Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Eti­mo­lo­ji de­dik­le­ri, şe­ker­dir ye­dik­le­ri

Eti­mo­lo­ji de­dik­le­ri, şe­ker­dir ye­dik­le­ri

Eti­mo­lo­ji di­ye bir bi­lim­sel alan var. Ke­li­me­le­rin kö­ken­le­ri­ni, ne­re­den na­sıl gel­dik­le­ri­ni; na­sıl tü­re­til­dik­le­ri­ni; ta­rih bo­yun­ca ka­zan­dı­ğı ve­ya kay­bet­ti­ği an­lam­la­rı fa­lan in­ce­ler. Bir tür “ke­li­me ar­ke­olo­ji­si­” gi­bi bir şey. Es­ki kül­tür­le­ri ve bu ara­da ke­li­me­le­rin es­ki du­rum­la­rı­nı me­rak eden­ler için çok gü­zel, çok tat­lı bir alan­dır. 

Eti­mo­lo­ji­’nin ilk gü­zel ör­nek­le­ri­ni rah­met­li Prof. Dr. Ha­san Eren(1919-2007)’den oku­muş­tuk. Ke­çi­öre­n’­in “ke­çi­” ile hiç­bir il­gi­si­nin ol­ma­yıp “kü­çü­k” de­mek ol­du­ğu­nu me­se­la on­dan öğ­ren­miş­tik. “Al­pul­lu­”nun “al­lı-pul­lu­” de­mek ol­ma­dı­ğı­nı da Ha­san bey­den öğ­ren­miş­tik.

Son­ra Ge­rard Clau­son adın­da bi­ri­nin Türk­çe­’nin eti­mo­lo­ji­si­ne çok cid­di ka­fa yor­du­ğu­nu an­la­dık;  pek çok ke­li­me­nin eti­mo­lo­ji­si­ni yap­tı­ğı söz­lük­te oku­duk.

Di­li­miz­de çok yay­gın kul­la­nı­lan “gö­k” ke­li­me­si­nin, “kö­mür, gü­neş, gü­ver­cin, gö­ver­mek, gö­yün­mek/kö­yün­mek, Göy­nük, köz, göl­ge­” ke­li­me­le­ri­nin kö­kü ol­du­ğu­nu ve hat­ta “gö­k”­ün de “kö-mek:yan­ma­k” kö­kün­den tü­re­di­ği­ni eti­mo­lo­ji ile öğ­re­ni­riz.

Ben “a­zı di­ş” ko­nu­sun­da­ki yan­lış bil­gi­mi, eti­mo­lo­ji öğ­re­nin­ce dü­zelt­tim. Ben bu­nun “az­ma­k” fii­lin­den gel­di­ği­ni zan­ne­der­dim. Me­ğer “a­yı di­şi­” de­mek­miş. Öy­le ya, ön­de­ki diş­ler tav­şan di­şi, yan­la­rın­da­ki “kö­pek di­şi­” olun­ca; üçün­cü diş gru­bu­nun da hay­van adı ol­ma­sı la­zım ama biz “a­zı di­şi­” di­yor­duk. Son­ra­dan öğ­ren­dim ki bu “a­zı­” es­ki bir “a­yı­” ke­li­me­sin­de­ki y se­si­ni z se­si­ne dön­me­sin­den iba­ret­miş. Böy­le­ce diş ad­la­rı yer­li ye­ri­ne otur­muş ol­du zih­nim­de. 

Be­nim eti­mo­lo­ji ko­nu­sun­da za­ten bir me­ra­kım var­dı. Prof. Dr. Şi­na­si Te­kin (1933-2004) ho­ca­mı­zın 1980 or­ta­la­rın­da Ta­rih ve Top­lum der­gi­sin­de ya­yın­lan­ma­ya baş­la­yan eti­mo­lo­jik in­ce­le­me­le­ri var­dı ki ger­çek­ten eti­mo­lo­ji­ye hay­ran ol­muş, ke­li­me ar­ke­olo­ji­si­nin ta­dı­na var­mış­tım.

