Fikri Türkel

Fikri Türkel

Terör Ekonomisi

Terör Ekonomisi

70’li yılların popüler terör örgütü İtalyan Kızıl Tugaylar’dı. 1978’de İtalyan Başbakanı Aldo Moro’yu kaçırıp katletmeye varan eylemleri vardı. 1993 yılında silahlı mücadeleye son verdiler. 

Kızıl Tugaylar’ın liderlerinden birinin büyük bir yatı vardı. Herkes onu saygın bir deniz sevdalısı olarak tanıyordu. Ama o Akdeniz’de deniz sefası değil, Lübnan’dan aldığı silahları, Avrupalı terör örgütlerine ulaştırıyordu.

Haliyle, bir organizasyon varsa, para da gerekiyor. O tarihlerde Kızıl Tugaylar’ın idare ve masrafları için yılda 7 milyon dolar gerekiyordu. Bunun yollarından biri de silah ticaretiydi. 

O yıllarda, genelde devletlerin finanse ettiği terörist gruplar vardı. Soğuk savaş, terörü de finanse ediyordu. 

Sonraki yıllarda, terör özerkleşmeye çalıştı. Bunun tipik örneklerinden ikisi IRA ve El Fetih’ti. Bunun için rant yolları aranmalıydı. Bunun yolu da uluslararası lojistik faaliyetlerine el atmaktı. Esnaftan haraç almak, iyi rant alanları bulmak, uyuşturucu ticaretinde aracı olmak gelir kaynaklarını oluşturdu.

90’lı yıllarda terör, küresel bir yapı izlemeye başladı.

Bugün 2 trilyon doları bulan terör ve suç ekonomisi var. Mesela, bildiğimiz ve kullandığımız internet, derin internetin ancak yüzde 4 boyutlarında. Bilmediğimiz bu dünyada 200 dolara pasaport, 20 bin dolara kiralık katil bulabiliyorsunuz. 

Dünyadaki haşhaş ve eroinin yüzde 80’i Afganistan’da yetişiyor ve El Kaide’nin yönetiminde dünyaya dağılıyor. 

Şimdi IŞİD, petrol ticaretiyle küresel bir oyuncu gibi hareket etmektedir. Zaten onlarca ülke ve ırktan insanı bu kadar rahatlıkla ülkeler arası sevketmek, basit bir örgütün yapabileceği bir şey değildir. 

Biraz daha bilgi vereyim: Sadece İtalya, Rusya, Çin ve Japonya’da suç dünyasının ekonomik büyüklüğü 1 trilyon doları bulmaktadır. Rusya’da bu rakam 630 milyar dolara ulaşabiliyor. Japon mafyası Yakuza’nın cirosunun 80 milyarı bulduğu tahmin ediliyor. İtalya’da her mafya ailesinin cirosunun en az 80 milyon doları aştığı konuşuluyor. 

Amerika’da hapishanelerdeki mahkumların sayısı Starbucks’ta çalışanlardan fazla. Ve bu suç yapılarıyla uğraşan 3 milyon Amerikalı yargıç, avukat veya adli kadrolar bulunuyor. 

Hatta bazı şehirler, üniversite yerine hapishane binası istemektedir. Çünkü hapishane daha ekonomik bir yapı olabiliyor.  

Yani, suç ekonomisi ve ona bağlı çalışan terör yapısının hedefi dünyadaki her ülkedir. 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre, El Kaide’nin terörüyle hayatını kaybeden kişilerin çoğu Müslüman ve sadece yüzde 15’i Batılı kişilerdir. Terör insan, fikir, cinsiyet ve inanç tanımıyor. 

Terör ilişkisi, girift sonuçlar da doğuruyor. Mesela, son yıllarda silahsız tebliği esas alan, dünyadaki bütün Ehli Sünnet gruplar, cemaatler terörist ilan ediliyor. Silahlı terör bağlantılarına devletler karıştıkça, kafaları karıştıran komplolar artıyor. Açık kod sistemlerinin yaygınlaşması ve diyalog yollarının açılması terörün en büyük düşmanıdır.

Çünkü her terör örgütü, küresel suç ekonomisinin bir parçasıdır. 

Dolaylı ve dolaysız terörle irtibatlı herkes, terörün destekçisidir ve vebalinden kurtulamazlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fikri Türkel Arşivi