Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Mahkeme Kadıya Mülk Mü?

Mahkeme Kadıya Mülk Mü?

Es­ki za­man­lar­dan bi­rin­de ya­ni mah­ke­me ka­dı­ya mülk iken de­me­ye­lim ama ka­dı­nın hük­mü­nün geç­ti­ği bir za­man bir “hır­sız­lı­k” va­k’­ası mey­da­na gel­miş. 

Ni­ye­ti­ni bo­zan bir kom­şu, üst kat­ta­ki kom­şu­su­nun bal­ko­nu­na tır­man­mış. Der­ken efen­dim bal­kon güm­bür­tüy­le yı­kıl­mış. Hır­sız da dü­şüp aya­ğı­nı kır­mış. Ev sa­hi­bi man­za­ra kar­şı­sın­da ne yap­sın, bir gü­zel pa­tak­la­mış kom­şu­su­nu. 

Mah­ke­me­ye çık­mış­lar. 

Ev sa­hi­bi şi­kâ­yet­çi ol­muş kom­şu­sun­dan. Evi­mi soy­mak için içe­ri gi­re­cek­ken bal­ko­num­da ya­ka­la­dım bu na­mus­su­zu ge­re­ği­ni arz ede­rim.

“O­lur mu?” de­miş hır­sız kom­şu, “a­sıl ben da­va­cı­yım, bal­ko­nu­nu çü­rük yap­mış. Sağ­lam yap­tır­say­dı aya­ğım kı­rıl­ma­ya­cak­tı.”

Ka­dı ka­şın­dan bir tel ko­par­mış.

“Hak­lı­sın ça­ğı­rın bal­ko­nu ya­pan us­ta­yı!”

Ge­tir­miş­ler us­ta­yı.

“B­re mad­ra­baz. Bre iş bil­mez. Ni­ye bal­ko­nu çü­rük yap­tın da şu ada­mın aya­ğı­nın kı­rıl­ma­sı­na se­bep ol­dun?”

Adam şaş­kın­lı­ğı­nı gi­de­re­me­den, ka­dı:

“Ya­tı­rın fa­la­ka­ya!” de­miş.

Ada­mın ak­lı ba­şı­na gel­miş:

“A­man­dır Ka­dı Efen­di! Tam ka­lı­bı ha­zır­lar­ken al ye­şil gey­miş gü­zel bir ha­tun geç­ti bu­ra­dan. Ka­ba­hat ben­de de­ğil on­da!”

Ka­dı bir tel da­ha ko­par­mış ka­şın­dan:

“Doğ­ru­” de­miş, “o hal­de ge­ti­rin o ha­tu­nu!”

Ge­tir­miş­ler ki, o ha­tun ger­çek­ten dün­ya­lar gü­ze­li. Ka­dı ver­miş hük­mü­nü:

“B­re na­dan! Bre mer­ha­met­siz, in­saf­sız.,. Ni­ye böy­le ga­zel­sin? Ni­çin böy­le fet­tan­sın? Us­ta­nın ak­lı­nı ba­şın­dan al­mış­sın. Gö­tü­rün bu­nu da­ra­ğa­cın­da sal­lan­dı­rın da ak­lı ba­şı­na gel­sin.”

Za­val­lı ka­dı­nı gö­tür­müş­ler, ya­ka­rış­la­rı­na ku­lak as­ma­mış­lar.

Fa­kat mü­ba­şir­ler, muh­zır­lar, in­faz­cı­lar ge­ri gel­miş.

“Ka­dı Efen­di ayak­la­rı çok uzun gel­di, da­ra­ğa­cı­na sığ­ma­dı, ne ya­pa­lım?”

Ka­dı ka­şın­dan bir tel da­ha ko­par­mış.

“U­lan gi­din al­lı ye­şil­li gi­yen bo­yu da­ra­ğa­cı­na uy­gun bir ha­tu­nu bu­lun ve asın!”

Ben Ra­gıp Ak­ya­va­ş’­ın ya­lan­cı­sı­yım. Hat­ta o hük­mü ve­ren ka­dı­nın adı da Ka­ra­kuş imiş. O yüz­den böy­le ka­rar­la­ra ka­ra­ku­şi hü­küm­ler de­nir­miş.

