İş dünyası G20’den ne bekliyor?
İş dünyasında hummalı bir çalışma var. 2015'deki dev zirveye yani G20'ye hazırlanıyorlar.
En güçlü siyasi liderleri bir araya getiren G20 zirvesi 2015 yılında Türkiye'de gerçekleştirilecek. 1 Aralık itibariyle de Avustralya'dan görevi devraldık.
G20'yi anlatmak için şu kriterler kullanılıyor. Dünya nüfusunun üçte ikisini temsil eden bu 20 ülke dünya ekonomik gücünün yüzde 85'ini elinde tutuyor.
Haliyle bu zirvede alınacak bütün kararlar, bütün ülkeleri, zincirleme olarak bütün sektörleri ve toplumun bütün kesimlerini etkileyebilir.
İş dünyası da B20 adıyla bir araya gelip, dünya liderlerini etkilemeyi düşünüyor. En azından zirvede alınacak kararların kendi kararlarıyla bir konsensus oluşmasını sağlamaya çalışıyor.
G20 Türkiye'nin koordinatörlüğü Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'da. İlk toplantılarını müsteşarlar düzeyinde geçen hafta yaptılar. Bu hafta da dünyanın G20 temsilcileriyle bir toplantı gerçekleştirip takvim netleşmiş olacak.
İstanbul'da yapılan ilk B20 toplantısı beklenenin üzerinde işadamlarının katılımıyla gerçekleşti. Ayakta izleyen işadamlarının sayısı epey fazlaydı.
Peki, bu heyecanın sebebi neydi?
B20, zirvenin işadamları ayağını oluşturuyor. Başkanlığında TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu bulunuyor.
Bunun yanı sıra L20 adıyla işçileri temsil eden bir yapı da oluşturuldu. Aynı şekilde Think Tank kuruluşlarını için T20 ve gençleri temsil eden de Y20 oluşumları bütün yıl boyunca çalışmalar sürdürecek.
Ali Babacan bu yıl yeni bir teklif sunarak kadınları temsilen de W20 oluşturulmasını önerdi.
Bütün bunlara rağmen işadamlarının gündemi çok yoğun. B20, 6 yıl evvel oluşturulduğunda Avrupa krizin dibindeydi. Yunanistan'ın nasıl kurtarılacağı konuluşuluyordu.
Geçen sürede dertler azalmadı büyüdü.
Hisarcıklıoğlu'nun ifadesiyle; "Beklentiler hızla değişiyor".
• Küresel olarak sağlam bir büyümeyi sağlanamıyor.
• 10 bin km batımızdaki bir ülkede biri hapşırsa, 10 bin kilometre doğumuzdaki bir ülke hasta oluyor.
• Para bolluğunun biteceği, parasal sıkılaşmanın başlayacağı günleri konuşuyoruz. Ama hiç birimiz bunun nasıl bir etkisi olacağını kestire miyoruz.
• Bugün giderek büyüyen şehirlerimize nasıl sığacağımızı kara kara düşünüyoruz.
• Hızla büyüyen orta sınıfın artan tüketim talebi bir yandan hepimizin iştahını kabartıyor, bir yandan da yerkürenin bu talebi nasıl karşılayacağı sorunu hepimizi korkutuyor.
• Eskiden projelerimize finansman bulmak için uğraşırdık, şimdi para da var, proje de. Ama ikisi de birbirine uzaktan bakıyor.
- Sağlıklı bir ekonomi için yılda 3,3 trilyon dolar sadece altyapı yatırımlarına aktarılması gerektiğini belirtiyor.
- İnternet teknolojilerinin bütün sektörleri etkilemeye devam ettiğine dikkat çekiliyor.
Şimdiye kadar G20 ülkeleri zirve bağlamında 1000 ayrı taahhütte bulunmuş. OECD ve IMF bu taahhütler tutulduğu takdirde 2018 yılına kadar dünya ekonomisinde ilave olarak yüzde 2 büyüme yani 2 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşacağı düşünüyor. İş dünyası buna uzak kalamaz.
Bunun için de kamu ve özel sektör birliktelikleri gerekiyor.
Babacan, bu bağlamda Dünya Bankası’na bir öneride bulunarak, kamu ve özel sektör birliktelikleriyle ilgili bir standart oluşturulmasını talep etmiş. Böylece spekülasyonlardan uzak olmanın yanı sıra daha fazla yatırım çekmek mümkün olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.