve iman edenlerin temel vazifesi, bu inkârcılara karşı direnmek ve İslam’ın üstünlüğünü sağlamak için cihat etmektir.
Ben Müslümanım diyen toplumlar, AB ve ABD gibi topluluklara öykünür, Allah’ın rızasını değil, AB ve ABD’nin rızasını gözetirler ise bu takdirde onlar gibi Allah’ın gazabına müstahak olurlar.
AB ve ABD insanlığı helak edici günahlar düzeninin kurucusu ve yürütücüsüdürler.
Peygamber (S.A.V.) helak edici yedi günahtan kaçınınız, buyurmuş, sahabeler ise: “Ya Resülullah onlar nedir?” dediler. Peygamberimiz şöyle buyurdular: 1-Allah’a ortak koşmak,
2-Sihir yapmak, 3-Haksız yere Allah’ın haram kıldığı canı öldürmek, 4-Faiz yemek, 5-Yetim malı yemek, 6-Düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, 7-Hiçbir şeyden haberi olmayan evli, iffetli mümin kadınlara zina suçu isnat ederek iftira etmektir.” (Buhari)
Bu günahlara ilaveten şu günahları işlemek de toplumları helak eder. 1-Zina yapmak, 2-İçki içmek, 3-Kumar oynamak, 4-Livata, erkeğin erkekle yetinmesi, eşcinsellik, 5-Hırsızlık yapmak, 6-Haraç toplamak, 7-Ölçü ve tartıda hile yapmak ve benzeri günahlar toplumu helak eder.
AKP ve muhalefetinin AB aşkı
Türkiye bir helak edici günah işleyenler birliği olan AB’nin kapısına bağlanarak helake sürüklenmek isteniyor. 13 yıldır iktidarda olan AKP hükümetleri de AB’ye girmek, orada işlenen günahların Türkiye’de de işlenmesini sağlamak için deliler gibi çalışmaktadır. Tiran’da AB’nin himayesinde yapılan EŞCİNSELLER toplantısına katılmak için verdikleri mücadeleyi başarıyla tamamladılar ve bu toplantıya katılarak AB’nin rızasına mazhar oldular. Oraya gittiler, günahları örgütleyen AB’ye Milli Görüş’ü, Milli Gazete’yi şikâyet ettiler, onların nezdinde büyük itibarlar kazandılar. AKP ve CHP yöneticilerine sesleniyoruz. Gittiğiniz yol yanlıştır, çıkmaz sokaktır, bu yolun sonu helak olmaktır, bu yoldan dönünüz. Milli Görüş’e bağlanınız. Milli Görüş’ten başka kurtuluş yolu yoktur. Bu bir gerçektir.
Allah’ın Rızasını Gözetmek
Allah’ın rızası İslam’dır. Biz din ve ahlâk, ilim, iktisat, hukuk düzenlerimizi İslam’dan almak zorundayız. Bu düzenleri İslam’ın koyduğu hak ve adalet ölçülerine uygun olarak kurmak Allah’ın rızasıdır. Bugün bu anlayışın tek adresi Milli Görüş’tür. Milli Görüş, İslam Birliği’ni kuralım diyen görüştür. Adil Düzeni kuralım diyen görüştür. Bu görüşün tek temsilcisi Saadet Partisi’dir vesselam.