Bir cizlavet hikâyesi
SOMA’DA…
MADENDE…
Evladını yitiren babanın yüzünü hatırlıyor musunuz?
Ben hiç unutamam.
O bizim Sivas’ın soğuk yemiş kara kuru yüz hatlarına sahip ve her an kendisini memleketin tamamının müdafisi sayan, değerli dostum Ahmet Turan Alkan’ın deyişiyle müddei addeden bir mesuliyet ve samimiyet çizgisini alın yazısı yapmış yurdum insanıdır.
Özgüveni tamdır.
Ayakkabı için kimseye eğilmemiştir.
Kadere razıdır. Cinayete, katliama karşıdır, zulme karşıdır.
Tamah etmez. Kazanmak için insanlık dışı bir hırsa kapılmaz.
Biraz da bizim Abdurrahim Karakoç’a ya da ne bileyim Serdengeçti’ye benziyordu yüzü…
Karakoç Kahramanmaraşlı, Serdengeçti İç Akdeniz, Erzurum, Soma, Tekirdağ ya da Bitlis fark etmez. Mayamızın insan karakteri böyleydi.
Bin yıl evvel Horasan’dan Anadolu’ya çalınan maya ritüellerin tamamına riayet etmekle beraber asıl meselenin “güzel ahlâkı tamamlamak” olduğunu kavramıştı ruh kökünde.
Türk’ün ruh kökü diye tarif ettiği de buydu Üstadın.
Demir irade.
“Yürü altın nesli demir Oğuz’un”
Boşuna Büyük Doğu marşında böyle demiyordu.
Demir gibi bir irade gerek bu mayanın insanına.
Paraya pula, rüşvete, harama, yalana, riyaya, casusluğa, dünyanın süper güçlerine bilgi ve avanta sağlamaya, onlarla birlikte sözde dünya barışı düşünmeye, korkuya, vesveseye, telaşa, tamahkârlığa, hırsa, kine, zulme pirim vermez.
Dinimiz suda boğulanı bile şehit hükmünde sayar. Elbette dereceleri vardır şühedanın. Allah bilir. Gazada şehit olmak evla elbette. Nizam-ı âlem, ilâ-yı kelimetullah için gazada can vermek… Kim istemez.Ama biliyorum ki Cizlavet giyen madenci amcanın oğlu da onu hak etmiştir.
O amcanın yüreği onun için ferahtı. Onun için gazeteciler sorduklarında şımarıklık yapmadı, nazlanmadı, feveran etmedi. “cizlavet iyidir” dedi.
Geçenlerde evi yenilenmiş. Hayata neş’e güneştir. Ölenle ölünmez. O zamanki iç huzuru yine vardı. Yine varlıkla dalga geçiyordu.
Ona ithaf ettiğim Cizlavet şiirini yayınlıyorum çerçevede…
Cizlavet iyidir.
CİZLAVETİM DERT MİYDİ Kİ
Maden mezar olmasaydı
Cizlavetim dert miydi ki
Tek, evlâdım yaşasaydı
Cizlavetim dert miydi ki
Alınteri nedir bilmez
Mâsumun gözyaşın silmez
Görür de bir selam vermez
Cizlavetim dert miydi ki
Gönlüm büyüktür madenden
Hile rüşvet düzeninden
Bir gönül yapmadın neden
Cizlavetim dert miydi ki
Bir gelseydin on gelirdim
Yoluna ben can verirdim
Seni hep gardaş bilirdim
Cizlavetim dert miydi ki
Nedir madencinin hali
Kapıda bekler ahali
Kaç gün oldu çıkmaz Ali
Cizlavetim dert miydi ki
Ağlarım gözyaşım dinmez
Giden canlar geri gelmez
Bezirgan da keyif sürmez
Cizlavetim dert miydi ki
Şehsuvarım dünya yalan
Bilmem ne gün biter talan
Bu hesap ahrete kalan
Cizlavetim dert miydi ki
DAĞARCIK:
“İkbal hırsıyla yanıp da yoksulları göremeyen kör gönüllerin gafletinden halkı uyandırmak için.
Zenginlerin âlemi, kendi iştahlarına lokma sayan duygusuzluklarından utanmayan ruhlarını kapkara örtülerinden sıyırarak kurtarırken zamanın her anında ve mekânın her adımında hakkı çiğnen fakirlerin affını gerçekleştirmek iççin fakirle zengini böylece birlikte kurtarmak için.
Kirli yüzlerin hayâ bilmez bakışların sızıntısı olan hırs ve haset çamuru ile tertemiz toprağı kirlenmekten koruyacak elleri yeryüzüne hâkim kılmak için.
Nihayet her varlığı kendi nefsi için tasarlayan kemirici egoizmden ruhları kurtararak onları Allah’a ulaştıracak merhameti canlandırmak için…” Nurettin Topçu – Ne İçin Sosyalizm?
Maziden
Rahmetli hocam Erol Güngör 44 yaşında terk-i dünya eyledi. Oğuz Atay da 44’e girerken. Onun Tutunamayanlar romanını okuduğumda artık roman yazmamın bir gereği yok, adam yazmış demiştim. Tutunamayanlar bizim kuşağın anahtar kelimesi olmuştu. Dün tweetini görünce heyecanlandım. Tutundum.
Rubai
Artık bu dumandan kaçabilsem diyorum
Her bir yana güller saçabilsem diyorum
Yorgun ruhumun gafleti hicran tepesi
Kırk dört yaşa mânâ katabilsem diyorum
Günün Tweet'i
“Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.” Oğuz Atay saat 14.30 24.12.2014 (Oğuz Atay’ın vefatı: 13 Aralık 1977)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.