Hiç kimseye “dini/inancı” için düşman değilim. Dileyen dilediği dine inanır. Herkesin “müslim” olmasını arzu etsem de olmayana diyecek sözüm yok. “İlla da Cehennem’e gitmek isteyen”e ne yapabilirsiniz ki?

Ancak “Siyonist/Yahudi Terör Üssü İsrail”in, kurulduğu günden bu yana, hatta kuruluş sürecinden beri bizzat yaptığı ve destek vererek yaptırdığı“müslüman katliamı”na, buna “ses çıkarmayan”a, “destek veren”e,“yardımcı olan”a, “arka çıkan”a, inancına bakmaksızın sonuna kadar karşıyım ve düşmanlıksa, evet, düşmanım.

Siyonistler; kadın, çocuk, yaşlı, sivil ayrımı yapmadan, işgal ettikleri Filistin’de sürekli ve sistemli olarak “müslüman kıyımı” yaptıkları halde, bu günahı yok sayıp profesyonel olarak “mazlum/mağdur” rolüne yatabiliyorlar. Tüm dünyaya “mazlum/mağdur yahudi” tezini kabul ettirmişler. İşledikleri suçlara karşı çıkanları “antisemitist” ilân eden listeler hazırlayıp “algı saptırması”na başvurmaktan da geri durmuyorlar.

Nitekim Yahudi kuruluşu “Simon Wiesenthal Center”, 2014 yılının“Antisemitistler listesi”ni hazırlamış. 2014 yılı için belirlenen “Yılın 10 Antisemiti / Anti İsrail’i” listesinde Türkiye 5. Sırada yer alıyor. Türkiye’yi bu konuda temsil eden kişi olarak beni seçmişler! Niçin? “Siyonist/Yahudi Terör Üssü İsrail”in geçtiğimiz Haziran-Temmuz aylarında yaptığı Gazze saldırısı/katliamı üzerine yazdığım yazılardan dolayı. Hatta bu yazılardan ötürü Yahudilerin ADL kuruluşu, beni dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan’a şikayet etmişti. Neydi o yazılar, hatırlatayım:

“Şimdi ben antisemitist olmayayım da ne yapayım?” (08.07.2014);“Hahambaşı’na çağrı!...” (15.07.2014); “Ateşkes yetmez, Terör Üssü İsrail hesap vermeli” (16.07.2014); “İsrail’in canını acıtacak bir şeyler yapılmalı”(20.07.2014); “Gazze katliamına Yahudi düşmanlığı koruması” (22-23.07.2014); “Türk vatandaşı yahudilere çağrı” (27.07.2014); “İsrail İslam coğrafyasından silinene kadar...” (30.07.2014); “Siyonist kötü, Yahudi iyi mi?” (05.08.2014) ve en çok taktıkları iki yazıdan biri olarak, 07.09.2014 tarihli “Gazze’yi yahudi işadamları imar etsin” başlıklı yazı.

İsrail’in, başta Gazze olmak üzere tüm Filistin’de yıllardır yaptığı katliamları yok saymayıp, hazmetmeyip gündeme getirenleri “yılın Yahudi/İsrail düşmanı” diye listeye alan Siyonistler, her yıl “Holokost Anma töreni” yapıyorlar. Bildiğiniz gibi “Holokost” terimi, Nazilerin 2. Dünya Savaşı’nda yaptığı “Yahudi soykırımı” için kullanılıyor. Bu yıl 70’inci yılı anılan Holokost için yapılan “Uluslararası Holokost Anma Günü”töreni, ilk kez, İsrail’e “one minute” diyen ve fakat vizeyi Filistinlilere uygulayan ülkemizin başkentinde, Ankara’da yapıldı.

Türkiye bu yıl, “Uluslararası Holokost Anma Günü” törenine yoğun katılım gösterdi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, önce Prag’daki Holokost anma etkinliklerine katılıp bu kapsamda düzenlenen uluslararası forumda konuştu, sonra Ankara’da yapılan etkinliğe katıldı. “Uluslararası Holokost Anma İttifakı”nda Türkiye bir heyetle temsil edildi. Dışişleri Bakanlığı,“insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Holokost’tan herkesin ders almasını temenni eden açıklama” yaptı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk Musevi Cemaati Başkan Vekili Jozef Nassi ve Ortaköy Sinagogu Başhahamı Rav Naftali Haleva’yı yanına alarak, Nazi kamplarında öldürülen Yahudiler için Polonya’da düzenlenen törene katıldı. Başbakan Davutoğlu, “Holokost sırasında yaşamını yitiren milyonlarca masum insanın acısını paylaşıyoruz” içerikli mesaj yayımlayıp“Holokost sırasında hayatını kaybeden milyonları saygıyla anıyorum” dedi.

Ancak, her ne kadar Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, tüm etkinliklerin, “Holokost ve diğer insani meseleler karşısındaki duyarlılığın artmasına vesile teşkil etmesi”ne vurgu yapılsa ve “gelecekte benzer vahşetlerin bir daha tekerrür etmemesi” dilense de, “Siyonist/Yahudi Terör Üssü İsrail”in bundan müsbet bir ders çıkardığını göremiyoruz. Evet, İsrail Holokost’tan çok iyi ders aldı, ancak bu öyle bir ders ki, aynını Filistinlilere uygulamalı olarak gösterme şeklinde tezahür ediyor!

Her zaman Holokost’tan şikayet eden, bunu uluslararası alanda“mazlum/mağdur” rolü/edebiyatı yapmak için kullanan ve bununla ilgili BM kararı aldıran Siyonist Yahudiler, 100 yıldır Filistinlilere Holokost’un bin beterini tatbik ediyorlar. “Mağdur/mazlum” rolünü oynayıp Filistin’in gerçek sahiplerini sürekli “mağduriyete/mazlumiyete mahkûm” hale getirmiş bulunuyor.

Şimdi “bizim Meclis”ten ve “Dışişleri Bakanlığı”ndan, 70 yıldır Holokost’u dünyanın gözüne dayayıp, arkasında aynı süre boyunca “başka bir Holokost” yapan Siyonistler konusunda da bir etkinlik düzenlenmesini, vatandaşları bu hususta da bilinçlendirecek çalışmalar yapılmasını bekliyor; “Filistinli katliamını anma töreni” kapsamında Sayın Meclis Başkanı’nın ve Dışişleri Bakanı’nın, Gazze’ye gidip İsrail’in katliamlarını tel’in etmelerini öneriyorum.

Yazının başlığına gelince...

Normal Yahudi için durum farklı olabilir; ancak Siyonist için “Holokost törenleri”nin “hüzünlü bir anma” değil, “esaslı bir kutlama” olduğunu düşünüyorum. Öyle ya, bugün dünyada ne elde ettilerse Holokost’u öne sürerek elde ettiler. Kendileri çok zalim oldukları halde, Holokost sayesinde çok iyi “mazlumiyet/mağduriyet edebiyatı” yaptılar.

Siyonist’in bu oyununa alet olmamak lazım.