Darbenin militarist olanından yargısalına doğru
Eski Türkiye’de darbeler militarizm üzerinden yapılırdı. Hiç kimsenin gıkı çıkmaz, sinesine çekerdi. Ne zaman ki AK Parti kuruldu ve millet söz sahibi oldu, işte o zaman Ergenekon yapısı çökertilmeye başlandı ve askerin ve yabancı sermayenin siyaset üzerindeki egemenliği kısmen kırılmış oldu. 12 eylül 2010 referandumunda 82 anayasasının geçici 15. maddesinin ilgasıyla cuntanın hayatta kalan son üyelerini yargılayabildik. Darbe sonrası zindanlarda sağ ve sol grupların müntesipleri işkence ile terbiye edildiler. Bunların bir kısmı işkence esnasında can verdiler, bir kısmı ise aklından oldu. Ne karanlık günlerdi...
Kemalist düzenin “iç güvenlik meselesi” olarak nitelediği ve sınırlarımızı aşarak bölgesel mesele haline gelen Kürt sorunu kod adlı iç savaş zemininde binlerce insanımız öldü.12 eylül darbesinden AK Parti’nin kuruluşuna kadar geçen süre içinde yaklaşık 15 hükümetin güvenoyu aldığını izledik. Bu partilerin ve kurdukları iktidarların balans ayarını yabancı sermaye ile asker yapmaktaydı. Oligarşik darbeyi yapanların uluslar arası aktörlerle işbirliği yaptıklarını o gün de biliyorduk bugün de biliyoruz. Bizde, sıkıştığı zaman askerden medet bekleyen cenahın sığındığı militarizmin kalesi, şimdiki tabirle küresel güçlerdi.
“Vesayet ideolojisi öldü” diyemiyorum, sadece uykuya yattı. Bileği masada bükülü duran vesayet, güce boyun eğdi, şimdi reel politiğin gereğini yapıyor. Ondan görevi devir alan Yargı ideolojisi, fırsat bulabilirse 2015 seçimlerinden önce yargısal darbe yapmaya hazırlanıyor.
Hüseyin Erdal’ın da belirttiği gibi “12 Eylül’ün başrol oyuncusu Kenan Evren hakkında soruşturma açan Adana eski savcısını cezalandıran yargısal aklın bugün de zaman zaman aynı himaye refleksiyle hareket ettiği ve yargı içinde bir damarın Yeni Türkiye’ye direnmeyi misyon olarak seçtiği ortadadır. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın bazı pratiklerini bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. Hukukun yargılama konusu olmaktan çıkıp, tasfiye edilmekte olan vesayet rejiminin itirazlarını haklı gösteren bir ideoloji olarak kullanıldığını da söylemekte fayda vardır. Yeni Türkiye, bir organizma gibi canlı, gelişen, değişen, kendi içinde çelişkileri, zaafları ve diğer organizmalarla karşılıklı etkileşimleri bulunan bir zemin üzerinde yasal araçların birbiriyle kıyasıya mücadele ettiği ve giderek yeninin eskiyi mağlup ve tasfiye ettiği, dönüştürdüğü kesintisiz bir demokratik devrim sürecinde her gün inşa edilen yapının adıdır. Ana unsuru ise millet ve milli iradedir.”
Haşim Kılıç Beyin geçmişte güzel ve hayırlı iş yapmış olması, şimdi saptığı yolun, yanlış sokak olduğunu söylememize engel teşkil etmez. Haşim Bey 2015 seçimleri öncesi neden yüzde on barajının kaldırılmasını gündeme taşıdı? Aynen cemaat olayında olduğu gibi. Cemaatin de mazide kalmış çok güzel hayırlı hizmetleri olmuştur. Ama 17 Aralık olayıyla şirazesi kopmuş ve kendisini deşifre etmiştir. Bana göre İsrail’le dirsek teması içerisinde olan hiçbir hareket sağlıklı olamaz.
Türkiye küresel statüyü sarsmaya devam ettikçe birileri bundan rahatsızlık duyuyor. Türkiye’nin IMF’ye olan borcunu sıfırlamasıyla Gezi olaylarının aynı tarihe rast gelmesi veya küresel finansman olarak nitelendirebileceğimiz IMF borcunun sıfırlanmasının arifesinde Gezi kalkışması, sizce bir tesadüf müdür? AK Parti’yi sokak hareketleriyle frenleme operasyonunda başarılı olamayanlar MİT üzerinden vurmaya çalıştılar. O kanalda da gedik açamayınca 17 Aralık patlak verdi. İktidarın dik duruşu o salvoyu da boşa çıkardı. Şimdi sokaklardan bir çıkış yolu bulamayanlar yargı üzerinden bir oligarşi oluşturmaya ve mühendislik devşirmeye çalışıyorlar. Siyaset mühendisliği yapmak tehlikeli ve bir kadar da zor sanattır. Demirel o işin erbabıdır. Ah ne olaydı, yaşı müsait olsaydı da meydanlara inip AK Parti’nin Anayasayı değiştirebilecek çapta oy almasını engellemek için hem miting yapsaydı, hem de gücü yetse de Yargı’nın başındaki zatla birlikte olup yüzde on barajını düşürselerdi. Benimkisi de ne hayal değil mi?
Kainatın Yüce Rabbine ve O’na iman eden sadık kullarına güveniyoruz. Türkiye, Stratejik Derinlik gibi değerli eserin müellifinin başkanlığında küresel sistemi sarsmaya devam ettiği müddetçe korkmayın, bu topraklarda yeniden eski düzen neşet etmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.