Şi­na­si ho­ca, ata bi­ni­lir­ken kul­la­nı­lan “ü­zen­gi­” ke­li­me­si­nin bir eti­mo­lo­ji­si­ni yap­mış­tır ki, oku­yun­ca ağ­zı­nız açık ka­lır. (Ba­zı­la­rı­nın yap­tı­ğı gi­bi şap­ka­dan tav­şan çı­kar­maz­dı ho­ca. Bir şey söy­lü­yor­sa, bir­kaç ta­ne de de­li­li he­men da­yar­dı.) Bu ki­tap­ta “ya­zı yaz­mak, il, bo­dun, oruç, ga­zâ, ci­hâd, köşk, ev bar­k…­”  gi­bi ke­li­me­le­rin adam akıl­lı eti­mo­lo­ji­le­ri­ni yap­mış­tı ho­ca.

Rah­met­li ho­ca­nın İş­ti­kak­çı­nın Kö­şe­si adıy­la ki­tap­laş­tır­dı­ğı eti­mo­lo­ji ça­lış­ma­la­rı­nı ni­te­lik­li bir şe­kil­de oku­yan ki­şi, sa­de­ce ba­zı ke­li­me­le­rin eti­mo­lo­ji­si­ni öğ­ren­mez, sağ­lık­lı bir eti­mo­lo­ji ya­pa­bil­mek için ne­le­re va­kıf olu­na­ca­ğı­nı an­lar. Bu­na gö­re, iyi bir eti­mo­lo­jik ça­lış­ma için o di­lin ta­ri­hi ev­re­le­ri­ni, leh­çe­le­ri­ni, şi­ve­le­ri­ni, ağız­la­rı­nı bil­mek ses ve ya­pı bil­gi­si (fo­ne­tik, mor­fo­lo­ji)’ne va­kıf ol­mak ge­re­kir. Yet­me­di, an­lam bil­gi­si (se­man­tik), söz­lük bil­gi­si, o mil­le­tin kül­tür ta­ri­hi­’ni ve kom­şu dil­le­ri bil­me­si ge­re­kir. Me­se­la Türk­çe bir eti­mo­lo­ji ya­pı­la­cak­sa, ta­a Or­ta As­ya Türk kül­tü­rün­den iti­ba­ren ko­nu­ya va­kıf ol­mak şart­tır. Bu­nun ya­nın­da Çin­ce, Mo­ğol­ca, Fars­ça, Arap­ça, Er­me­ni­ce, Rum­ca, Grek­çe, Bul­gar­ca, Ro­men­ce, Sırp­ça bil­mek; hiç ol­maz­sa o dil­le­rin söz­lük­le­ri­ni kul­la­na­cak ka­dar o di­le âşi­na ol­mak ge­re­kir. (Kom­şu dil­le­ri, me­se­lâ Fars­ça ve Arap­ça­’yı bil­me­yen bi­ri­nin “bir­yan/bür­ya­n” ke­li­me­si­ni Arap­ça “ku­bu­r”­dan ge­tir­me­si ga­ra­be­ti­ni okur­su­nuz.)

Pi­ya­sa­da eti­mo­lo­ji adı al­tın­da do­la­şan uy­du­ruk ça­lış­ma­lar var. Eti­mo­lo­ji­yi sa­de­ce tek­nik bir olay se­vi­ye­si­ne in­dir­ge­yen, kül­tür­le, se­man­tik­le, kom­şu kül­tür­ler ve dil­ler­le iliş­ki­len­dir­me­yen saç­ma sa­pan bil­gi­ler ye­ri­ne, mer­hum Şi­na­si Te­ki­n’­in İş­ti­kak­çı­nın Kö­şe­si ad­lı ki­ta­bı­nı oku­ma­la­rı­nı tav­si­ye ede­rim. Ki­ta­bın ye­ni bas­kı­sı­nı Der­gah ya­yın­la­rı yap­tı. Pi­ya­sa­da var. Çok ra­hat oku­nan bir ki­tap. Oku­ya­nı tek­nik ay­rın­tı­ya so­kar­ken bi­le eğ­len­di­re­bi­len bir me­tin.

Ara sı­ra bu­ra­da siz­ler­le ke­li­me eti­mo­lo­ji­le­ri ya­pa­ca­ğız. Bir pe­ri­yod sö­zü ve­re­mem; o ka­dar sis­te­ma­tik bi­ri ol­sam şim­di­ye ka­dar Pro­fe­sör olur­dum (!) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi