Batı tasavvuruna uyan müslüman hangisidir? Hani oryantalistlerin “İslâm”ı...

Dünkü karikatürist cinayetini işleyenler mi? Cevabı belli: Evet! Haklı olmak için buna ihtiyaçları var.

Biz işin polisiye tarafında değiliz ve olamayız.

Batı’nın her şey değişse de değişmeyen düşmanı müslümanlık. 19. Yüzyılda sömürge imparatorluklarına dönüşen tahakkümcü Avrupa devletleri, 20. Yüzyılın başında tam da yüz yıl önce, 1. Dünya Savaşı başlamadan, Osmanlı Devleti yıkmak ve mirasını paylaşmak için anlaştı: İngiltere, Rusya, Fransa ve sonra İtalya... Osmanlı Devleti’ni canevinden vurmak için tam yüz yıl önce bugünlerde dünyanın en büyük donanmaları Çanakkale önlerinde idi... Güçlü armadalar Çanakkale’yi geçecek ve İstanbul’a ulaşacaktı. Bu İslâm dünyasının atıf merkezinin çökertilmesi demekti.

Bunu başaramadılar. Denizde daha güçlü bir Osmanlı donanmasına değil, irapta mahalli olmayan mayınlara ve karadan topçularımızın “tesadüfi” atışlarına mağlub oldular. Sonra kalabalık asker çıkararak karadan zorladılar... Ağustos ayında orada da havlu attılar. Ve nihayet mağluben geri çekildiler...

Onların mağlubiyeti, Rusya’da Çarlık rejiminin sonunu getirdi. Osmanlı’yı paylaşacak güçlerden biri böylece denklemden çıktı. İşte dünyayı yarım asırdan fazla meşgul edecek doğu (komünizm) ve batı (kapitalizm) çatışmasının zemini böyle oluştu.

Batılı güçler Sovyetleri geçici düşman olarak gördüler. Mütarekeden sonra Çanakkale’yi geçip İstanbul'u işgal ettiler. Osmanlı Devleti’ni bize yıktırdılar, yıkılış tamamlanana kadar işgali sürdürdüler. Yeryüzünde müslümanları temsil eden bir siyasi otorite bırakmadılar. Oysa Osmanlı öncülüğünde müslümanlar doğu ile batı arasında bir güç merkezi, bir denge oluşturabilirdi. Bu istenmedi, İslâm dünyası külliyen işgal edildi, sömürgeleştirildi, manda yönetimleri kuruldu. Ve İsrail İslâm âleminin kalbine bir hançer gibi saplandı...

Bugün aynı ümitsiz manzara: Batı, ABD herşeye rağmen İsrail’in varlığı üzerine sistemini kuruyor; islam alemini yok sayıyor. Siyonistin bütün zulümleri, katliamları, haksızlıkları hukuksuzlukları vız geliyor. Daha Birleşmiş Milletler’in kuruluş döneminde Filistin’de iki hükümet kabul edilmişken, Siyonist göçmenlerin devleti bütün vahşetiyle var oluyor, yerlilerin, Filistinlilerin devleti daha bir kaç hafta önce yine BM’de veto ediliyor. Irak ayrı felakat, Suriye felaketi unutturan rezalet!

Ne demişti meşhur Fransız oryantalist Louis Massignon?

“Onların herşeylerini tahrib ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun hâle geldiler...”

İspanyol aktör Willy Toledo Avrupa’nın vicdanı gibi bakmış meseleye: “Siz hiç gürültü çıkarmadan günde milyonlarca kişiyi öldürüyorsunuz...” Ve takkeleri koyarak düşünmek gerektiğini söylüyor!

Paris’te 12 kişi öldürmek, kimin hesabına yazılır? Müslümanların mı? Diyelim ki Müslümanlar 12 kişiyi öldürdü, bu 12 kişinin katlinin bütün müslümanları töhmet altına almak iç altın bir fırsat oluşturduğunu idrak edemeyen kuş beyinliye “müslüman” denilir mi? Olsa olsa müslüman karikatürü!

Hâlâ yeryüzünde müslümanların güçlü bir otoritesinin, devletinin olmasını istemiyorlar. Irak, Suriye çıbanları Türkiye güçlenmesin diye habire kaşınıyor...

Elbette öldürmenin, katlin hiçbir mazereti olmaz. Olmaz ama öldürmek bir siyasettir. Bu siyasetin bin türlüsünü batılı güçler biliyor ve uyguluyor, uygulatıyor!

İyi müslüman batılıya yaramaz; iyi müslüman imajı sarsıntı geçiren bir dünyada İslâmın gelişmesine hizmet eder. Ne diyor Almanya’da her hafta gösteri yapan Pegida’cılar? “Avrupa’nın müslümanlaşmasına karşı yürüyün!” Almanyayı “teröristler” mi müslümanlaştıracak? Selefiler mi?

Batıda müslüman olanların büyük çoğunluğu tasavvuf eliyle, Mevlana gibi irşad edici büyüklerin tesiriyle bu yola giriyor.

Batı gerçek müslüman resmi yerine karikatürünü tercih ediyor.

Karikatür bizim kültürümüzde yok. Onları batıdan öğrendik. Bizim karikatürümüzü de onlar yapıyorlar. Bugün terörle anılan bütün müslüman karikatürlerinin çizerleri batılılar desem, yanlış olmaz!