Allah’ın Dininden Başka “Din” Aramanın Bedeli
“Aşır Aşır Kur’ân” derslerimiz devam ediyor. Geçen seneki ders notlarımız ise Pınar yayınları “Aile Sohbetleri” serisinden çıktı elhamdülillah. Bugün sizlerle, şehid üstadımız Seyyid Kutub’un, Âl-i İmran suresi 83. âyetini tefsir bağlamında yazdıklarının bir kısmını, bazı kısaltma ve vurgularla paylaşıyorum:
“Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar! Oysa göklerdekiler ve yeryüzündekiler isteyerek veya istemeyerek hep O’na boyun eğmişlerdir ve O’na döndürüleceklerdir.” (Âl-i İmran 3/83)
Allah’ın dini birdir. Tüm peygamberler ona çağırmıştır… YeryüzündeAllah’ın sistemini yürürlüğe koyan, ona bağlılık gösterip tüm varlığını adama ile gerçekleşecek olan İslâm evrenin değişmez yasasıdır. Bu kâinatta her canlının dini odur. Bu, İslâm’ın ve teslimiyetin kapsamlı, engin bir tablosudur; insanların gönüllerine inen ve vicdanlarını etkisi altına alan evrensel tablo! Tüm canlı ve cansızları bir yasaya, bir kanuna, bir sonuca götüren üstün ve egemen bir yasanın tablosudur bu.
“Ve O’na döndürülecekler.” En sonunda yüce tasarlayıcı, egemen ve hakim olan Allah’a dönüşten başka çıkar yolları yoktur.İnsan kendi mutluluk ve rahatını, gönül huzurunu, durumunun düzelmesini diliyorsa; kendi gönlünde, hayat tarzında ve toplum hayatında Allah’ın yoluna dönmelidir. Zira bunun dışında evrenin tüm düzeni ile uyum sağlayacak bir sistem yoktur. İnsan kendi başına bir yaşam tarzı düzenlerse, Rabbinin düzenlediği evrenin sistemiyle uyuşmaz. Oysa insan evrende yaşar ve evrenin düzeniyle ilişki içinde olur. Düşüncesinde ve bilincinde, realitesinde ve ilişkilerinde, işinde ve çalışmasında insanın nizamı ile evrenin düzeni arasında bir uyum sağlanırsa, insanın gücü kâinat güçleriyle çatışma yerine onlarla işbirliğini garanti eder; kâinat güçleriyle çatıştığında ise paramparça ve darmadağın olur gider. Allah’ın kendisine bağışladığı yeryüzünde hilafet görevini yerine getiremez. İlahi sisteme boyun eğdiğinde, hem kendisine hem de kâinattaki bütün canlılara egemen olan evrenin yasalarıyla uyum içine girer. ... İnsanın fıtratı temelde evrenin yasasıyla uyum içindedir... İnsan, yaşam düzeni ile bu değişmez yasanın dışına çıktığında yalnız evrenle çatışmakla kalmaz, her şeyden önce fıtratı ile çatışır, güçsüz düşer, darmadağın olur, sarsılır, şaşkınlığa düşer ve böylece bugünkü yolunu şaşırmış, talihsiz insanlığın yaşadığı gibi onca bilimsel başarılara, maddî ve medeni bütün kolaylıklara rağmen, işkence içinde ve bunalımlar içinde yaşar.
Bugün insanlık acı bir boşluğun ıstırabını çekmektedir. Bu boşluk; ruhun fıtratının, yokluğuna katlanamayacağı gerçeklerden boş bırakılmasıdır. İman gerçeğinden, hayatının ilahi yoldan uzak kalma boşluğundan, kendi hareketi ile içinde yaşadığı evrenin hareketini koordineli hale getiren yoldan mahrum oluşudur. İnsanlık, içinde yaşadığı susuz çöllerin kavurucu sıcaklığında, nemli serin gölgelerden uzak kalışın boşluğunun ıstırabını çekmektedir. Doğru çizgiden, alışılmış, belirginleşmiş yoldan uzak kalışın içinde yüzdüğü ıstırap ve bataklığın boşluğundan!..
Bu nedenle insanlık; bedbahtlık, ıstırap, şaşkınlık ve sıkıntı içindedir.Mahrumiyet, açlık ve boşluğu somut olarak yaşamaktadır. Afyon, esrar ve uyuşturucularla, delicesine hız yarışıyla, ahmakça maceralarla, hareketlerde, giyinişte ve yemede anormalliklerle kendi realitesinden kaçmak istemektedir. Maddi bolluk, bol üretim, kolay yaşam ve boş zaman onun bu boşluğunu dolduramamaktadır. Aksine maddi bolluk, uygarlık alanındaki kuşatıcı gelişmeler, yaşam şartları ve vasıtalarının kolaylaşmasında görülen artış kadar insanlığın şaşkınlığı, sıkıntıları ve boşlukları da artmaktadır. Bu korkunç boşluk, dehşetli bir hayalet gibi insanlığı kovalamaktadır. O kovalamakta, insanlık ise kaçmaktadır. Yalnız bu kaçış da onu korkunç boşluğa salıvermektedir!
Dünyanın zengin ve servet sahibi ülkelerini gezenler, bu insanların boşluğa koşuşan topluluklar olduğunu ilk bakışta görecektir. Kendilerini kovalayan hayaletlerden kaçan, kendi kendilerinden kaçan ve bataklıkta debelenme derecesine varan bir kaçış somut nimetler, maddi bolluk, kısa zamanda sinirsel ve psikolojik hastalıklara, anormalliklere, sıkıntılara, streslere, uyuşturucu ve sarhoşluk verici maddelerin tüketimine, cinayetlere zemin hazırlamış, artık, hayatın hiç de güzel bir yanı kalmamıştır!
Bu insanlar bir türlü kendi kendilerini bulamıyorlar. Çünkü varlıklarının gerçek amacına varabilmiş değiller. Onlar mutluluklarını bulamıyor; çünkü kendilerinin hareketi ile evrenin hareketi, kendi düzenleri ile varlık yasası arasında bir ahenk oluşturacak Allah’ın sistemini bulamıyorlar. Onlar huzuru bulamıyorlar; çünkü kendisine dönecekleri Allah’ı bilmiyorlar. (Fî Zılâli’l-Kur’ân)
DERSLERİMİZ: Pazartesi: Araştırma ve Kültür Vakfı Merkez binası: Horhor cd. Yeşiltekke Sk. No: 4 FATİH (Saat 19.30). Tlf: 0212 6311385
Perşembe: AKV Sanayi Mh. Şubesi: Sultan Cad. Bereket Sk. No: 2 Kat: 5 (Merkez Camii yanı) KÂĞITHANE (Saat 19.30). Tlf: 0212 2833328
Cuma: Yunus Emre Camii Konferans Salonu (Uğur Mumcu Mah. Yunus Emre Cd.) KARTAL (Saat 19.30). Tlf: 0535 2734215
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.