İçimizdeki Fransızlar
Her zaman hazır kıta bekleyip, fırsat kollayan içimizdeki Fransızlar, bir kez daha sahneye çıktı.
Bu kez çok daha tehlikeli bir girişimle.
Geçmişte Aziz Nesin’in Aydınlık’ta yaptığını,
Bu kez Cumhuriyet gazetesi yapmaya yeltendi.
“Fransız dergiye sahip çıkma”, “teröre tepki gösterme”, “basın özgürlüğü” adları altında.
Bunların tamamı maske, gerçek niyet çok başkadır: Fırsattan istifade edip, Müslümanlara olan kin ve öfkelerini kusma,
Batı’da yakılmak istenen tahrik ateşini Türkiye’ye taşıma,
Ülkemizdeki kutuplaşmadan istifade insanları birbirine düşürüp, Türkiye’yi karıştırma,
Ve bu olaylar üzerinden siyasi iktidarı yıpratma, Hükümet’e yönelik uluslararası baskıyı artırma hesapları vardır bu girişimde.
Dine, dindara, inançlara saygıyı ağzından düşürmeyen Kılıçdaroğlu CHP’sinin, Cumhuriyet’in bu provokatif girişimine sahip çıkması da göstermiştir ki,
Hesap siyasidir, derindir, kirlidir, kanlıdır.
Bunu, Cumhuriyet gazetesine destek ziyaretinde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu’nun açıklamalarından da görmek mümkün.
Tanrıkulu, Başbakan Davutoğlu’nun bu gazeteye yönelik eleştirisini çevirip, “Cumhuriyet’in başına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz” demeye getirdi.
Davutoğlu, Brüksel seyahati öncesi yaptığı açıklamada,
Her bir Müslümanın Peygamber Efendimiz’e sahip çıkma hassasiyetine sahip olduğunu vurgulamıştı.
Davutoğlu’nun sözleri şöyleydi:
“Tutumumuz açıktır, nettir. Paris'te teröre karşı ilkesel tutumumuzda ne kadar kararlıysak, Hazreti Peygamber'in onurunu korumak konusunda da o kadar kararlıyız. Hiç kimse bunu yapamaz. Bu sebeple her bir Müslüman bütün varlığını ortaya koyacak şekilde bir hassasiyete sahip. Bunu basın özgürlüğüyle ilişkilendirmek doğru değil.”
Sayın Tanrıkulu kendini o Müslümanlardan görmüyor olabilir,
Kendisi başka hassasiyetlere sahip olabilir, saygı duyarım.
Lakin “Bundan sonra olabileceklerden Başbakan sorumludur” demek, hırsız arsızlığıdır.
Cumhuriyet’in “Sosyal medyada gazetemizi basma çağrıları yapılıyor” demesi de öyle.
Çünkü burada tepki gösterilecek biri varsa, o da sizsiniz; sizin bu girişiminizdir.
Çünkü tahrik eden de,
“Gelin bize saldırın”, “Gelin bizim üzerimizden provokatif bir eylem yapın” diye davetiye çıkaran da sizlersiniz.
Dolayısıyla gerek “münferit bir şiddetli tepki” gerekse “fırsattan istifade organize bir provokatif şiddet eylemi”nin asıl sorumlusu Cumhuriyet’tir, CHP’dir.
Ve bu konuda yargı üzerine düşeni yapıp,
Ülkeyi, insanlarımızı böylesi bir tehlikeye atanlardan hesap sormalıdır.