Gü­nü­müz ada­let ve hu­kuk sis­te­mi­miz­de ka­ra­ku­şi ka­rar­la­rın olup ol­ma­dı­ğı­nı bil­mi­yo­rum. Bel­ki o de­re­ce fet­tan ka­fa ka­rış­tı­rı­cı­lar ol­ma­dı­ğı için­dir.

Ama ala­ca­lı bu­la­ca­lı, yır­tık pır­tık, çö­zük mö­zük, saç­ma sa­pan, eğ­ri büğ­rü, hır­lı hır­sız, kar­man çor­man, ber­bat mer­bat, kir­li mir­li, tu­haf mu­af ilam­lar var­dır.

Ken­dim­den bi­li­yo­rum.

İda­re Mah­ke­me­si­ne hak­sız­lı­ğı gi­dip an­lat­ma­mı­za ve mah­ke­me baş­ka­nı yüz­de yüz ik­na ol­ma­sı­na rağ­men so­nuç aley­hi­me çık­tı. Be­nim için önem­siz bir öz­lük hak­la­rı me­se­le­si­… Dev­le­te he­lal ol­sun.

O ki­şi son­ra Baş­ba­ka­n’­ın(Er­do­ğan) en ya­kı­nı­na so­kul­du. Baş­ba­kan­lık­ta ikin­ci ma­ka­ma otur­du. Şim­di de ce­ma­at­çi di­ye yaf­ta­lı­…

Mah­ke­me baş­kan­la­rı­na, ka­dı­la­ra, va­iz­le­re, ho­ca efen­di­le­re baş­ka ma­kam­lar gös­te­rir­sen ola­ca­ğı bu­dur. 

O yüz­den de 12 Ey­lü­l’­de, 28 Şu­ba­t’­ta hi­za­ya ge­ti­ri­len­le­re, son­ra­sın­da baş­ka ge­rek­çe­ler­le hi­za­ya ge­len­le­re say­gı duy­mu­yo­rum. 

Ba­zı­la­rı­nı ten­zih et­mek is­te­rim el­bet­te­… 

ÇIKARSAMA:

12 Ey­lü­l’­e, 28 Şu­ba­t’­a, F ya­pı­lan­ma­sı­na hü­küm­le­ri ge­çer­li ol­du­ğu za­man­lar­da dik du­ra­bi­len­le­re say­gı du­yu­yo­rum. Kaç ki­şi aca­ba? Ama son­ra­dan “vur aba­lı­ya­” di­ye sü­rü­ye ka­tı­lan­la­ra de­ği­l…

Adım Da­vid Ya­hut Henry De­ğil Ama­…

Da­vid Phil­lips ve Henry Bar­ke­y’­in ya­zıp dik­te et­tir­dik­le­ri Kür­dis­ta­n’­da Ça­tış­ma­yı Ön­le­mek baş­lık­lı pro­je if­las et­ti ar­tık. Ben ede­ce­ği­ni da­ha o za­man­lar yaz­dım ama din­le­yen ol­ma­dı ma­ale­se­f… Tür­ki­ye düş­ma­nıy­la ya­ta­ğa gir­di ve ABD pla­nı­na kur­ta­rı­cı bir for­mül mu­ame­le­si yap­tı. Bu bel­ki AB­D’­yi oya­la­mak için Mİ­T’­in bir tak­ti­ği idi. ama stra­te­ji de­ğil­di. Bu ka­dar uzun bir tak­tik de yü­rü­tü­le­mez.

Tür­ki­ye­’de eğer bir dev­let ak­lı var­sa bu­nu id­rak et­me­li­dir. Adım Henry ya da Da­vid de­ğil el­ham­dü­lil­lah. Ama si­zin adı­nız da Ah­met, Tay­yip, Bü­lent, Yal­çın ve     Ef­gan. Kar­de­şiz be­…

Bir de be­ni din­le­yin. Türk Ta­rih Fel­se­fe­si Işı­ğın­da Kürt So­ru­nu­na Çö­züm ki­ta­bı­mı oku­yun. Ver­miş ol­ma­lı­yım si­ze­… 

Dön­dük dön­dük ba­şa gel­dik iş­te.

Lüt­fen ri­ca edi­yo­rum, Al­lah rı­za­sı için. Özür di­le­rim Tür­k’­üm ve Müs­lü­ma­n’­ım. Bir de ben­den bi­ri­fing alın ya­hu­… Ef­gan­cı­ğım, Yal­çın kar­de­şim. Ah­met Ho­ca­m… 

Ara­ba dev­ril­me­den ön­ce­…

Son vi­ra­ja gir­me­den.

