Bu zorunluluk kalkmalı
Geçtiğimiz hafta Eğitimciler Birliği Sendikası Başkanvekili Ahmet Özer’i ziyaret ettik.
Sohbetimizde “karma eğitim” konusu gündeme geldi.
Malum, ülkemizde ne zaman “karma eğitim”e bir eleştiri yapılsa, hemen “dinsel” nedenlere indirgenerek, “laiklik elden gidiyor” yaygarası koparılır.
“Karma eğitim” Cumhuriyet’in bir gereği gibi lanse edilerek, savunulur.
Oysa bunları artık aşıp, gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor.
Bugün Türkiye’de eğitim sistemi dökülüyor.
Başarılı değiliz; pek çok noktada okullarımız okul olmaktan çıkmış.
İçi boş mevcut sistemle devamsızlık, ahlaksızlık, saygısızlık, şiddet had safhada…
Dünya eğitim sıralamasında sonlardayız:
PISA’da 65 ülke içinde 44.,
TIMSS’te 50 ülke içinde 35.,
OECD ülkeleri içinde sondan 3.
Neden başarısızız, neden dökülüyoruz?
Her konuda örnek gösterilen Batı’ya asıl bu konuda kulak verilebilir aslında.
Pek çok Avrupa ülkesinde bugün kız-erkek ayrı okullar bulunuyor.
Kimi ülkelerde karma eğitim şartından her alanda vazgeçilmiş durumda.
Bunun bilimsel nedenleri var.
Yapılan araştırmalarda, kız-erkek ayrı eğitim verilen okullarda, karma okullara oranla;
1-Devamsızlığın azaldığı,
2-Şiddet olaylarının düştüğü,
3-Başarının arttığı gözlenmiş,
Buradan yola çıkarak da karma eğitimden vazgeçilmeye başlanılmıştır.
Örneğin G. Kore’de bugün üniversitelerde bile ayrı eğitimin önü açılmıştır.
****
Eğitim Bir-Sen Başkanvekili Özer, ülkemizde ise, bugün halen Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 15. Maddesi’ne göre, “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılmasının esas” olduğunu hatırlatarak, bunun Türkiye’nin önünde büyük bir engel olduğunu kaydetti.
Sendika olarak, bu konudaki talep ve önerilerinin birileri tarafından hep farklı yerlere çekildiğini,
Siyasi iktidarın neyin ne olduğunun farkında olmakla birlikte, adım atmakta yavaş davrandığını anlatan Özer, “karma eğitimin” değil “karma eğitim zorunluluğunun” kaldırılmasını istediklerini kaydetti.
Özer “Ben kızımı, kız okulu olursa gönderirim” diyen vatandaşa devletin bu imkanı sağlaması gerektiğini söyledi.
Özellikle Güneydoğu’da pek çok ailenin “karma eğitimi” gerekçe göstererek, kızlarını okula göndermediğini vurgulayan Özer, konunun “çözüm süreci” için de önem arz ettiğine işaret etti.
İnsanların ideolojik önyargılardan sıyrılarak, meseleye gerçekti yaklaşmasını isteyen Özer, şu teklifte bulundu:
“İdeolojiyi bir kenara bırakarak, aynı şartlardaki karma ve ayrı eğitimi ayrı ayrı gözlemlemeye dönük pilot bölgeler oluşturalım. Hep birlikte bakalım sonuçlara. Çıkacak sonuçlar bizim kabulümüzdür. Ayrı eğitimde başarı artmazsa, devamsızlık düşmezse, şiddet azalmazsa biz bu teklifimizde ısrarcı olmayız.”
“Derdimiz üzüm yemek” duruşuna karşın,
Yeni Türkiye’de bugün halen “bağcıyı dövme” niyetindeki “istemezükçülerin” sözünün geçiyor olması üzüntü veriyor.
Uygun konjonktür gözetmek, Türkiye’nin günden güne kaybetmesine göz yummak anlamına geliyor.
Karma zorunluluğuna acilen son verilmeli.