 

BÜLENT BEY

Bü­lent Arınç okul­lar­da­ki si­ya­set bi­li­mi ders­le­rin­de ar­tık oku­tul­ma­sı ge­re­ken bir si­ya­set­çi­miz. Hem es­ki Tür­ki­ye­’yi tem­sil edi­yor, hem Ye­ni Tür­ki­ye­’yi­… Hem Mil­li Gö­rü­ş’­ün ta İs­ma­il abi za­ma­nın­dan be­ri ge­len mil­li Türk ta­le­be bir­li­ği has­sa­si­ye­ti var, hem ce­ma­at ve ta­ri­kat­le­rin or­tak ve ka­dim eda­sın­da­ki iz­le­r… 

Ge­çen­ler­de “be­nim yü­züm­den, be­ni ba­ha­ne ede­rek koz­mik oda­ya gir­miş­le­r” de­di. O za­man­lar ben bu­nu di­yor­dum ama ga­li­ba sa­ka­lım­da­ki ak­lar az­dı. Bü­lent be­yin evi­ni bil­me­yen mi var­dı. Za­ten Çu­ku­ram­bar ma­hal­le­si ye­ni ye­ni ca­zi­be mer­ke­zi ol­ma­ya baş­la­mış­tı. Bel­li ki par­la­men­to ora­ya ta­şı­na­cak­tı. Es­ki Or­man ba­ka­nı, bi­zim Al­ter­na­tif, Us­ta İn­şa­at’­tan fi­lan bi­li­yor­dum yıl­lar ev­ve­li­… 

Ya­ni Türk Or­du­su Bü­lent be­yin ev ad­re­si­ni ara­ya­cak öy­le mi?

Do­la­yı­sıy­la geç de ol­sa Bü­lent Be­yin söz­le­ri­ni ar­tık sav­cı­lar so­ruş­tur­ma me­se­le­si yap­ma­lı ve Tah­şi­ye gi­bi ka­mu­oyu­nun pek il­gi­len­me­di­ği me­se­le et­ra­fın­da de­ğil de me­se­lâ koz­mik oda­ya gi­ren ca­sus­luk üze­ri­ne kap­sam ge­niş­li­ği­ne gi­de­rek ger­çek­ten bir haş­ha­şi­lik söz ko­nu­su ise bu­nu mil­li bir me­se­le ha­li­ne ge­tir­me­li­dir bu mem­le­ke­t…

Bu zin­dan di­yen­le­re be­zir­gân

Akıp gi­den her an sev­da­lı­sı­na düş­man

Bu mem­le­ke­t…

KİTAPÇI:

Lütfü Şehsuvaroğlu, Kürt Sorununa Türk Tarih Felsefesi Aççısından Bir Yaklaşım: Kürtler Nasıl Türk Olur, Elips Yayınları, Ankara

Kitabın adı şaşırtmasın, bu kitapta Kürt milliyeti ve milliyetçiliği layık-ı veçhile değerlendiriliyor, bölücülüğün açmazları vurgulanıyor ve Türk tarih felsefesindeki mayanın izleri sürülerek kuşatıcı bir jeopolitik zemin inşa edilmeye çalışılıyor. Emperyalizm sorunu, Yahudi İngiliz medeniyetinin planları, kendisini Türk zannedenlerin açmazları ile Kürtlerin kadim ve gelecek için çıkar yolları masaya yatırılıyor. Kitap, devlet aklı içindeki ajan-provokatörleri de deşifre ediyor doğal olarak…
Baskı: Ankara 2008
Baskı: Ankara Ocak 2015(baskıda) İlaveli. Son çözüm sürecinin eleştirisi ile birlikte 

RUBAİ:

Erguvan Bülent Arınç’a ithaf etmiş, Kızılcahamam’da bir tatilde tesadüf karşılaşınca da kır yürüyüşünde kendisine okumuştum.

Erguvan heyulalar sarınca ufkumuzu

Kaldırır dimağımız asırlık uykumuzu

Belki mehteran yürür çağın kelîmesine

Ecdâdın sâyında gösterir şu utkumuzu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi